Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2021/17408 E. 2023/24338 K. 21.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/17408
KARAR NO : 2023/24338
KARAR TARİHİ : 21.11.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2016/90 E., 2016/167 K.
SUÇ : Kötü muamele
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Yerel Mahkemece sanık hakkında kötü muamele suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 232 nci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci ve 53 üncü maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilerek, hükmün 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesi uyarınca açıklanmasının geri bırakılmasına ve beş yıl denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği,
2. Kavak Asliye Ceza Mahkemesinin 23.12.2015 tarihli 2015/132 Esas, 2015/447 Karar sayılı kararıyla sanığın denetim süresi içinde kasıtlı suç işlediği gerekçesiyle ihbarda bulunulduğu,
3. İhbar üzerine Yerel Mahkemece, karar başlığında bilgilerine yer verilen karar ile hükmün aynen açıklanmasına karar verilerek sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyizi sübuta, suçta ve cezada kanunilik ilkesi gereğince unsurları oluşmayan suçtan hakkında mahkûmiyet kararı verilemeyeceğine, şüphe gereği beraat kararı verilmesi gerektiğine, kararın usul ve Yasa’ya aykırı olduğuna vesaireye yöneliktir.
III. OLAY VE OLGULAR
Tarafların evli olup aynı konutta birlikte yaşadıkları, sanığın ara ara eşi olan şikâyetçiye yönelik olarak hakaret ve tehdit içerikli sözler söylediği ve şikâyetçiyi darp etmek suretiyle kötü muamele suçunu işlediği Yerel Mahkemece kabul olunmuştur.
IV. GEREKÇE
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, Mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dava dosyası içeriğine göre, sanığın temyiz sebepleri ve sair yönlerden yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak,
1. Sanığın 5 yıllık denetim süresi içerisinde işlediği ve hükmün açıklanmasına neden olan 5237 sayılı Kanun’un 106 ncı maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde düzenlenen tehdit suçunun, 6763 sayılı Kanun’un 34 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 253 üncü maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaştırma kapsamına alınmış olması karşısında; anılan suça ilişkin verilen mahkûmiyet hükmü açısından uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı araştırılarak, anılan hüküm yönünden uzlaştırma işleminin olumlu sonuçlanmış olması durumunda, sanığın denetim süresinde işlediği başkaca kasıtlı suçlardan mahkûm olup olmadığı tespit edilip, sonucuna göre, açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanıp açıklanmayacağının değerlendirilmesi zorunluluğu,
2. Kabule göre;
a) 5237 sayılı Kanun’un 232 nci maddesi; yaralama, tehdit ve sövme gibi Kanun’un başka maddelerinde açıkça suç olarak düzenlenmiş eylemler dışında kalan ve failin aynı konutta birlikte yaşadığı kişilere karşı gerçekleştirdiği mağdura bedenen veya ruhen zarar veren eylemleri kötü muamele suçu olarak düzenleyip yaptırıma bağlamaktadır.
Hangi eylemlerin “kötü muamele” niteliğinde sayılacağı maddede açıklanmamış, yasa koyucu bu kavramı madde gerekçesinde “Her türlü kötü muamele suçun oluşmasını olanaklı kılmaz kötü muamelenin merhamet, acıma ve şefkatle bağdaşmayacak nitelikte bulunması gereklidir.” şeklinde tanımlamıştır. Merhamet ve sevgi duyguları ile bağdaşmayan, mağdura bedenen veya ruhen zarar veren eylemlerin kötü muamele olarak kabulü gerekir. Somut olayda; sanığın eşi olan şikâyetçiye yönelik eylemlerinin 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi, 106 ncı maddesinin birinci fıkrası ve 125 inci maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen eşe karşı kasten yaralama, tehdit ve hakaret suçlarını oluşturduğu gözetilmeden, kanuni ve yerinde olmayan gerekçeyle kötü muamele suçundan hüküm kurulması,
b) 17.10.2019 gün ve 7188 sayılı Kanun’un 24 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinde Basit Yargılama Usulü düzenlenmiş olup, bu düzenlemenin uygulanmasıyla ilgili olarak, 5271 sayılı Kanun’a 7188 sayılı Kanun’la eklenen geçici 5 inci maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “hükme bağlanmış” ibaresinin, Anayasa Mahkemesi’nin 14.01.2021 tarihli ve 2020/81 Esas, 2021/4 Karar sayılı kararıyla “basit yargılama usulü” yönünden Anayasa’nın 38 inci maddesine aykırı görülerek iptaline karar verilmesi karşısında, temyiz incelemesi yapılan ve 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin birinci fıkrası kapsamına giren suç yönünden; Anayasa’nın 38 inci maddesi ile 5237 sayılı Kanun’un 7 ve 5271 sayılı Kanun’un 251 vd. maddeleri gereğince yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunduğu belirlendiğinden karar bu yönleriyle hukuka aykırı görülmüştür.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Yerel Mahkemenin kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden HÜKMÜN, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken, aynı Kanun’un 326 ncı maddesinin son fıkrasının gözetilmesine,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
21.11.2023 tarihinde karar verildi.