Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2021/14459 E. 2023/24851 K. 29.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/14459
KARAR NO : 2023/24851
KARAR TARİHİ : 29.11.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2014/604 E., 2016/72 K.
SUÇLAR : Görevi yaptırmamak için direnme, tehdit, hakaret
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama, bozma

Sanıklar hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir oldukları, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Karar başlığında tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu Yerel Mahkemenin kararı ile,
1. Sanık … hakkında tehdit suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 106 ncı maddesinin birinci fıkrası, 62 nci, 50 nci ve 52 nci maddeleri uyarınca 3.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve cezanın taksitlendirilmesine,
2. Sanıık … hakkında,
a. Görevi yaptırmamak için direnme suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 265 inci maddesinin birinci fıkrası, 43 üncü, 62 nci, 50 nci ve 52 nci maddeleri uyarınca 4.500,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve cezanın taksitlendirilmesine,
b. Hakaret suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 125 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi ve dördüncü fıkrası ile 62 nci, 52 nci maddeleri uyarınca 7.080,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve cezanın taksitlendirilmesine,
Karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanıklar müdafiinin temyiz isteği; mağdurların ve mağdur tanıklarının soyut, tutarsız, çelişkili beyanlarının dikkate alındığına, suçların unsurlarının somut olayda gerçekleşmediğine, olay yerinde bulunan güvenlik kamera kayıtlarına yönelik talep dikkate alınmayarak eksik inceleme sonucu hüküm kurulduğuna, tarafsız tanıkların anlatımları karşısında haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğine, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddenin uygulanmama gerekçesinin yerinde olmadığında, vesaire ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Olay günü ilçe pazaryerinde konser olması nedeniyle zabıta memuru olan mağdurların dubalarla caddeyi trafiğe kapattıkları, konser sırasında sanık …’nun aracıyla dubaların arasından geçtiği sırada mağdur … Ç.’nin, sanığı durdurarak yolun trafiğe kapalı olduğunu söylemesi üzerine çıkan tartışma sırasında sanığın mağdurun yakasını tutarak “Senin yaka numaran kaç, adın ne.” dediği, bu olayı gören mağdurların olayı yatıştırmaya çalıştıkları sırada sanığın mağdur … Ç.’ye “Senin ananı avradını sinkaf ederim.” diyerek hakaret ettiği, diğer mağdurlara “Siz kim oluyorsunuz, sizi öldürürüm.” diyerek tehditte bularak görevi yaptırmamak için direnme suçunu işlediği, konserin bitiminden sonra mağdurların zabıta amirliğine gelerek evlerine ayrılacakları sırada zabıta amirliğinin önüne sanık …’nun da mağdur … Ç.’ye “Seni kaldırırım, senin burnunu kırarım.” diyerek tehdit ettiği iddia olunmuştur. Yerel Mahkemece, mağdurların beyanları ve tanıklar M.İ., İ.Y., M.S.P.’nin anlatımları ile sanıkların eylemleri sabit görülerek mahkûmiyetlerine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Sanığın hakaret suçuna ilişkin ikrar içeren savunması, bir kısım tanıkların anlatımları ve tüm dosya kapsamından; sanığın üzerine hakaret suçunu işlediğine dair Mahkemenin takdir ve gerekçesinin yerinde olduğu, sanıklar hakkında 5237 sayılı Kanun’un 62 nci ve 50 nci maddelerinin uygulandığı, diğer lehe hükümlerin (5237 sayılı Kanun’un 50 nci maddesi uyarınca seçenek yaptırımlara çevirme, aynı Kanun’un 51 inci maddesi uyarınca erteleme ve 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması) uygulanmasına yer olmadığına dair kanaat ve gerekçenin yerinde olduğu anlaşılmakla, bozma sebepleri dışındaki temyiz istemleri ile vesair nedenler yerinde görülmemiştir.
1. Sanığın, mağdurun kendisine küfür etmesi üzerine kendisinin de küfür ettiğini savunması, bu savunmasının tarafsız tanıklar H.A., M.N.Ö., ve D.D.’nin anlatımları ile doğrulanması karşısında; sanık hakkında hakaret suçu yönünden 5237 sayılı Kanun 129 uncu maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasının gerekip, gerekmediğinin tartışılmaması.
2. Görevi yaptırmamak için direnme ve tehdit suçlarından kurulan hükümler yönünden; amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi hâlinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate ya da herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkân vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konuları birlikte değerlendirildiğinde; sanıkların istikrarlı bir şekilde suçlamaları inkar etmeleri, mağdurların ve beyanlarına itibar edilen tanıkların birbirleriyle çelişkili anlatımlarda bulunmaları, bir kısım tarafsız tanıkların sanıkların savunmalarını doğrulamaları karşısında; sanıkların atılı suçları işlediklerine dair her türlü şüpheden uzak, somut ve yeterli delilin bulunmamasına rağmen ve diğer tanıkların beyanlarına neden itibar edilmediği de denetime olanak verecek şekilde açıklanmadan eksik ve yerinde olmayan gerekçeyle sanıkların mahkûmiyetlerine karar verilmesi,
3. 6545 sayılı Kanun’un 81 inci maddesi ile değişik 5275 sayılı Kanun’un 106 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli para cezalarının ödenmemesi halinde kamuya yararlı bir işte çalışma kararı verilebilecek olması karşısında, hükümlerde infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde para cezasının ödenmemesi halinde kalan cezanın hapse çevrilmesine karar verilmesi,
4. Kabule göre de;
a. Sanık … hakkında tehdit suçundan kurulan hüküm yönünden; 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 253 üncü maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen 5237 sayılı Kanun’un 106 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamına alındığı anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda yeniden değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
b. Sanıkların savunmaları ve bir kısım tarafsız tanıkların anlatımları karşısında, sanıklar hakkında kasten yaralama ve tehdit suçları yönünden 5237 sayılı Kanun 29 uncu maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerekip, gerekmediğinin tartışılmaması hukuka aykırı görülmüştür.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Yerel Mahekemenin kararına yönelik sanıklar müdafinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye kısmen uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
29.11.2023 tarihinde karar verildi.