YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/15859
KARAR NO : 2023/23996
KARAR TARİHİ : 09.11.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/744 E., 2016/121 K.
SUÇ : Hakaret
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama
Sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Yerel Mahkemece sanık hakkında hakaret suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 125 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi ile dördüncü fıkrası, 43 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci ve 52 nci maddeleri uyarınca taksitler halinde iki kez 8.840,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına hükmedilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz isteminin özetle; somut olayda tek bir eylem olmasına karşın Mahkemece sanığın iki kez cezalandırılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna, bu ve resen dikkate alınacak nedenlerle kararın bozulması talebine yönelik olduğu görülmüştür.
III. OLAY VE OLGULAR
Sanığın ailesiyle geçirdiği yaralamalı trafik kazası sonrasında getirildiği hastanede, polis memuru olan katılanlara ve hastanede görevli olan katılan ve şikâyetçilere yönelik ayrı ayrı hakaret suçunu işlediği Yerel Mahkemece kabul edilmiştir.
IV. GEREKÇE
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, Mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dava dosyası içeriğine göre, aşağıdaki bozma nedeni dışında başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1.Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulu’nun 2013/13-293 Esas, 2013/297 Karar sayılı ve 11.06.2013 tarihli kararında da kabul edildiği üzere 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin ikinci fıkrası; “Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır” hükmünü içermekte olup, zincirleme suçtan farklı bir müessese olan ve aynı neviden fikri içtima olarak kabul edilen bu durumda, fiil yani hareket tektir ve bu fiille aynı suç birden fazla kişiye karşı işlenmektedir. Burada, hareket tek olduğu için, fail hakkında bir cezaya hükmolunacağı, ancak bu cezanın Kanun’un 43 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre artırılacağı öngörülmüştür. Ancak burada kastedilen, fiil ya da hareketin, doğal anlamda değil hukuki anlamda tekliğidir. Hakaret suçunun farklı mağdurlara karşı tek fiille gerçekleştirildiğinden söz edilebilmesi için hakaretin mutlaka ortak söz veya davranışlarla gerçekleştirilmiş olması şart değildir. Her bir mağdura veya mağdurlardan bazılarına özel olarak hitap edilerek hakaret içeren sözler söylenmiş veya davranışlarda bulunmuş olsa bile objektif bir gözlemcinin bakış açısıyla bakıldığında failin hareketlerinin tek bir iradi karara dayalı olduğu, aralarında yer ve zaman bakımından bağlantı bulunduğu, bu nedenle bir bütünlük oluşturduğu sonucuna ulaşılması durumunda, fiilin hukuken tek olduğu kabul edilmelidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda, sanığın hastanede görevli birden fazla kişiye ve hastaneye intikal eden görevli polis memurlarına hakaret ettiğinin kabul edilmesi karşısında, sanığın tüm katılan ve şikâyetçilere yönelik hakaret eylemlerinin aynı yer ve zamanda, aynı suç işleme kararıyla, birbirini takip eden söz ve davranışlarla gerçekleşmesi dikkate alınarak, hukuken bir bütün halinde tek bir hakaret fiilini oluşturduğu anlaşıldığından, sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen aynı nev’iden fikri içtima hükümleri uyarınca tek ceza verilip, bu cezanın aynı Kanun’un 43 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca katılan ve şikâyetçilerin sayısı dikkate alınarak alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiği gözetilmeyerek yazılı şekilde ayrı ayrı mahkûmiyet kararları verilmesi,
2.Tekerrüre esas sabıkası bulunan sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 58 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca hakaret suçunda öngörülen seçimlik cezalardan hapis cezasının seçilmesi zorunluluğuna aykırı olarak adli para cezası tercih edilmesi,
Hukuka aykırı görülmüştür.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 sayılı Kanun’un 326 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca cezayı aleyhe değiştirme yasağının gözetilmesine,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
09.11.2023 tarihinde karar verildi.