YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/30193
KARAR NO : 2022/2881
KARAR TARİHİ : 18.01.2022
KARAR
Basit yaralama ve tehdit suçlarından şüpheliler Barış Yavuz, …, …. ve …haklarında yapılan soruşturma evresi sonunda … Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 29/06/2020 tarihli 2019/12900 soruşturma sayılı ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii … Sulh Ceza Hâkimliğinin 13/09/2020 tarihli ve 2020/3400 değişik iş sayılı kararının Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 15/04/2021 gün ve 2021/42200 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında;
“5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar nazara alındığında,
Somut olayda, müştekinin 24/03/2019 tarihinde işyerinden çıktıktan sonra yüzlerini gizleyen beş kişi tarafından sopa ile darp edildiği ve basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralandığı, müştekinin, aynı fabrikada çalıştığı şüpheliler …, …’ın kendisini daha önce tehdit ettiklerini, kendisine yapılan saldırının fabrikayla alakalı kişiler ya da yakınları tarafından yapıldığını beyan ettiği, olayda kullanılan … plakalı aracın ….’a ait olduğu, aracın … emanet edildiği ayrıca … adlı şahsın da silahla yaralama olayına dahil olduğunun iddia edildiği olayda; şüphelilerin savunmalarında üzerine atılı suçlamayı kabul etmemeleri, müşteki ve görgü tanıklarınca şüphelilerin teşhis edilememesi, suçta kullanılan aracın şüpheli …’a ait araç olduğuna dair kesin bir tespitin bulunmaması, HTS kayıtlarının incelenmesi sonucunda şüphelilerin baz bilgileri ile olay yerinin uyuşmaması ve kendi aralarında irtibatın tespit edilememesi, şüpheli …’in müştekiye “bu hattan alınırsam hesabını sorarım” demek suretiyle, şüpheli …’ın telefonla müştekiye “karşına çıkacağım senin haberin olsun” demek suretiyle tehdit suçunu işledikleri iddia edilmiş ise de şüphelilerin savunmalarında üzerine atılı suçlamayı kabul etmemeleri, müştekinin soyut iddiası dışında başkaca bir delilin bulunmaması bir bütün olarak değerlendirildiğinde, şüphelilerin üzerine atlı suçu işlediklerine dair kamu davası açmaya yeterli delil elde edilemediğinden ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmişse de; olayda kullanıldığı iddia olunan … marka aracın 17/04/2019 tarihli araştırma ve görüntü izleme tutanağı kapsamında şüpheli …’a ait … plakalı araçla eşleştiği, aracın olay gerçekleştiği saatlerde şüpheli …’e emanet edildiği ve olayda kullanılan aracın… plakalı araç olabileceğinin şüphelinin ifadesinde yer aldığı, ayrıca aracın olayın gerçekleştiği bölgede bulunduğunun tespit edildiği, müşteki ile bir kısım şüpheliler arasında geçmişten gelen husumet bulunduğu ve bu husumete ilişkin olarak ayrıntılı inceleme yapılmadığı, varsa tanıkların dinlenmediği, tehdit suçu bakımından da yeterli araştırma yapılmadığı, bazı şüphelilerin kullandıkları telefon hattı tespit edilmediğinden HTS kayıtlarının elde edilemediği, sadece şüpheliler … ile İskender ….’ın cep telefonu hattının HTS tespitinin yapıldığı, tüm şüphelilerin kullandıkları cep telefon hatlarının tespiti ile cep telefonu hatlarının iletişimlerinin tespitinin yapılarak HTS ve Baz istasyonlarının analizinin yapılması gerektiği anlaşıldığından, anılan hususlar ayrı ayrı değerlendirilmek suretiyle şüphelilerin hukukî durumlarının takdir ve tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik soruşturma sonucu verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itiraz üzerine soruşturmanın genişletilmesine karar verilmesi yerine, yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal değerlendirme;
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. “2. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.” 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.
CMK’nın 173. maddesi “(1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.
(2) İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.
(3) (Değişik fıkra: 18/06/2014-6545 S.K./71. md) Sulh Ceza Hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet Başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
(4)(Değişik fıkra: 25/05/2005-5353 S.K./26.mad) Sulh Ceza Hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.
(5) Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hâllerde bu madde hükmü uygulanmaz.
(6) (Değişik fıkra: 2/1/2017-680 S.K.H.K./11. md) İtirazın reddedilmesi halinde aynı fiilden dolayı kamu davası açılabilmesi için 172. maddenin ikinci fıkrası uygulanır.” biçimindedir.
