Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2020/31890 E. 2021/10425 K. 23.03.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/31890
KARAR NO : 2021/10425
KARAR TARİHİ : 23.03.2021

Görevi yaptırmamak için direnme ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’a aykırılık suçlarından sanık …’nin, anılan Kanun’un 15/1, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 265/1. ve 265/4. maddeleri gereğince 9 ay hapis, 1 ay hapis ve 450,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına dair Beyoğlu (Kapatılan) 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 29/05/2008 tarihli ve 2007/278 esas, 2008/266 sayılı kararının 09/10/2009 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın deneme süresi içerisinde 20/06/2010 tarihinde kasıtlı bir suç işlediğinin ihbarı üzerine yapılan yargılama sonucunda, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/11. maddesi gereğince hükmün açıklanması ile adı geçen sanığın aynı Kanun’un 15/1, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 265/1 ve 265/4. maddeleri gereğince 9 ay hapis, 1 ay hapis ve 450,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına ilişkin İstanbul 19. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/04/2019 tarihli ve 2019/749 esas, 2019/194 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından Kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 16/11/2020 gün ve 2020/99570 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’un 15/1 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 265. maddeleri kapsamında işlenen ruhsatsız bıçak taşıma ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarının 8 yıllık olağan zamanaşımı süresine tabi olduğu nazara alındığında; kovuşturma aşamasında sanık savunmasının alındığı 10/03/2008 tarihinde son kez kesilmesi sebebiyle yeniden işlemeye başlayan zamanaşımı süresinin, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 08/10/2009 ile yeni suçun işlendiği 20/06/2010 tarihleri arasında durmasını müteakip kaldığı yerden yeniden işlemeye başladığı ve hükmün açıklandığı 16/04/2019 tarihine kadar kesintisiz işleyerek tamamlanmış olduğu anlaşıldığından, kamu davasının düşürülmesi yerine yargılamaya devamla sanığın mahkûmiyetine dair yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
Suç tarihinde yürürlükte bulunan ve zamanaşımı açısından sanık hakkında uygulanması gereken 5237 sayılı TCK’nın 66. maddesi;
“(1) Kanunda başka türlü yazılmış olan hâller dışında kamu davası;
a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl,
b) Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmibeş yıl,
c) Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıl,
d) Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda onbeş yıl,
e) Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl geçmesiyle düşer.
(2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle kamu davası düşer.
(3) Dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dosyadaki mevcut deliller itibarıyla suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlleri de göz önünde bulundurulur.
(4) Yukarıdaki fıkralarda yer alan sürelerin belirlenmesinde suçun kanunda yer alan cezasının yukarı sınırı göz önünde bulundurulur; seçimlik cezaları gerektiren suçlarda zamanaşımı bakımından hapis cezası esas alınır.
(5) (Değişik fıkra: 29/06/2005-5377 S.K./8.mad) Aynı fiilden dolayı tekrar yargılamayı gerektiren hallerde, mahkemece bu husustaki talebin kabul edildiği tarihten itibaren fiile ilişkin zamanaşımı süresi yeni baştan işlemeye başlar.
(6) Zamanaşımı, tamamlanmış suçlarda suçun işlendiği günden, teşebbüs hâlinde kalan suçlarda son hareketin yapıldığı günden, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günden, çocuklara karşı üstsoy veya bunlar üzerinde hüküm ve nüfuzu olan kimseler tarafından işlenen suçlarda çocuğun onsekiz yaşını bitirdiği günden itibaren işlemeye başlar.
(7) Bu Kanunun İkinci Kitabının Dördüncü Kısmında yazılı ağırlaştırılmış müebbet veya müebbet veya on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçların yurt dışında işlenmesi hâlinde dava zamanaşımı uygulanmaz.” şeklinde,
Anılan Kanun’un 67. maddesi;
“(1) Soruşturma ve kovuşturma yapılmasının, izin veya karar alınması veya diğer bir mercide çözülmesi gereken bir meselenin sonucuna bağlı bulunduğu hâllerde; izin veya kararın alınmasına veya meselenin çözümüne veya kanun gereğince hakkında kaçak olduğu hususunda karar verilmiş olan suç faili hakkında bu karar kaldırılıncaya kadar dava zamanaşımı durur.
(2) Bir suçla ilgili olarak;
a) Şüpheli veya sanıklardan birinin savcı huzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi,
b) Şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi,
c) Suçla ilgili olarak iddianame düzenlenmesi,
d) Sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi,
halinde, dava zamanaşımı kesilir.
