Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2021/14973 E. 2023/23532 K. 01.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/14973
KARAR NO : 2023/23532
KARAR TARİHİ : 01.11.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/901 E., 2016/326 K.
SUÇ : Fuhuş
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama
Sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir oldukları, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Yukarıda tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu Yerel Mahkemenin kararıyla sanık hakkında fuhuş suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 227 inci maddesinin ikinci fıkrası, 62, 52, 53, 58, 63 üncü maddeleri uyarınca 2 kez 2 yıl 1 ay hapis cezası ve 2 kez 3.320,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, sanık hakkında hükmolunan adlî para cezaları yönünden 12 eşit taksitlendirmeye, hak yoksunluklarına, sanığa verilen cezaların mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, gözaltında ve tutuklu kaldığı sürelerin cezasından mahsubuna karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz isteği; yargılamanın usul ve yasaya aykırı olduğuna, soruşturma evraklarının usulüne uygun düzenlenmediğine, tanıklar E.K., H.A., M.E.’nin aşamalardaki beyanları arasında farklılıklar bulunduğuna, Mahkemenin mağdur beyanları hakkında değerlendirme yapmaktan kaçındığına, düzenleyenlerce dahi reddedilen ve gerçek olmadığı belirtilen bilgi alma tutanaklarına dayanılarak sanığın cezalandırıldığına, mağdurların beyanlarında fuhuş suçunun söz konusu olmadığını belirttiklerine, mağdur F.S.’nin soruşturma aşamasında ifadesinin baskı ve şiddet altında alındığını belirttiğine, tutanakların yasak yollarla, doğru olmayan şekilde ve usule aykırı olarak düzenlendiğine, bu tutanakların hükme esas alınmasının bozmayı gerektirdiğine, tanıklar M.Ö. ile H.V.’nin 5271 sayılı Kanun’un 180 inci maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı olarak büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde olmasına rağmen istinabe yoluyla dinlendiklerine, istinabe tutanağının içeriğini kabul etmediklerine, talimat yoluyla dinlenen tanıkların beyanlarında geçen Zeynep isimli şahsın kim olduğu konusunda Mahkemece bir araştırma yapılmadığına, buna yönelik taleplerinin de Mahkemece reddedildiğine, bu hususun savunma haklarını ihlal ettiğine, hapis cezalarında 6 aylık teşdit yapılmasının kabulünün mümkün olmadığına, tanık ve mağdur beyanlarıyla sanığın atılı suçu işlemediğinin sabit olduğuna, mağdur T.Ö.’nün fuhuş yaptığına dair dosyada hiç bir delil bulunmadığına, mağdur T.Ö.’nün misafir olarak sanığın evine gittiğini beyan ettiğine ve hiç bir tanığın da mağdur T.Ö. ile ilişkiye girdiğini beyan etmediğine, kanunilik ve şüpheden sanık yararlanır ilkelerinin yok sayıldığına, mağdurların ifadelerinin baskı ve zorlama yoluyla alındığının, ifadelerinin alındığı tarih ve saatten anlaşılabileceğine, iki mağdur ifadesini alan kolluk ekiplerinin aynı kişi olduğu halde ifade saatlerinin de aynı olduğuna ve bunun mümkün olamayacağına, tutanakların gerçeğe aykırı olarak kolluk görevlilerince düzenlendiğinin açık olduğuna, mağdurlar yargılama aşamasında soruşturma beyanlarının baskıyla alındığını belirtmelerine rağmen Mahkemece baskı yok denilerek bu beyanlara itibar edildiğine, Mahkeme gerekçesinde yer alan “kovuşturma aşamasında değişmeyen tanık anlatımları bütün halinde değerlendirildiğinde” ibaresinin yanlış olduğuna, tanıklar E.K., H.A., M.E.’nin Mahkemede soruşturma aşamasındaki beyanlarının tamamen zıddını dile getirdiklerine, deliller değerlendirilirken yanılgıya düşüldüğüne ve resen gözetilecek nedenlerle hükmün bozulması gerektiğine
ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1. Sanıkla cep telefonuyla bağlantıya geçen tanık M.E.’nin diğer tanık E.K. ile birlikte sanığın evine gittikleri, dairede sanık ve mağdurların bulunduğu, mağdurlar ile cinsel ilişkiye girme hususunda tanıkların anlaştıkları, mağdurlarla tanıkların sanığa ait mesken içerisinde para karşılığında cinsel ilişkiye girdikleri, bundan 2 saat önce tanık H.V. ile tanık M.Ö.’nün yine sanıkla telefon vasıtasıyla irtibata geçip sanığın yönlendirmesi üzerine sanığın meskenine geldikleri ve 100,00 TL karşılığında cinsel ilişkiye girme hususunda anlaştıkları ayrıca 20,00 TL ev ücretini de sanığa ödedikleri, böylece sanığın mağdurlara para karşılığında cinsel ilişkiye girme hususunda aracılık ettiği ve yer temin ettiği Yerel Mahkemece kabul olunmuştur.
2. Sanık savunması, mağdurların ve tanıklar M.E., E.K., H.A., H.V., M.Ö.’nün beyanları tespit edilerek dava dosyasına eklenmiştir.
5. Olay yakalama tutanağı, sanığa ait adlî sicil kaydı dava dosyasında mevcuttur.
IV. GEREKÇE
1.Olay yakalama tutanağı, oluş, incelenen dava dosyası içeriği karşısında sanığın eylemlerinin sübuta erdiğine dair Mahkemenin takdir ve gerekçesi yerinde görülmüş, sanık hakkında mahkûmiyet hükümleri kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
2. Sanığa yükletilen fuhuş eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu ögelerinin ve bu eylemlerin sanık tarafından işlendiğinin Kanun’a uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Dosya kapsamından olay tarihinde mağdur F.S.’nin iki kişiyle birlikte olduğu ve sanık hakkında mağdur F.S.’ye yönelik fuhuş suçunu değişik zamanlarda birden fazla kez işlemesine rağmen, hakkında 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin birinci fıkrası uygulanmamış ise de, aleyhe temyiz olmadığından ve sanık hakkında tekerrüre esas alınan ilamın dayanağı olan 5237 sayılı Kanun’un 106 ncı maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde düzenlenen tehdit suçunun, hükümden sonra 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren, 6763 sayılı Kanun’un 34 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 253 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin üçüncü alt bendi uyarınca uzlaşma kapsamına alınmış olması karşısında, sözü edilen suçtan mahkumiyeti içeren ilam yönünden uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı araştırılarak, sonucuna göre tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görüldüğünden, bu hususlardan bozma yapılamayacağı,
Anlaşıldığından, sair yönlerden yapılan incelemede hukuka aykırılık görülmemiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Yerel Mahkemenin kararında sanık müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden temyiz sebeplerinin reddiyle HÜKÜMLERİN, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
01.11.2023 tarihinde karar verildi.