Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2021/14066 E. 2023/22324 K. 10.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/14066
KARAR NO : 2023/22324
KARAR TARİHİ : 10.10.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2016/64 E., 2016/131 K.
SUÇ : Hakaret
HÜKÜMLER : Beraat
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanıklar hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı, yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Yukarıda tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu Mahkeme kararı ile sanıkların üzerine atılı suç yönünden kastlarının bulunmaması nedeniyle 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendi uyarınca sanıkların beraatlerine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan vekilinin temyiz isteğinin; sanık …’ın müvekkilinin fotoğrafını … sosyal paylaşım sitesinde paylaştığını kabul ettiğine, bu nedenle sanıkların atılı suçu işlediklerine, beraat kararları verilmesinin usûl ve yasaya aykırı olduğuna, bu nedenle ve resen görülecek nedenlerle hükümlerin bozulması talebine yönelik olduğu anlaşılmıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
1. Katılanın … İlçe Emniyet Müdürlüğünde polis memuru olarak görev yaptığı, olay günü sanık …’ın kasksız motosiklet kullandığı gerekçesiyle cezai işlem uygulaması nedeniyle sanık …’ın kendi … hesabından katılanın resmini yayınlayarak altına ” An itibari ile … emniyet karakolu önü, devletimizin açlıktan ağzı kokmaya başlamış, 24 saat sokaklarda dilencilik yapıyorlar” şeklinde yazı yazdığı, sanık …’ün ” Ceza ile kimse eğitilmez, devlet ceza verici değil, düzen sağlayıcı olmalıdır, öyle kuytuya saklanıp ceza avcılığı ne devlete ne de devletin polisine yakışmaz, pusu kurmak polis işi olamaz, kimse kusura bakmasın bir sürü polis arkadaşımız var ama ayıptır, böyle pusu kurar gibi çevirme benim polisime yakışmaz bu düpedüz soygunculuktur.” şeklinde, sanık …’in ise ”Devlete para lazım, …’nın polisi işine geldiğine yol veriyor, işine gelmediğine her türlü kitliyor.” şeklinde yazı paylaşmaları şeklindeki eylemleri nedeniyle sanıklar hakkında hakaret suçundan açılan davada, sanıkların atılı suç yönünden kastlarının bulunmaması nedeniyle beraatlerine karar verilmiştir.
2. Sanıklar atılı suçlamayı kabul etmemiştir.
3. Katılanın aşamalardaki beyanları uyumludur.
4. Araştırma tutanağı ile … sayfa çıktısı dosyada mevcuttur.
IV. GEREKÇE
A. Katılan Vekilinin Temyiz Sebepleri Yönünden
Ceza Genel Kurulunun 14.10.2008 gün ve 170-220 sayılı kararında da belirtildiği üzere; hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Somut bir fiil ya da olgu isnat etmek veya sövmek şeklindeki seçimlik hareketlerden biri ile gerçekleştirilen eylem, bireyin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte ise hakaret suçu oluşacaktır.
Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşlara yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.
İnceleme konusu somut olayda; sanıkların … hesabında yaptıkları paylaşımdaki sözlerle ilgili öncelikle belirtilmelidir ki, kullanılan ifadelerin rahatsız edici olduğu açık bir şekilde anlaşılmakla birlikte bu ifadelerin, Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarında özel bir önem atfedilen, ifade özgürlüğü bağlamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
AİHM’e göre, öncelikle ifadelerin bir olgu isnadı mı yoksa değer yargısı mı olduğu belirlenmelidir. Zira olgu isnadı kanıtlanabilir bir husus iken, bir değer yargısının kanıtlanmasının istenmesi dahi ifade özgürlüğüne müdahale sayılabilecektir. Yargılamaya konu olan ifadeler eğer bir değer yargısı içermekte ve somut bir olgu isnadından bahsedilemeyecekse, değer yargılarını destekleyecek “yeterli bir altyapının” mevcut olup olmadığı AİHM tarafından göz önünde bulundurulmaktadır. Zira değer yargılarının dahi belli düzeyde olgusal temel içermesi gerektiği kabul edilmektedir. Öte yandan, hiçbir veriye dayanmayan ve hiçbir altyapısı bulunmayan bir değer yargısı AİHM tarafından da ifade özgürlüğü sınırları içerisinde kabul görmemektedir.
Olgu isnadı içeren ifadeler konusunda ise, en azından ilk bakışta güvenilir görünen delil sunulması gerektiği kabul edilmektedir. Bu deliller sunulamadığı takdirde, AİHM, iddiaların gerçekliğinin kanıtlanmasını beklemektedir.
Kendilerine belirli idari yetkiler verilmiş görevlilerin, sözlerine ve eylemlerine getirilen eleştirilere daha fazla hoşgörü göstermeleri gerektiği ise AİHM içtihatlarında kabul edilmektedir. AİHM, kamu görevlilerine karşı yapılmış hakaret içerikli ifadelerle ilgili bir başvuruda, başvuruya konu sözlerin, kamuoyunun söz konusu görevlinin performansına duyduğu güveni ortadan kaldırmaya yönelik gerçek bir tehlike meydana getirip getirmediğini incelemektedir.
Tüm bu açıklamalar doğrultusunda, sanıklar tarafından … hesabında yapılan paylaşımlara ilişkin sözlerin mağdurun onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, eleştiri niteliğinde olduğu, aksi düşünülecek olursa, suçla korunmak istenen değer ölçüsüz bir şekilde genişleyecek ve ifade özgürlüğünü ön plana çıkaran evrensel hukuk düşüncesiyle bağdaşmayan bir yorum anlamına gelebilecektir. Bu itibarla, hakaret suçunun unsurlarının somut olayda oluşmadığı anlaşılmakla, Mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirinde hukuka aykırılık görülmemiştir.
B. Sair Temyiz Sebepleri Yönünden
Sanıklar hakkında kurulan hükümlere yönelik yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, Mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dava dosyası içeriğine göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Yerel Mahkemenin kararında katılan vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden temyiz sebeplerinin reddiyle hükümlerin, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesi’ne gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na TEVDİİNE,
10.10.2023 tarihinde karar verildi.