Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2020/7054 E. 2020/17376 K. 23.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/7054
KARAR NO : 2020/17376
KARAR TARİHİ : 23.11.2020

Hakaret ve basit yaralama suçlarından suça sürüklenen çocuk … hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 31/2 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/3-a maddeleri gereğince ceza verilmesine yer olmadığına, 5237 sayılı Kanun’un 57/1. maddesi uyarınca koruma ve tedavi altına alınmasına ilişkin Erdemli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin (Çocuk Mahkemesi Sıfatıyla) 14/03/2019 tarihli ve 2018/357 esas, 2019/144 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre,
5237 sayılı Kanun’un 31/2. maddesinde yer alan; “fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olan kişilerin işledikleri fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneklerinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluklarının olmayacağı, ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmedilmesinin gerektiği” şeklindeki düzenleme karşısında; dosya kapsamına göre, suç tarihinde 12-15 yaş grubunda bulunan suça sürüklenen çocuk … hakkında Mersin Adli Tıp Şube Müdürlüğü tarafından hazırlanan 21/03/2018 havale tarihli raporda ”…işlediği iddia edilen suçların hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp bu fiillerle ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olduğu…” yönünde bildirilen görüşe aykırı olarak suça sürüklenen çocuk hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirine hükmedilmesi yerine, 5237 sayılı Kanun’un 57/1. maddesi gereğince akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirine hükmedilerek yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
Uyuşmazlık konusunda bir karar vermeden önce, kanun yararına bozma istemine konu edilen hükümde belirlenen yeni bir hukuka aykırılık durumunun incelenmesi gerekmektedir.
01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın 73. maddesinin sekizinci fıkrasında, “Suçtan zarar göreni gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olup, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı bulunan suçlarda, failin suçu kabullenmesi ve doğmuş olan zararın tümünü veya büyük bir kısmını ödemesi veya gidermesi koşuluyla mağdur ile fail özgür iradeleri ile uzlaştıklarında ve bu husus Cumhuriyet savcısı veya hâkim tarafından saptandığında kamu davası açılmaz veya davanın düşürülmesine karar verilir” hükmü ile uzlaşma kurumuna, aynı tarihte yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK’nın 253, 254 ve 255. maddelerinde ise, uzlaşmanın şartları, yöntemi, sonuçları, kovuşturma aşamasında uzlaşma ile birden fazla failin bulunması hâlinde uzlaşmanın nasıl gerçekleşeceğine ilişkin hükümlere yer verilmiştir. 19/12/2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun ikinci maddesiyle, 5237 sayılı TCK’nın 73. maddesinin başlığında yer alan “uzlaşma” ibaresi metinden çıkarılmış, 45. maddesiyle de aynı maddenin sekizinci fıkrası yürürlükten kaldırılmış, yine 24 ve 25. maddeleri ile CMK’nın 253 ve 254. maddeleri değiştirilmiştir. CMK’nın 5560 sayılı Kanunun 24. maddesi ile değiştirilen 253. maddesinin üçüncü fıkrası; “(3) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez.” biçimdeyken 09/07/2009 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5918 sayılı Kanunun sekizinci maddesiyle anılan fıkraya “Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz” cümlesi eklenmiştir.
02/12/2016 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesi ile yapılan değişiklikle madde başlığı “Uzlaştırma” olarak değiştirilmiş ve 6763 sayılı Kanun ile uzlaştırma kapsamındaki suçların sayıları artırılmış, TCK’nın 106. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen tehdit, aynı Kanunun 141. maddesinde düzenlenen hırsızlık ve 157. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçları uzlaştırma kapsamına alınmış, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlara ilişkin sınırlama kaldırılmıştır. Mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar yönünden ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar da uzlaştırma kapsamına dahil edilmiştir. Uzlaştırma kurumu, fail ile devlet arasındaki ceza ilişkisini sona erdirmesi bakımından maddi hukuka da ilişkin bulunması nedeniyle yürürlüğünden önceki olaylara uygulanabilecek, bu uygulama sadece görülmekte olan davalar bakımından geçerli olmayacak, 5237 sayılı Kanun’un 7/2. maddesindeki düzenleme de nazara alınarak kesinleşen ve infaz edilmekte olan hükümlerde de uygulanabilecek ve bu husus infaz aşamasında gözetilebilecektir. Yerine getirilen hükümler yönünden ise, uzlaştırma sanığın hukuki yararının bulunması koşuluyla uygulanabilecektir.
İncelenen dosyada, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253/l-a ve b maddelerine göre hakaret ve basit yaralama suçlarının 6763 sayılı Kanunla değişiklik öncesi ve sonrasında uzlaşmaya tabi olması karşısında, somut olayda yargılamanın hiçbir safhasında taraflara uzlaşma teklif edilmeden yargılamaya devamla suça sürüklenen çocuk hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi hukuka uygun görülmemiştir.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1) Kanun yararına bozma isteği hakkında bu aşamada bir KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA,
2) Hükümde saptanan yeni hukuka aykırılık nedeni açısından, kanun yararına bozma yoluna başvurulup başvurulmayacağının takdiri için, dosyanın Adalet Bakanlığı’na gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na TEVDİİNE, bu hususun değerlendirilmesinden sonra, diğer kanun yararına bozma isteminin incelenmesine, 23/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.