YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/16303
KARAR NO : 2023/24081
KARAR TARİHİ : 14.11.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2014/435 E., 2016/116 K.
SUÇ : Görevi yaptırmamak için direnme
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir sebeplerin bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Yerel Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu kararı ile sanık hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 265 inci maddesinin ikinci fıkrası, 43 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci, 53 üncü ve 58 inci maddeleri uyarınca 1 yıl 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarının uygulanmasına ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Üst Cumhuriyet savcısının temyiz isteği; sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 265 inci maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları yerine ikinci fıkrası uyarınca ceza tayin edilmesinin ve kabule göre de 5237 sayılı Kanun’un 265 inci maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen cezanın alt sınırı iki yıl olduğu halde bir yıl olarak eksik ceza belirlenmesinin hukuka aykırı olduğuna,
vesaire ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Devriye görevi yapan ve polis memuru olan şikâyetçilerin, ihbar üzerine sanık …’nin de bulunduğu olay yerine gittikleri, sanığın ekip arabasını gördüğünde arabaya doğru taş attığı, görevli memurların sanığı sakinleştirme çabalarına karşılık, ne olduğu tespit edilemeyen parlak bir cisimle şikayetçilerin üzerine saldırdığı, böylelikle üzerine atılı görevi yaptırmamak için direnme suçunu işlediği Yerel Mahkemece kabul edilmiştir.
IV. GEREKÇE
Vicdanı kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca hukuka ayrılık görülmemiştir.
Ancak;
1. Polis memuru olarak görev yapan şikâyetçilerin, 5237 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesinin (d) bendine göre yargı mensubu olmadıkları gözetilmeden ve ek savunma hakkı da verilmeden 5237 sayılı Kanun’un 265 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca hüküm kurulması,
2. Sanığın eylemini silahtan sayılan taş ve ne olduğu tam olarak tespit edilemeyen parlak bir cisimle işlediği kabul edilmesine rağmen 5237 sayılı Kanun’un 265 inci maddesinin dördüncü fıkrasının uygulanmaması,
3. Sanığın tekerrüre esas alınan ilamdaki suçu işlediği sırada 18 yaşından küçük olması ve suç tarihi itibarıyla tekerrüre esas başka bir mahkûmiyetinin de bulunmadığının anlaşılması karşısında, 5237 sayılı Kanun’un 58 inci maddesi uyarınca tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağının gözetilmemesi,
4. Sanığın sabıkasında bulunan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca hükmolunan kullanma için uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilen cezanın hükümden sonra 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 85 inci maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7 nci maddenin ikinci fıkrasında “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 5237 sayılı Kanun’un 191 nci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak 191. madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı araştırıldıktan sonra hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve erteleme hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususlarının değerlendirilmesi zorunluluğu,
5.Kabule göre de,
5237 sayılı Kanun’un 265 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince hapis cezasının alt sınırının 2 yıl olduğu gözetilmeden, 1 yıl olarak belirlenmesi suretiyle eksik ceza tayini,
Hukuka aykırı görülmüştür.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Yerel Mahkemenin kararına yönelik Üst Cumhuriyet savcısının temyiz istemi yerinde görüldüğünden HÜKMÜN, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
14.112023 tarihinde karar verildi.