Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2020/34065 E. 2022/17393 K. 20.09.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/34065
KARAR NO : 2022/17393
KARAR TARİHİ : 20.09.2022

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Tehdit

K A R A R
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü;
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1)Sanığın katılana mesaj yoluyla gönderdiği sözlerin TCK’nın 106/1-1. cümlesinde düzenlenen tehdit suçunu oluşturacağı gözetilmeden, TCK’nın 106/1-2. cümlesi uyarınca hüküm kurulması,
2)Eylemin TCK’nın 106/1-1. maddesi kapsamında kaldığının ve suçun subütunun kabulü halinde;
a)02/12/2016 tarihinde yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK’nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamına alındığı anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda yeniden değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
b)2-a numaralı bozma nedenine göre uzlaşmanın sağlanamaması halinde ise;
17/10/2019 gün ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesiyle değişik CMK’nın 251. maddesinde Basit Yargılama Usulü düzenlenmiş olup, bu düzenlemenin uygulanmasıyla ilgili olarak, CMK’ya 7188 sayılı Kanunla eklenen geçici 5. maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “hükme bağlanmış” ibaresinin, Anayasa Mahkemesinin 14/01/2021 tarihli ve 2020/81 Esas, 2021/4 Karar sayılı kararıyla “basit yargılama usulü” yönünden Anayasa’nın 38. maddesine aykırı görülerek iptaline karar verilmesi karşısında, temyiz incelemesi yapılan ve CMK’nın 251/1. maddesi kapsamına giren suçlar yönünden; Anayasa’nın 38. maddesi ile 5237 sayılı TCK’nın 7 ve CMK’nın 251 vd. maddeleri gereğince yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
Kabule göre de;
3) TCK’nın 106/1-2.cümle maddesinde yer alan “…Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.” ve aynı Kanun’un 61/9. maddesinde yer alan “Adlî para cezasının seçimlik ceza olarak öngörüldüğü suçlarda bu cezaya ilişkin gün biriminin alt sınırı, o suç tanımındaki hapis cezasının alt sınırından az; üst sınırı da, hapis cezasının üst sınırından fazla olamaz.” ve 5237 sayılı Kanun’un 49/1. maddesinde yer alan “Süreli hapis cezası, kanunda aksi belirtilmeyen hâllerde bir aydan az, yirmi yıldan fazla olamaz” şeklindeki düzenlemeler birlikte nazara alındığında, somut olayda 106/1-2. cümle maddesi uyarınca cezanın alt sınır olan 30 gün adli para cezası ile uygulamaya başlanılması gerekirken, 5 gün adli para cezası başlanılması suretiyle eksik ceza tayin edilmesi,
Bozmayı gerektirdiğinden, katılan …’nin temyiz nedenleri yerinde görülmekle, tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayıp sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 20/09/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.