Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2020/9799 E. 2020/18264 K. 25.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/9799
KARAR NO : 2020/18264
KARAR TARİHİ : 25.11.2020

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hakaret
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

KARAR
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi, kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede:
1- UYAP sisteminden alınan güncel nüfus kaydına göre, sanık …’in 06/11/2018 tarihinde öldüğünün anlaşılması karşısında, ölümün doğruluğu kesin biçimde saptanarak, sonucuna göre TCK’nın 64 ve CMK’nın 223/8. maddeleri gereğince bir karar verilmesi zorunluluğu,
2- Sanıklar tarafından suça konu edilen konuşma videolarının ilk olarak 05/07/2009 tarihinde internet ortamında yayınlandığının iddia edilmesi, dosyada bulunan ve başka bir soruşturma kapsamında düzenlenen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08/05/2018 tarih ve 2015/31606-2018/38675 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair ek kararınında bir iddiayı doğrulaması karşısında, sanıkların konuşmalarına ait videoların internet ortamında hangi tarihte ilk olarak yayınlandığı tespit edilerek, bu tarihin 31/12/2011 tarihinden önce olduğunun anlaşılması halindeyse, 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun geçici 1-b maddesi uyarınca, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenen suçlar bakımından “kovuşturmanın ertelenmesi” kurumunun getirilmiş olması karşısında, sanık …’ın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,
3- Kısmi kabule göre de;
a) Suça konu edilen konuşma videoları internet ortamında herkesin görebileceği bir şekilde yayınlanmış olmasına karşın sanık … hakkında TCK’nın 125/4. maddesinin uygulanmaması,
b) Sanık …’ın savunmasında, katılan tarafından yapılan şikayetler nedeniyle hakkında çok sayıda benzer dava açıldığını belirtmesi ve hatta bu dava ile başka davaların konusunun da aynı olabileceğinin ileri sürülmesi karşısında, davanın reddi kararı verilip verilmemesi ve tarafları aynı olan davada aynı suç işleme kararı kapsamında farklı zamanlarda aynı suçun işlenmesi nedeniyle fail hakkında TCK’nın 43/2. maddesinin uygulanma ihtimalinin bulunması karşısında, sanığın dava sırasında ve karar sonrasında katılan ile taraf olduğunu belirttiği diğer davalara ilişkin iddianame ve gerekçeli karar örneklerinin temin edilerek, davanın reddi ya da zincirleme suç hükümlerinin uygulanması yönünde karar verilip verilmeyeceğinin tespitinde zorunluluk bulunması,
c) Sanıkların savunmalarında, katılanın da dahil olduğu 1.110 kişinin imzaladığı 2009 tarihli bir bildiri ile haklarında asılsız iddialarda bulunulduğunun ve bu kişileri eleştirmek amacıyla videoları yayınladıklarının belirtilmiş olması karşısında, bu bildirinin bir sureti temin edilip, sanık … hakkında TCK’nın 129. maddesinin uygulanıp uygulanmama şartları değerlendirilmeden, eksik incelemeyle karar verilmesi,
d)Kesin olması nedeniyle tekerrüre esas alınması mümkün olmayan ilam nedeniyle sanık … hakkında TCK’nın 58. maddesinin uygulanması,
e)17/10/2019 gün ve 7188 sayılı Yasa’nın 24. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nın 251. maddesinde Basit Yargılama Usulü düzenlenmiştir.
Ancak bu düzenlemenin uygulanmasıyla ilgili olarak, 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesiyle, 5271 sayılı CMK’ya eklenen geçici 5. maddesinin (d) bendi ile; “01/01/2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz” hükmü getirilmiştir.
Konuyu somut norm denetimi yoluyla inceleyen Anayasa Mahkemesi, (25/06/2020, 2020/16, 2020/33; R.G. 19/08/2020, Sayı:31218), sözü geçen geçici 5/d maddesindeki hükmün, “kovuşturma evresine geçilmiş” ibaresinin aynı bentte yer alan, “basit yargılama usulü” yönünden Anayasa’nın 38. maddesine aykırı görerek iptaline karar vermiştir.
Anayasa Mahkemesi kararında, hükme bağlanmış dosyalarla ilgili iptale karar verilmemiş ise de; 5271 sayılı Kanun’un 2/1-(f) maddesince hükme bağlanmış dosyalarla ilgili olarak kovuşturma evresinin kesinleşmeye kadar devam etmesi ve aynı Yasanın 251/3. maddesi gereği mahkumiyet hükmü verildiği takdirde sonuç cezadan dörtte bir indirim öngörülmesi, bu durumun da temyiz incelemesi devam eden dosyalar bakımından lehe düzenlemeler getirmesi karşısında,
Anayasa Mahkemesinin iptal kararında; sanık lehine getirilen yeni düzenlemenin, 7188 sayılı Kanunun 31. maddesi gereğince 5271 sayılı CMK’ya eklenen geçici 5. maddesiyle “kovuşturma evresine geçilmiş” dosyalar bakımından uygulanması gerektiğine işaret edildiğinden, temyiz incelemesi yapılan ve 5271 sayılı CMK’nın 251/1. maddesi kapsamına giren suç yönünden; Anayasa’nın 38. maddesi ile 5237 sayılı TCK’nın 7 ve 5271 sayılı CMK’nın 251 vd. maddeleri gereğince yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
f)Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53/1-b maddesine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararının uygulanması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve sanıklar …, … ile sanık … müdafisinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye kısmen uygun olarak sanık … açısından başkaca yönleri incelenmeksizin HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 25/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.