Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2020/2981 E. 2020/15639 K. 09.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/2981
KARAR NO : 2020/15639
KARAR TARİHİ : 09.11.2020

Tehdit suçundan sanık …’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-1. cümle, 43/2-1 ve 62. maddeleri gereğince 8 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının anılan Kanun’un 58. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine dair Kayseri 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 16/05/2019 tarihli ve 2017/887 esas, 2019/649 sayılı kararını kararını kapsayan dosya incelendi.
İstem yazısında: “Dosya kapsamına göre;
1-Sanığın üzerine atılı 5237 sayılı Kanun’un 106/1-1. cümlesinde düzenlenen tehdit suçunun, 02/12/2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253/1-b maddesinin 3. alt bendi gereğince uzlaşma kapsamına alınmış olması karşısında; katılan, müşteki ve sanığa soruşturma ve kovuşturma evresinde usulüne uygun uzlaşma teklifi yapılmadığı cihetle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253 ve 254. maddeleri uyarınca, dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilip uzlaştırma işlemlerinin yapıldıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği,
2-Sanığın, tekerrüre esas alınan Espiye Asliye Ceza Mahkemesi’nin 21/02/2017 tarihli, 2016/286 esas, 2017/75 sayılı kararına konu suç tarihi itibari ile 18 yaşından küçük olduğu ve tekerrüre esas başka sabıkası da bulunmadığı cihetle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 58/5. maddesinde yer alan “Fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişilerin işlediği suçlar dolayısıyla tekerrür hükümleri uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme karşısında, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilemeyeceği, gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
A. Bir Numaralı Talep Açısından:
02/12/2016 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile yapılan değişiklikle madde başlığı “uzlaştırma” olarak değiştirilmiş ve 6763 sayılı Kanun ile uzlaştırma kapsamındaki suçların sayıları artırılmış, TCK’nın 106. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen tehdit, aynı Kanun’un 141. maddesinde düzenlenen hırsızlık ve 157. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçları uzlaştırma kapsamına alınmış, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlara ilişkin sınırlama kaldırılmıştır. Mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar yönünden ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar da uzlaştırma kapsamına dahil edilmiştir.
Uzlaştırmanın asıl olarak soruşturma evresinde yapılması gereken bir işlem olduğu, kovuşturma aşamasında uzlaştırma hükümlerinin uygulanmasının ise istisnai olarak Cumhuriyet savcısı tarafından uzlaştırma usulü uygulanmaksızın dava açılması veya suçun uzlaştırma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması halinde mümkün olduğu kabul edilmelidir.
Uzlaştırma usulü uygulanmaksızın dava açılması veya suçun uzlaştırma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması halinde uzlaştırmanın uygulanması gerekmekte olup uzlaşma başarıyla gerçekleşir ve edim bir defada yerine getirilirse kamu davasının düşmesine karar verilecektir.
Somut olayda sanık …’ın üzerine atılı 5237 sayılı TCK’nın 106/1-1. cümlesinde düzenlenen tehdit suçunun, 02/12/2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253/1-b maddesinin 3. alt bendi gereğince uzlaşma kapsamına alınmış olması karşısında; katılan, mağdur ve sanığa soruşturma ve kovuşturma evresinde usulüne uygun uzlaşma teklifi yapılmadığı cihetle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253 ve 254. maddeleri uyarınca, dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilip uzlaştırma işlemlerinin yapıldıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hukuka aykırıdır.
B. İki Numaralı Talep Açısından:
5237 sayılı TCK’nın “suçta tekerrür ve özel tehlikeli suçlular” başlıklı 58. maddesinde;
“(1)Önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi hâlinde, tekerrür hükümleri uygulanır. Bunun için cezanın infaz edilmiş olması gerekmez.
(2) Tekerrür hükümleri, önceden işlenen suçtan dolayı;
a) Beş yıldan fazla süreyle hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren beş yıl,
b) Beş yıl veya daha az süreli hapis ya da adlî para cezasına mahkûmiyet hâlinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren üç yıl,
Geçtikten sonra işlenen suçlar dolayısıyla uygulanmaz…
(5) Fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişilerin işlediği suçlar dolayısıyla tekerrür hükümleri uygulanmaz.
(6) Tekerrür hâlinde hükmolunan ceza, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilir. Ayrıca, mükerrir hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanır.
(7) Mahkûmiyet kararında, hükümlü hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanacağı belirtilir…” hükümlerine yer verilmiştir.
İnceleme konusu somut olayda; sanığın sabıka kaydında yer alan ve tekerrüre esas alınan karara ilişkin suçun işlendiği tarihte 18 yaşından küçük olduğu cihetle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 58/5. maddesinde yer alan “Fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişilerin işlediği suçlar dolayısıyla tekerrür hükümleri uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme gereğince, söz konusu kararın tekerrüre esas alınamayacağı gözetilmeden sanık hakkında mükerrirlere özgü infaz rejimi ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması hukuka aykırı bulunmuştur.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Tehdit suçundan sanık … hakkında, Kayseri 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 16/05/2019 tarihli ve 2017/887 esas, 2019/649 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca, BOZULMASINA,
2- Aynı Kanun maddesinin 4-b fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, Yüksek Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na TEVDİİNE, 09/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Hükme iştirak eden üye …’un, 26.12.2020 tarihinde vefat etmesi nedeniyle imza eksikliğinin giderilemediğine dair 5271 sayılı CMK’nın 232/5. maddesine istinaden düşülen iş bu şerhin altı imzalanmıştır.