(3) Dava zamanaşımı kesildiğinde, zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlar. Dava zamanaşımını kesen birden fazla nedenin bulunması halinde, zamanaşımı süresi son kesme nedeninin gerçekleştiği tarihten itibaren yeniden işlemeye başlar.
(4) Kesilme halinde, zamanaşımı süresi ilgili suça ilişkin olarak Kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzar.” biçiminde düzenlenmiştir.
Görüleceği gibi 5237 sayılı TCK’da bütün suçlar bakımından kesme nedenleri ortak olarak düzenlenmiştir. Anılan Kanun’un 67/2. maddesinde, suçla ilgili olarak şüpheli veya sanıklardan birinin savcı huzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi, şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi, iddianame düzenlenmesi, sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi halinde dava zamanaşımının kesileceği kabul edilmiştir.
Dava zamanaşımının durması ise, Kanunda açıkça sayılan bazı hallerde soruşturma veya kamu davasının yürütülememesinden dolayı, bu halin ortaya çıkmasından, kalkması anına kadar geçen sürede zamanaşımının işlememesini ifade etmektedir. Zamanaşımını durduran nedenlerin varlığı halinde, zamanaşımı süresi en son kesen işlemden itibaren, durdurucu nedenin ortaya çıktığı ana kadar işleyecek, bu engelin kalkmasıyla duran zamanaşımı süresi kaldığı yerden işlemeye başlayacaktır. Zamanaşımı süresinin hesaplanmasında ise önceden işleyen süre ile sonradan işleyen süreler birbirine eklenmek suretiyle zamanaşımı süresi belirlenecektir.
Anayasının 38. maddesinde dava zamanaşımının kanunilik ilkesi kapsamında olduğu benimsenmiş olup dava zamanaşımını durduran veya kesen nedenlerin kanunda açıkça gösterilmesi gerekir, bu nedenlerin yorum veya kıyas yoluyla genişletilmesi mümkün değildir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 07/03/2017 tarihli ve 2015/8-268 esas ve 2017/124 sayılı, 17/01/2017 tarihli ve 2015/15-536 esas ve 2017/14 sayılı, 01/03/2016 tarihli ve 2015/3-599 esas ve 2016/99 sayılı kararlarında ayrıntıları açıklandığı üzere; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi durumunda dava zamanaşımı, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği tarihte durmaya başlayıp, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde yeni suç işlendiği veya denetimli serbestlik tedbiri yükümlülüklerine aykırı davranıldığı tarihte yeniden işlemeye başlayacaktır.
İncelenen somut olayda, sanık hakkında görevi yaptırmamak için direnme ve 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçlarından iddianame düzenlendiği, sanığın 10/03/2008 tarihinde savunması alınıp hakkında atılı suçlardan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği, bu kararın 08/10/2009 tarihinde kesinleştiği, sanığın denetim süresi içerisinde 20/06/2010 tarihinde genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçunu işlemesinden dolayı ihbar üzerine hükümlerin 16/04/2019 tarihinde açıklandığı anlaşılmıştır.
Sanık hakkında 8 ay 12 günlük durma süresi de göz önüne alındığında, yargılama sürecinde olağan dava zamanaşımı süresi olan 8 yıllık sürenin dolmasıyla TCK’nın 66/1-e, 67 ve CMK’nın 223/8. maddeleri gereğince üzerine atılı suçlardan kamu davalarının düşürülmesine karar verilmesi gerekirken mahkumiyet hükümleri kurulması hukuka aykırıdır.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Görevi yaptırmamak için direnme ve 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçlarından sanık … hakkında, İstanbul 19. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/04/2019 tarihli ve 2019/749 esas, 2019/194 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Bozma nedenine göre karardaki hukuka aykırılığın, CMK’nın 309. maddesinin 4-d fıkrası uyarınca Yargıtay tarafından düzeltilmesini gerektiğinden; sanık hakkında, görevi yaptırmamak için direnme ve 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçlarından açılan kamu davalarının, CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca DÜŞMESİNE, sanık hakkında açılan kamu davalarının düşmesi nedeniyle bu suçlar için yapılan yargılama giderinin Hazine üzerinde bırakılmasına, hükmolunan cezaların çektirilmemesine, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığı’na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na TEVDİİNE, 23/03/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.