Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2021/14970 E. 2023/22738 K. 18.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/14970
KARAR NO : 2023/22738
KARAR TARİHİ : 18.10.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/604 E., 2016/135 K.
SUÇ : Hakaret
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Yukarıda tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu Yerel Mahkemenin kararıyla sanık hakkında hakaret suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 125 inci maddesinin birinci fıkrasıyla üçüncü fıkrasının (a) bendi, 62 ve 52 nci maddeleri uyarınca neticeten 6.080,00 TL adlî para cezasıyla cezalandırılmasına ve 24 eşit taksitlendirmeye karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz isteği; sanığın rahatsızlığı için önce katılana ve başka doktorlara muayene olduğu halde verimli bir sonuç elde edemediğine, en son muayene olduğu doktorun ise önceki ilaçlardan vazgeçerek kendi yazdığı reçetedeki ilaçları birebir kullanmasını istediğine, bu reçetedeki ilaçları yazdırmak için olay günü katılanın çalıştığı aile sağlık merkezine geldiğine ancak katılanın sanığa teşhis ve tedaviyi kendisinin koyup önerdiğini ve muayene edip kendi reçetesini yazacağını söylediğine, bunun üzerine taraflar arasında başlayan münakaşa neticesinde sanığın “Benim eşim bu devlete 57 yıl hizmet etti, haklı olduğum bir konuda siz beni neden mağdur ediyorsunuz? Sizi şikâyet edeceğim” dediğine, …’deki Aile Sağlık Merkezine giden sanığın isteği üzerine katılanın listesinden alınarak diğer doktorlardan birine verildiğine ve reçetesinin de yazıldığına, hemen düzenlenmesi gereken tutanağı katılanın olaydan bir gün sonra muhtemelen uğrayabileceği bir şikâyet soruşturmasının önünü kesmek amacıyla planlı ve gerçeklere aykırı düzenlediğine, Mahkemenin ön yargılı ve sözde hızlı yargılama amaçlı bir tutumla maddi ve hukuki gerçekten uzak hüküm kurduğuna, savunma dilekçeleri ve taleplerinin göz ardı edildiğine, emekli eşi olan sanığın bu cezayı ödemekte zorlanacağına, sanığın katılana kesinlikle “Terbiyesiz” demediğine, katılan ile katılanın tanığının beyanı arasında uyumsuzluk olduğuna, Mahkemece beyanlar arasında çelişki değerlendirilirken sanığın tanığının kızı olması nedeniyle tanık beyanları arasındaki tercihini hemşireden yana kullandığına, oysaki katılanın hemşire olan tanık üzerinde nüfuz kullanabileceğinden beyanının taraflı olma ihtimalinin daha yüksek olduğuna, katılan hakkında başkaca şikâyetler olduğuna, karardan sonra bazı mahalle sakinlerinin kendilerine başvurarak ifade vermek istediklerini söylediklerine, iki mahalle sakininin yazılı beyanlarının alınarak ekte sunulduğuna, bu beyanların katılanın kişiliği ve davranışları hakkında aydınlatıcı olacağına, Mahkemenin eksik inceleme ile karar verdiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1.Sanığın, olay tarihinde aile sağlık merkezinde doktor olarak görev yapan katılanın yanına giderek, özel bir hastanedeki muayenesi sonucu kendisine verilen ilaçları reçete olarak yazmasını istediği, katılanın bu durumun uygun olmadığını, kendisinin muayene yapıp teşhis koyabileceğini ve uygun gördüğü ilaçları yazabileceğini söylemesi üzerine sanığın katılana “Sen kim oluyorsun, seni değiştirmesini biliriz, terbiyesiz ” şeklinde söz söyleyerek hakarette bulunduğu Yerel Mahkemece kabul olunmuştur.
2. Sanık savunması, katılan ve tanıklar M.Ç. ile A.S.Y.’nin beyanları tespit edilerek dava dosyasına eklenmiştir.
3. Olay tutanağı dava dosyasında mevcuttur.
IV. GEREKÇE
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1.Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye yönelik olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövme fiilini oluşturması gerekmektedir. Yargılamaya konu somut olayda; sanığın katılana yönelttiği sözlerin, muhatabın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yasal olmayan ve yerinde görülmeyen gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi,
2. Kabule göre ise; 17.10.2019 gün ve 7188 sayılı Kanun’un 24 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinde Basit Yargılama Usulü düzenlenmiş olup, bu düzenlemenin uygulanmasıyla ilgili olarak, 5271 sayılı Kanun’a 7188 sayılı Kanun’la eklenen geçici 5 inci maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “hükme bağlanmış” ibaresinin, Anayasa Mahkemesinin 14.01.2021 tarihli ve 2020/81 Esas, 2021/4 Karar sayılı kararıyla “basit yargılama usulü” yönünden Anayasa’nın 38 inci maddesine aykırı görülerek iptaline karar verilmesi karşısında, temyiz incelemesi yapılan ve 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin birinci fıkrası kapsamına giren suç yönünden; Anayasa’nın 38 inci maddesi ile 5237 sayılı Kanun’un 7 ve 5271 sayılı Kanun’un 251 vd. maddeleri gereğince yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunduğu belirlendiğinden karar bu yönleriyle,
Hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Yerel Mahkemenin kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden HÜKMÜN, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
18.10.2023 tarihinde karar verildi.