Yukarıda yer verilen düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, Ceza Muhakemesi Kanununun “soruşturma” başlıklı 2. kitabında, Cumhuriyet savcısının suç soruşturmasına ilişkin süreci nasıl yürüteceği ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi durumunda, itirazı incelemekle görevli mahkemenin görevleri açık bir şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır.
Bu çerçevede, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen hakimlik, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya eksik soruşturma nedeniyle soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir.
CMK’nın 170/2. maddesine göre kamu davası açılabilmesi için soruşturma aşamasında toplanan delillere göre suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir. Suç ihbar veya şikayeti yoluyla soruşturma yaparak maddi gerçeğe ulaşma yükümlülüğü ve yetkisi bulunan Cumhuriyet savcısı, soruşturma sonucunda elde edilen delilleri değerlendirerek kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli şüphe olup olmadığını takdir edecektir. Ancak soruşturma aşamasında Cumhuriyet Savcısının delil değerlendirmesiyle, kovuşturma aşamasında hakimin delilleri değerlendirmesi birbirinden farklı özelliklere sahiptir. CMK’nın 170/2. maddesine göre soruşturma aşamasında toplanan deliller kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturup oluşturmadıkları çerçevesinde incelemeye tabi tutulurken, kovuşturma aşamasında, isnad edilen suçun işlenip işlenmediği hususunda mahkumiyete yeter olup olmadığı ve tam bir vicdani kanaat oluşturup oluşturmadığı çerçevesinde değerlendirilmektedir.
CMK’nın 172/3. maddesinde ise; “Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın etkin soruşturma yapılmadan verildiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmesi veya bu karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi üzerine, kararın kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde talep edilmesi hâlinde yeniden soruşturma açılır.” denilmek suretiyle etkin soruşturma yapılması zorunluluğu vurgulanmıştır.
İncelenen dosyada; müştekinin 24/03/2019 tarihinde işyerinden çıktıktan sonra saat 00:08 civarında yüzlerini gizleyen beş kişi tarafından sopa ile darp edildiği ve basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralandığı, müştekinin, aynı fabrikada çalıştığı şüpheliler…’ın kendisini daha önce tehdit ettiklerini, kendisine yapılan saldırının fabrikayla alakalı kişiler ya da yakınları tarafından yapıldığını beyan ettiği, olayda kullanılan … plakalı aracın …’a ait olduğu, aracın …’e emanet edildiği ayrıca … adlı şahsın da silahla yaralama olayına dahil olduğunun iddia edildiği olayda; şüphelilerin savunmalarında üzerlerine atılı suçlamayı kabul etmemeleri, müşteki ve görgü tanıkları … tarafından eylemi gerçekleştirenlerin kar maskeli olduklarını belirttiğinden şüphelilerin teşhis edilememesi, suçta kullanılan aracın şüpheli…’a ait araç olduğuna dair kesin bir tespitin bulunmaması, şüpheli …’in savunmasında olay saatlerinde arkadaşının iş yerinde olduğunu beyan etmesi ve bu hususun şüphelinin arkadaşı ile polis tarafından yapılan şifai görüşmede doğrulanması, HTS kayıtlarının incelenmesi sonucunda şüpheliler …’ın baz bilgileri ile olay yerinin uyuşmaması ve kendi aralarında irtibatın tespit edilememesi, diğer şüphelilerin ise HTS kayıtlarında herhangi bir kaydın bulunmaması, şüpheli…’in müştekiye “bu hattan alınırsam hesabını sorarım” demek suretiyle, şüpheli ….’ın telefonla müştekiye “karşına çıkacağım senin haberin olsun” demek suretiyle tehdit suçunu işledikleri iddia edilmiş ise de şüphelilerin savunmalarında üzerlerine atılı suçlamayı kabul etmemeleri, müştekinin soyut iddiası dışında başkaca bir delilin bulunmaması bir bütün olarak değerlendirildiğinde; şüpheliler … hakkında basit yaralama ile şüpheliler …. hakkında tehdit suçlarını işlediklerine yönelik delillerin değerlendirilmesinden yukarıda ayrıntısıyla izah edilen iddianame düzenlenmesi için yeterli şüpheye ulaşılamaması ve bu bağlamda Cumhuriyet Başsavcılığı’nca verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile bu karara yapılan itiraz üzerine Sulh Ceza Hakimliği’nce verilen itirazın reddine yönelik kararda bir isabetsizlik görülmediğinden kanun yararına bozma talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK’nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, 18/01/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.