Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2021/16217 E. 2023/23839 K. 08.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/16217
KARAR NO : 2023/23839
KARAR TARİHİ : 08.11.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/1385 E., 2016/519 K.
SUÇLAR : Hakaret, tehdit
HÜKÜMLER : Beraat
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir oldukları, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Karar başlığında tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu Yerel Mahkemenin kararı ile sanık hakkında hakaret ve tehdit suçlarından, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca ayrı ayrı beraat kararı verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılanın vekilinin temyiz isteği; tanık Ö. O.’nun benzer anlatımlarda bulunduğu belirtilerek mahkûmiyet hükümleri kurulmasına, vesaire ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Katılan ile sanığın kardeş oldukları ve aralarında husumet bulunduğu, sanığın suç tarihinde katılana “O…pu, sana para mara yok, o…pu, seni rezil edeceğim, sana dava açacağım, sana baktım ben bir daha bu parayı istersen dünyayı başına yıkarım.” şeklinde sözler söyleyerek hakaret ve tehdit suçlarını işlediği iddia olunmuştur. Yerel Mahkemece, “Dosya kapsamında dinlenilen tanıklar Ö. O. ve H. K.’nin beyanlarının birbiriyle çelişkili olduğu, beyanlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için üçüncü bir tanığın bulunmadığı anlaşılmakla, sanığı cezalandırılmaya yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin inandırıcı bir delil bulunmadığı” kabul edilerek atılı suçlardan beraat hükümleri kurulmuştur.
IV. GEREKÇE
1. Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi hâlinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate ya da herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkân vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanığın aşamalarda suçlamaları inkar etmesi, sanık ile katılan arasında husumet bulunması, tanıkların aşamalardaki anlatımları ve tüm dosya kapsamı karşısında; atılı suçları işlediği şüphe boyutunda kalan sanık hakkında şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince beraat hükümleri kurulmasında hukuka aykırılık görülmemiştir.

2. Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, Mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dava dosyası içeriğine göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Yerel Mahkemenin kararında katılan vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden temyiz sebeplerinin reddiyle hükümlerin, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
08.11.2023 tarihinde karar verildi.