Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2020/31906 E. 2021/3361 K. 08.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/31906
KARAR NO : 2021/3361
KARAR TARİHİ : 08.02.2021

KARAR

Sair tehdit suçundan sanık …’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-2. cümle ve 62/1. maddeleri uyarınca 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair…3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 27/09/2018 tarihli ve 2016/914 esas, 2018/956 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, 09/11/2020 gün ve 2020/97843 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre,
1-Sanığın, olay sırasında yanında bulunan mağdur …için telefonda söylediği kabul edilen “tüfeği buraya getirin, bu işi kan temizler” biçimindeki sözlerin, sanığın elinde mağdur üzerinde korkutucu etki yaratan bir silah olduğuna dair delil bulunmadığı da gözetildiğinde, 5237 sayılı Kanun’un 106/1-1. cümlesinde düzenlenen bir başkasını, kendisinin hayatına veya vücut dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında hataya düşülerek, 5237 sayılı Kanun’un 106/1-2. cümlesi uyarınca hüküm kurulmasında,
2-Kabule göre de, Mahkemesince sanığın müşteki ……’ya karşı işlediği sabit kabul edilen tehdit suçunun 5237 sayılı Kanun’un 106/1-2. cümlesinde düzenlenen şeklinin, soruşturulma ve kovuşturulmasının şikâyete bağlı olduğu ve müşteki ……’nın 27/09/2018 tarihli beşinci celsedeki ifadesinde, sanıktan şikâyetçi olmadığını beyan ettiği, aynı celsede sanığın da hakkında şikâyetten vazgeçme olursa kabul edeceğini beyan ettiği cihetle, 5237 sayılı Kanun’un 73/4-6 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 223/8. maddeleri uyarınca sanık hakkında açılan kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde,
İsabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
A- Bir Numaralı Talep Açısından:
5237 sayılı TCK’nın 106. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde, bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişinin altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı belirtilerek tehdit suçunun temel şekli düzenlenmişken, anılan fıkranın ikinci cümlesinde malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehdit düzenlenmiş ve failin mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır. Bu düzenlemeden hareketle hayat, vücut dokunulmazlığı, cinsel dokunulmazlık ve malvarlığı değerlerine yönelik tehdit dışında kalan bir ifadenin, sair tehdit olarak kabul edilebilmesi için açık bir kötülük bildirimi ve kastını içermesi veya oluşa göre tereddüde mahal vermeyecek şekilde bu yönde algılanması gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında; sanığın, olay sırasında yanında bulunan mağdur …için telefonda söylediği kabul edilen “tüfeği buraya getirin, bu işi kan temizler” biçimindeki sözlerin, sanığın elinde mağdur üzerinde korkutucu etki yaratan bir silah olduğuna dair delil bulunmadığı da gözetildiğinde, TCK’nın 106/1-1. cümlesinde düzenlenen bir başkasını, kendisinin hayatına veya vücut dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında hataya düşülerek, TCK’nın 106/1-2. cümlesi uyarınca kurulan mahkumiyet hükmü hukuka aykırıdır.
B-İki Numaralı Talep Açısından:
5237 sayılı TCK’nın 106/1-2. cümlesinde, “…malvarlığı itibariyle büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur.”
Aynı Kanun’un 73. maddesinde, “(1)Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikâyette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz.
(2)Zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla bu süre, şikâyet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar.” hükümlerine yer verildiği,
5271 sayılı CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrasında ise, “…Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı yada soruşturma yada kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir.” hükümleri düzenlenmiştir.
İncelenen somut olayda; müşteki ……’nın 27/09/2018 tarihli beşinci celsedeki ifadesinde, sanıktan şikâyetçi olmadığını beyan ettiği, aynı celsede sanığın da hakkında şikâyetten vazgeçme olursa kabul edeceğini beyan ettiği anlaşılmakla birlikte, yukarıdaki açıklamalar ışığında sanığın eylemine karşılık gelen TCK’nın 106/1. maddesinin ilk cümlesi kapsamındaki tehdit suçu, kovuşturulması şikayete tabi suçlardan olmadığından, şikayet yokluğu nedeniyle düşme kararı da verilemeyeceğinden kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmek gerekmiştir.

Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın düzenlediği kanun yararına bozma isteği doğrultusunda tebliğnamedeki düşünce, iki numaralı talep açısından yerinde görülmediğinden, CMK’nın 309. maddesi koşullarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE,
2- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın düzenlediği tebliğnamedeki düşünce bir numaralı talep açısından yerinde görüldüğünden, sair tehdit suçundan sanık … hakkında,…3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 27/09/2018 tarihli ve 2016/914 esas, 2018/956 sayılı kararının aleyhe sonuç doğurmamak üzere 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
3- CMK’nın 309/4-b fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, dosyanın Adalet Bakanlığı’na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na TEVDİİNE, 08/02/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.