YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/28326
KARAR NO : 2023/759
KARAR TARİHİ : 26.01.2023
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Tehdit
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Yukarıda tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu … Asliye Ceza Mahkemesinin kararı ile sanık hakkında tehdit suçundan, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraat kararı verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
O yer Cumhuriyet savcısının temyiz isteğinin, tanıklar … ve …’nın beyanları karşısında sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulması gerektiğine, vesaire ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Sanığın, tanık …’ya “O çayıra ayağını basarsa o tırpanın sapını bilmem neresine s….ım.” şeklinde sözler söyleyerek katılanı gıyabında tehdit ettiğinin iddia edildiği olayda;
1-Sanık, tüm aşamalarda suçlamayı reddetmektedir.
2- Dosya kapsamından sanık ile katılanın arasında husumet olduğu tespit edilmiştir.
3- Katılan, sanığın kendisini gıyabında tehdit ettiğini beyan etmiştir.
4- Katılanın eşi olan tanık …, komşuları olan tanıklar … ve …’nın evlerinden dışarı çıktığında (kovuşturmada evlerinde oturduğunda) sanığın kendisini görmesi üzerine eşi olan katılanı kast ederek iddianame belirtilen tehdit sözü söylediğini, olay yerinde tanık … ve …’nin olduğunu beyan etmiştir.
5- Tanık …, evinin önünde oturduğu sırada sanığın yanına gelerek tehdit içerikli sözler söylediğini ancak içeriğini hatırlamadığını, kimin hakkında konuştuğunun belli olmadığı, kendisinin de tespit edemediğini, içeriği girdiğinde tanık …’nın söylenenleri kendileri için söylediğini beyan etmiştir.
6- Tanık …, dışarıdan bağırma sesleri geldiğini, ne konuşulduğunu evin içerisinde olduğundan duymadığını, sanığı görmediğini, katılanı tehdit edip etmediğini duymadığını, katılanın eşi olan …’nın dışarı çıktığını, konuşulanları onun duyduğunu beyan etmiştir.
IV. GEREKÇE
A. Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi hâlinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate ya da herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkân vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; sanık hakkında kurulan hükme yönelik temyiz sebeplerinin incelenmesinde, sanığın tüm aşamalarda suçlamayı reddetmesi, sanık ile katılan arasında husumet bulunması, katılanın eşi olan tanık … ile tanık … ve …’nin aşamalardaki beyanları arasında kısmi çelişkiler bulunması karşısında, sanık hakkında beraat hükmü kurulmasında hukuka aykırılık görülmemiştir.
B. Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, Mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dava dosyası içeriğine göre, O yer Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme kararına yönelik O yer Cumhuriyet savcısı tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
26.01.2023 tarihinde karar verildi.