Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2021/15861 E. 2023/23997 K. 09.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/15861
KARAR NO : 2023/23997
KARAR TARİHİ : 09.11.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2014/424 E., 2016/154 K.
SUÇ : Hakaret
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEMYİZ EDENLER : Sanık müdafii, katılanlar vekilleri
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma
Katılan … vekilinin yüzüne karşı 10.03.2016 tarihinde tefhim edilen karara karşı, katılan vekili tarafından, karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 310 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirlenen bir haftalık kanunî süre geçtikten sonra 28.03.2016 tarihinde temyiz başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği sanık müdafii ile katılanlar … ve … vekilinin temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Yerel Mahkemece sanık hakkında hakaret suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125 inci maddesinin birinci ile dördüncü fıkraları, 43 üncü maddesinin ikinci fıkrası ile 62 nci ve 52 nci maddeleri uyarınca taksitler halinde 4.360,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına hükmedilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1.Sanık müdafiinin temyiz isteminin özetle; sanığın atılı suçu işlediğine dair kesin, inandırıcı ve şüpheden uzak deliller bulunmadığına, eylemin sanık tarafından kasten işlendiğini saptanmadığına, suçun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığına, fazla ceza tayin edildiğine, takdiri indirimin daha fazla uygulanması ve sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması uyarınca değerlendirme yapılması gerektiğine,
2.Katılanlar … ve … vekilinin temyiz isteminin özetle; Mahkemece sanık hakkında az ceza tayin edildiğine, takdiri indirim uygulanmasının ve hangi gerekçeyle alt sınırdan ceza tayin edildiğinin açıklanmamasının usul ve yasaya aykırı olduğuna, sanık hakkında üst sınırdan ceza verilmesi ve indirim uygulanmaması gerektiğine, bu ve resen dikkate alınacak nedenlerle kararın bozulmasına yönelik olduğu belirlenmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
Sanığın yazdığı gazete haberi ile katılanlara yönelik hakaret suçunu işlediği Yerel Mahkemece kabul edilmiştir.
IV. GEREKÇE
Hakaret eyleminin alenen işlendiği kabul edildiğinden, basit yargılama usulü kapsamında olmadığı belirlenmekle Tebliğnamedeki bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.
A. Katılan … Vekilinin Temyiz Sebepleri Yönünden
Temyiz dilekçesinin, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirlenen bir haftalık kanunî süre geçtikten sonra 28.03.2016 tarihinde sunulduğu belirlendiğinden, katılan vekilinin temyiz isteğinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
B. Sanık Müdafii ve Katılanlar … ile … Vekilinin Temyiz Sebepleri Yönünden
“Basın özgürlüğü” kavramının içeriği ve hukuka uygunluk nedenlerine dair Dairemiz tarafından da benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 13.02.2007 tarihli, 2007/7-28 Esas – 2007/34 Karar sayılı kararında; “Demokratik toplumlar, temel hak ve özgürlüklere dayanan toplumlardır. Bu tür toplumlarda Devletin görevi, temel hak ve özgürlükleri korumak ve geliştirmektir. Temel hak ve özgürlükler arasında düşünce ve kanaati açıklama özgürlüğünün önemli bir yeri bulunmaktadır. Bu özgürlüğün kullanılabilmesinin en önemli yollarından birisi de basındır. Geneli ilgilendiren ya da ilgilendirmesi gereken tüm olaylar hakkında, halkı objektif ve gerçekleri yansıtacak biçimde aydınlatmak, çeşitli sorunlar üzerinde kamuoyunu düşünmeye çağıracak tarzda tartışmalar açmak, onu toplumsal ve siyasal oluşumlar üzerinde doğru ve gerçeğe uygun bilgilerle donatmak, yöneticileri eleştirmek, uyarmak ve bu yöntemlerle denetlemek, ayrıca içinde yaşadığı toplumun ve tüm insanlığın sorunları konusunda bireyi bilinçlendirmek durumunda olan basına, bu ödevlerini yerine getirirken ihtiyaç duyacağı bir kısım haklar da tanınmıştır. Bunlar; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarıdır. Temelini Anayasa’nın 28 inci vd. maddelerinden alan ve 5187 Sayılı Basın Kanunu’nun 3 üncü maddesinde düzenlenen bu haklar, basın yoluyla işlenen suçlarda, hukuka uygunluk nedenlerini oluşturur. Bilgiyi yayma, eleştirme ve yorumlama haklarının kabulü için, açıklama, eleştiri veya değer yargısı biçimindeki bilginin gerçek ve güncel olması, açıklanmasında kamunun ilgi ve yararının bulunması, açıklanış şekli ile konusu arasında düşünsel bir bağ bulunması, açıklamada “küçültücü” sözlerin kullanılmaması gerekir.
Kişilerin şeref ve haysiyetini ihlal eden deyiminden; haberde, üstü örtülü de olsa toplumun geneli tarafından açıkça anlaşılabilen bir muhatabı olan kişi hakkında, hakaret, sövme gibi bir ifade, habere konu olan kişiden beklenmeyen ve toplumun değerleri karşısında kınanan bir eylem isnadı veya kişinin toplum içinde sahip olduğu şöhreti sarsacak, kişiyi açıkça küçük düşürücü ifadeler kullanılması, gerçeğe aykırı yayım deyiminden ise; okunduğu anda toplumun geneli tarafından bilinen, maddi gerçeklerle ilgisi olmadığı açıkça anlaşılabilen olgu ve eylemlerin habere konu olan kişi tarafından gerçekleştirildiğine dair haberler anlaşılmalıdır. Haberin gerçekliği, sadece haberin yapıldığı anda bilinen ve görünen maddi gerçekliğe göre değil, toplumun bilgi birikimi, duyarlılık düzeyi ve ilgi alanlarına, toplum hafızasındaki yanılgılı veya yönlendirilmiş algıya göre de değişir. Toplumun genelinin hafızasında, haberin yapıldığı sırada dünya ve ülke genelinde gerçek olduğu bilinen, yaşandığı varsayılan maddi olgulara ve konjonktüre bağlı olarak haberin gerçekliği de değişebilir. Basın özgürlüğü, kişilerin zaten bildiği gerçeklerle değil, henüz öğrenmediği, öğrenilmesinde kamu yararı olan gerçekleri kişilere sunmakla eşdeğer bir görev görür.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanık savunmaları, suça konu haberin içeriği, haberin yayınlanmasından hemen sonra sanık tarafından düzeltme ve özür içerikli bir yazı yayınlanması karşısında, söz konusu yazının basın özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yasal olmayan ve yerinde görülmeyen gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi,
Hukuka aykırılık görülmüştür.

V. KARAR
A. Katılan … Vekilinin Temyiz Sebepleri Yönünden
Gerekçe bölümünün (A) bendinde açıklanan nedenle Yerel Mahkeme kararına yönelik katılan vekilinin temyiz isteğinin, 1412 sayılı Kanun’un 317 nci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,
B. Sanık Müdafii ve Katılanlar … ile … Vekilinin Temyiz Sebepleri Yönünden
Gerekçe bölümünün (B) bendinde açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkemenin kararına yönelik sanık müdafii ve katılanlar … ile … vekilinin temyiz istekleri yerinde görüldüğünden HÜKMÜN, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
09.11.2023 tarihinde karar verildi.