Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2021/11395 E. 2023/19836 K. 14.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/11395
KARAR NO : 2023/19836
KARAR TARİHİ : 14.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2014/21 E., 2015/1372 K.
SUÇ : Hakaret
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet, beraat
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Temyiz isteminin reddi, onama, bozma

Kanun yolu bildirimi usulüne uygun olmadığından, sanık … müdafiinin temyizinin süresinde olduğu belirlenmiştir.
Sanıklar hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir oldukları, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Yukarıda tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu Yerel Mahkemenin kararıyla,
1. Sanıklar … ve … hakkında hakaret suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 125 inci maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları ile 51 inci maddeleri uyarınca 2 ay 27 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına, cezalarının ertelenmesine ve 1 yıl denetim süresi belirlenmesine,
2. Sanıklar …, …, …, …, …, … ve … hakkında hakaret suçundan, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraat,
Karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Katılan vekilinin temyiz isteği; kararı temyiz etme iradesinden ibarettir.
2. Sanık …’nun temyiz isteği; sübuta, eksik incelemeye, tanık beyanları arasındaki çelişkinin giderilmediğine, teşhis işlemlerinin usulüne uygun ve yerinde olmadığına, vesaire,
3. Sanık … müdafiinin temyiz isteği; sübuta, eksik incelemeye, tanık beyanları arasındaki çelişkinin giderilmediğine, teşhis işlemlerinin usulüne uygun ve yerinde olmadığına, vesaire,
İlişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Sanıkların, katılana hitaben “… papucu yarım çık dışarı oynayalım, kurabiye …” şeklinde rencide edici slogan attıkları, ayrıca yerel Hedef Gazetesinin haberine göre “… şaşırma sabrımızı taşırma, ada bizimdir, bizim kalacak.” şeklinde bağırıp, katılanın “Ruh hastası.” olduğuna dair sözler söyledikleri iddia olunarak hakaret suçundan kamu davası açılmıştır.
IV. GEREKÇE
A. Sanıklar …, …, …, …, …, … ve … Hakkında Kurulan Hükümler Yönünden
1. Sanıkların yargılama konusu eylemleri için, 5237 sayılı Kanun’un 125 inci maddesinin birinci fıkrasına göre belirlenecek cezanın türü ve üst haddine göre aynı Kanun’un 66 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi gereği 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin öngörüldüğü anlaşılmıştır.
2. 5237 sayılı Kanun’un 67 nci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca zamanaşımı süresini kesen son işlemin sanıkların sorguları olduğu, sorgularının alındığı tarihlerden temyiz incelemesi tarihine kadar, 8 yıllık olağan zamanşımı süresinin gerçekleşmiş olduğu belirlenmiştir.
B. Sanıklar … ve … Hakkında Kurulan Hükümler Yönünden
1. 5271 sayılı Kanun’un 225 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca hükmün konusu, iddianamede gösterilen eylem olduğundan iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılması, dolayısıyla davaya konu edilmeyen bir eylemden dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulması kanuna aykırıdır.
Somut olayda; iddianamenin anlatım kısmında sanıkların katılana “… papucu yarım çık dışarı oynayalım, kurabiye …, … şaşırma sabrımızı taşırma, ada bizimdir, bizim kalaca, ruh hastası.” şeklinde sözler söylemek suretiyle hakaret ettiğinin belirtildiği, sanığın katılana “Ş…siz” dediğine dair bir anlatıma yer verilmemesine, tanık M. K.’nin dışında dinlenen diğer tanıklar ile katılanın beyanlarında ve gazete haberinde bu söze dair bir anlatımda bulunmamasına rağmen iddianamedeki eylem ile bağlılık kuralı dikkate alınmayıp anılan Kanun maddesine aykırı davranılması,
2. Hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye yönelik olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.
Somut olayda; sanıkların, katılana “… papucu yarım çık dışarı oynayalım, kurabiye …, … şaşırma sabrımızı taşırma, ada bizimdir, bizim kalacak, ruh hastası.” diyerek hakaret ettiği iddia edilen sözlerin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu, dolayısıyla hakaret suçunun unsurları itibari ile oluşmadığı, bu nedenle sanıklar hakkında 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin (a) fıkrası uyarınca beraat hükümleri kurulması gerektiğinin gözetilmemesi,
3. Kabule göre de; 5237 sayılı Kanun’da hapis cezası ile adli para cezasının seçenekli yaptırım olarak öngörüldüğü hallerde, aynı Kanun’un 61 inci maddesinde öngörülen ölçütlere göre somut olay irdelenip anılan Kanun’un 3 üncü maddesindeki fiille orantılı ceza verilmesi ilkesi de gözetilerek, öncelikle seçenekli yaptırımlardan hangisinin seçildiğinin gösterilmesi, sonrasında da alt ve üst sınırlar arasında temel cezanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, sabıkasız olan sanıklar hakkında, seçimlik ceza öngören hakaret suçunda yeterli gerekçe gösterilmeden temel ceza olarak hapis cezasının tercih edilmesi,
Nedenleriyle, hükümler hukuka aykırı görülmüştür.
V. KARAR
A. Sanıklar …, …, …, …, …, … ve … Hakkında Kurulan Hükümler Yönünden
Gerekçe bölümünün (A) bendinde açıklanan nedenle Yerel Mahkemenin kararına yönelik katılan vekilinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden sair yönleri incelenmeyen hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesinin birinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin verdiği yetkiye dayanılarak sanıklar hakkındaki kamu davalarının 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereği gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜŞMESİNE,
B. Sanıklar … ve … Hakkında Kurulan Hükümler Yönünden
Gerekçe bölümünün (B) bendinde açıklanan nedenle Yerel Mahkemenin kararına yönelik sanık … müdafiinin, sanık …’nun ve katılan vekilinin temyiz istekleri yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
14.06.2023 tarihinde karar verildi.