Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2021/13552 E. 2023/22375 K. 11.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/13552
KARAR NO : 2023/22375
KARAR TARİHİ : 11.10.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/533 E., 2016/97 K.
SUÇ : Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Yukarıda tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu Yerel Mahkemenin kararı ile sanık hakkında; aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğü ihlali suçundan Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 233 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 52 nci maddesi uyarınca 1.500,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Sanığın temyizinin, almış olduğu cezanın bozulması talebine yönelik olduğu belirlenmiştir.
2. O yer Cumhuriyet savcısının temyizinin, sanık hakkında kişilik özellikleri nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmezken, 5237 sayılı Kanun’un 50 nci maddesinin uygulanması sırasında bu kez aynı özellikler olumlu değerlendirilmek suretiyle çelişki oluşturulması nedeniyle kararın bozulması talebine yönelik olduğu belirlenmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
Sanık ile F.T.’nin gönül ilişkileri olduğu ve F.T.’nin gayri resmi birlikteliklerinden 02.04.2014 tarihinde kendi imkanları ile doğum yapıp annesi ile birlikte bebeği çöpte bulduklarını söyleyerek bir akrabalarına teslim ettikleri, akrabalarının durumu polis merkezine bildirmesi akabinde bebeğin devlet yurduna verildiği, hamilelik döneminde F.T.’nin ceza infaz kurumunda olan sanığa çocuğun babası olduğunu kendisine yardım etmesini söylediği, sanığın kendisinden yardım istemesine rağmen hamile olduğunu öğrendiği F.T.’ye yardımda bulunmadığı, sanığın gönül ilişkisi yaşadığı, birden çok kez birlikte olduğu, sürekli birlikte yaşadığı ve kendisinden gebe kalmış bulunduğunu bildiği kadını çaresiz durumda terk ettiği, sanığın bu şekilde üzerine atılı suçu işlediği Yerel Mahkemece kabul olunmuştur.
IV. GEREKÇE
A. O Yer Cumhuriyet Savcısının Temyizi Yönünden

Sanığın adli sicil kaydının, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel olduğu anlaşıldığından O yer Cumhuriyet savcısının temyiz sebebi yerinde görülmemiştir.
B. Sanık Temyizi Yönünden
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1. Sanığın, F.T.’nin gebe olduğu tarihlerde ceza infaz kurumunda bulunduğunun Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistem kayıtlarından anlaşılması, F.T.’nin sanıktan olduğunu iddia ettiği bebeğin, sanık ceza infaz kurumunda olduğu sırada 02.04.2015 günü doğduğunu ve ertesi gün bir başkasına verdiğini belirtmesi, sanığın 25.06.2015 tarihli duruşmada “…çocuğun benden olmamasına dair şüphelerim vardı, ailem de bu işe karşı çıkıyordu, bu sebeple benim kararsızlıklarım vardı. Buna rağmen yine de F’ye ne gerekiyorsa yaparım dedim, …Çocuğu, çocuk esirgeme kurumuna teslim etmişler. Ben hapisten çıktıktan sonra çocuğumu geri alacağım, ben çocuğuma sahip çıkıyorum.” şeklindeki savunması, çocuğun annesi olan F.T’nin soruşturma beyanında, sanığın ceza infaz kurumunda bulunduğu sırada ziyaretine gittiğinde, sanığın ailesinin karşı çıktığını, çocuğun kendisinden olduğuna ilişkin şüpheleri olduğunu ancak dışarıya çıkınca ne gerekiyorsa yapacağını söylediğine, bunun üzerine sanığı bir daha aramadığına ilişkin anlatımı ile sanık açık ceza infaz kurumundan izinli olarak çıktığında kendisini aradığını ama yanına gitmediğine ve yine sanığın 28.03.2015 günü kendisinin kaldığı eve gelerek konuşmak için çağırdığını ama yine gitmediği şeklindeki beyanları karşısında; 5237 sayılı Kanun’un 233 üncü maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen “sürekli birlikte yaşadığı ve kendisinden gebe kalmış bulunduğunu bildiği evli olmayan bir kadını” çaresiz durumda terk etme unsurunun somut olayda ne şekilde oluştuğu tartışılmadan yetersiz gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi,
2. 17.10.2019 gün ve 7188 sayılı Kanun’un 24 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinde Basit Yargılama Usulü düzenlenmiş olup bu düzenlemenin uygulanmasıyla ilgili olarak, 5271 sayılı Kanun’a 7188 sayılı Kanun’la eklenen geçici 5 inci maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “hükme bağlanmış” ibaresinin, Anayasa Mahkemesinin 14.01.2021 tarihli ve 2020/81 Esas, 2021/4 Karar sayılı kararıyla “basit yargılama usulü” yönünden Anayasa’nın 38 inci maddesine aykırı görülerek iptaline karar verilmesi karşısında, temyiz incelemesi yapılan ve 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin birinci fıkrası kapsamına giren suç yönünden; Anayasa’nın 38 inci maddesi ile 5237 sayılı Kanun’un 7 ve 5271 sayılı Kanun’un 251 vd. maddeleri gereğince yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Nedenleriyle hukuka aykırılık görülmüştür.
V. KARAR
Gerekçe bölümünün (B) bendinde açıklanan nedenlerle Yerel Mahkemenin kararına yönelik sanığın ve O yer Cumhuriyet savcısının temyiz istekleri yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
11.10.2023 tarihinde karar verildi.