Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2021/10680 E. 2023/19811 K. 13.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/10680
KARAR NO : 2023/19811
KARAR TARİHİ : 13.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/626 E., 2015/884 K.
SUÇ : Hakaret
HÜKÜM : Ceza verilmesine yer olmadığı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı, yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Yukarıda tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu Mahkeme kararı ile atılı suçun maddi unsurunda hata (mağdur) nedeniyle, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (d) bendi uyarınca sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
O yer Cumhuriyet savcısının temyiz isteğinin; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 30 uncu maddesinin birinci fıkrasında hata olarak kabul edilebilecek hallerin sayıldığına, hakaret suçunda mağdurun belli bir kişi olmayıp hakaret fiiline maruz kalan şahsın olduğuna, somut olayda suçun unsurlarının tamamının oluştuğuna, bu yüzden hata nedeniyle suçun bir başka kişiye işlenmesi durumunda kusurunun bulunmadığından bahsedilemeyeceği, ceza hukukunda mağdurun şahsına yapılan eylemin değil eylemin kendisinin cezalandırıldığına, bununla birlikte sanığın fiili gerçek mağdura karşı işlemesi halinde yararlanabileceği kendisi lehine haksız tahrik, şahsi cezasızlık hallerinden faydalanabileceği hususu gözönünde bulundurularak, sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiğinin ancak kendisine karşı haksız fiilde bulunulması sebebiyle hakkında 5237 sayılı Kanun’un 129 uncu maddesinin birinci fıkrasının değerlendirilmesi gerektiği ve resen görülecek nedenlerle hükmün bozulması talebine yönelik olduğu anlaşılmıştır.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Katılan ile tanık E.Y. arasında önceden trafikte gerçekleşen bir olay nedeniyle husumet bulunduğuna, sanığın tanığı aradığını düşünerek tanığın abisi olan katılanı aramak suretiyle ”Gelmezsen soyunu s..k..m.” diyerek hakaret ettiği iddiasıyla sanık hakkında hakaret suçundan açılan davada, katılanın beyanları, sanığın ikrarı ile 16.11.2015 tarihli telefon tespit dinleme tutanağına ve tanıklar E.Y. ile İ.A.’nın beyanlarına göre sanığın telefonda sözleri söylediğinin sabit olduğu ancak tanık E.Y.’nin beyanları ve telefon tespit inceleme tutanağına göre eylemin tanık E.Y.’ye yönelik olduğunun suçun maddi unsurunda hata yapıldığının anlaşılması nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmiştir.
2. Sanığın atılı suçlamayı sözleri söylediğini ancak kastının tanık E.Y.’ye yönelik olduğuna ilişkin olarak kabul ettiği anlaşılmıştır.
3. Katılanın aşamalardaki beyanları uyumludur.
4. 16.11.2015 tarihli telefon tespit dinleme tutanağı ile tanıklar E.Y. ile İ.A.’nın beyanları dosyada mevcuttur.
IV. GEREKÇE
5237 sayılı Kanun’un “Hata” başlıklı 30 uncu maddesi;
(1) Fiilin icrası sırasında suçun kanunî tanımındaki maddî unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz. Bu hata dolayısıyla taksirli sorumluluk hâli saklıdır.
(2) Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hâllerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.
(3) Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır
(4) İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, cezalandırılmaz” şeklinde düzenlenmiştir.
Anılan maddede çeşitli hata halleri düzenlenmiştir. Birinci fıkrada suçun maddi unsurlarında hata yani unsur yanılgısına yer verilmiştir. Başka bir deyişle suçun kast bakımından bilinmesi gereken unsurlarındaki hatayı ifade eder.
Maddi unsurlarda yanılgı o suç ile ilgili yanlış ve eksik bilgi şeklinde ortaya çıkar. Bu durumda kast ortadan kalkacağı için fail hakkında beraat kararı verilecektir. Ancak fail maddi hususlarda eksik ve yanlış bilgi değil de şüphe ile hareket etmişse veya olası kast yada bilinçli taksir söz konusu ise hatadan söz edilemez. Diğer taraftan maddi hatanın kişinin kusuruna dayanması durumunda bu fıkranın uygulama alanı bulunmamaktadır.
Maddenin ikinci fıkrasında da, suçun nitelikli unsurlarında hatayı düzenlemektedir. Bu durum da kastı ortadan kaldıracağı cihetle, failin yalnızca suçun temel şekline göre cezalandırılır. Bu fıkrada belirtilen hata halinde kişi suçun temel haline ilişkin unsurlarında hataya düşmemiş ancak nitelikli hallerinin gerçekleştiği hususunda hata ile hareket etmiştir.
Kanunun 30 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında iki farklı, hem hukuka uygunluk nedenlerinde hem de kusurluluğu etkileyen nedenlerin maddi şartlarındaki hata hali düzenlenmiştir. Kusurluluğu ortadan kaldıran veya azaltan bir nedenin maddi şartlarındaki yanılgı durumunda fail bu hatasından yararlanır ancak hatanın kaçınılabilir olması halinde; sanık cezalandırılacaktır.
Maddenin dördüncü fıkrasında ise fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda hata haline yer verilmiştir. “Fail kusurlu sayılması için, işlediği fiilin hukuk düzeni tarafından haksız kabul edildiği bilincinde olması gerekir. Fail yapacağı bir davranışın toplumsal düzeni korumayı amaçlayan sosyal ve hukuksal kurallara aykırı düştüğü bilincinde ise, haksızlık bilinci vardır.” Diğer yandan kaçınılabilir bir hataya düşen failin cezalandırılması gerekecektir.
Tüm bu açıklamalar kapsamında, dava konusu maddi olay değerlendirildiğinde, sanığın trafikte sorun yaşadığı tanık E.Y. ile konuştuğunu düşünerek katılana hakaret etmesi şeklinde gerçekleştirdiği eyleminde, şahısta hata halinin oluştuğu, bu hata halinde failin gerçekleştirmek istediği netice, failin istediği şahıs üzerinde değil bir başka şahıs üzerinde gerçekleşmiş olup şahısta hata halinde failin hatası esaslı bir hata sayılamayacağından failin gerçekleşen netice bakımından sorumlu olacağı ancak sanığın tanık E.Y. ile trafikte tartışması nedeniyle gerçekleştirdiğini düşündüğü eyleminde, kusurluluğu ortadan kaldıran veya azaltan bir nedenin maddi şartlarındaki yanılgı durumunda fail bu hatasından yararlanacağından, sanığın atılı suçu işlediği kabul edilerek, hakkında 5237 sayılı Kanun’un 129 uncu maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden yerinde olmayan gerekçeyle ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkemenin kararına yönelik O yer Cumhuriyet savcısının temyiz isteği yerinde görüldüğünden, hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesi’ne gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na TEVDİİNE,
13.06.2023 arihinde karar verildi.