Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2020/20821 E. 2020/17889 K. 24.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/20821
KARAR NO : 2020/17889
KARAR TARİHİ : 24.11.2020

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hakaret, tehdit, mala zarar verme
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

KARAR

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Sanığın, talimat mahkemesindeki 30/03/2015 tarihli duruşmada katılan …’nın zararını gidermek istediğini beyan etmesi karşısında; meydana gelen zararın mahkemece tesbitinin sağlanıp ayrıca katılanın, sanığın zarar giderme talebine karşı diyecekleri de sorulup, gerektiğinde ödeme yeri de belirlenmek suretiyle sanığa makul bir süre içerisinde zararı tazmin etme imkanı sağlanarak sonucuna göre sanık hakkında mala zarar verme suçu bakımından TCK’nın 168/2. maddesinde tanımlanan etkin pişmanlık hükümlerinin uygulama olanağının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,
2- İddinamede; sanığın katılanlar … ve …’e yönelik “gidin işinize bakın lan benim kimseyle problemim yok gelmiyorum” diyerek hakarette bulunduğunun belirtildiği, mahkemece sanığın eyleminin katılanlara “S.. gidin işinize bakın lan benim kimseyle problemim yok gelmiyorum” diyerek hakaret ettiğinin kabul edildiği, katılan polis memurlarınca düzenlenen 02/02/2014 tarihli tutanak içeriğinde ve katılanların soruşturma aşamasındaki beyanlarında; sanığın “benim kimseyle problemim yok gidin işinize bakın” dediğinin belirtildiği sanığın “S.. gidin” dediğinden bahsedilmediği, katılan …’nın beyanında sanığın katılanlara hitaben “gidin işinize” dediğini belirttiği,olay tutanağı ile katılanların soruşturma beyanlarında yer almadığı halde mahkeme aşamasındaki beyanlarında sanığın kendilerine “s.. gidin” dediğini belirtmeleri nazara alındığında tutanak ve beyanlar arasındaki çelişkinin giderilmeye çalışılması, giderilemediği takdirde yöntemince irdelenip beyanlar ve tutanak içeriğinden hangisinin üstün tutulduğu gösterilerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması,
Kabule göre;
1- Hükümden sonra 24/10/2019 tarihinde yürürlüğe giren, 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile değişik CMK’nın 253. maddesi uyarınca, uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte ve aynı mağdura karşı işlenmiş olması hâlinde uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağı, sanık … hakkında TCK’nın 125/1, 106/1-1.cümle ve 151/1. maddeleri uyarınca açılan davaların mağdurunun … olduğu, somut olayda birlikte işlenen kamu görevlisine hakaret suçunun mağdurları ile mala zarar verme,tehdit ve hakaret suçlarının mağdurunun farklı olması nedeniyle anılan Kanun hükümleri ile değişik CMK’nın 253/3. maddesinin artık uygulama alanı bulmayacağı ve suç tarihinde sanık …’ın katılan … yönelik TCK’nın 106/1-1.cümle ve 151/1 . maddeleri düzenlenen tehdit ve mala zarar verme suçunun 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 253/3. maddesi dolayısıyla uzlaştırma kapsamına alınmış olması karşısında, anılan Kanunun 35. maddesiyle değişik CMK’nın 254. maddesi gereğince sanık …’ın katılan …’ya yönelik tehdit hakaret ve mala zarar verme suçları yönünden CMK’nın 253 ve 254. maddeleri uyarınca uzlaştırma işlemleri yapılması zorunluluğu,
2- TCK’nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin hükmün, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının ortadan kalkmış olması,
3- Sanığın katılan …‘ya yönelik hakaret suçunun mağdurunun tek olmasına rağmen “Sanığın müsnet suçu tek bir fiilde birden fazla kişiye karşı işlediği anlaşıldığından TCK nun 43/2 maddesi gereğince artırım yapılmasına” şeklindeki yasal olmayan gerekçe ile sanık hakkında fazla cezaya hükmolunması,
4- 5237 sayılı TCK’nın 125/4. maddesinde ağırlaştırıcı neden olarak öngörülen aleniyetin gerçekleşmesi için olay yerinde başkalarının bulunması yeterli olmayıp, hakaretin belirlenemeyen sayıda kişi tarafından görülme, duyulma ve algılayabilme olasılığının bulunması, herhangi bir sınırlama olmaksızın herkese açık olan yerlerde işlenmesinin gerekmesine karşın; sanığın katılanlar … ve …’e yönelik hakaret eyleminin nerede gerçekleştiğine ilişkin tespit yapılmadan ve katılan …’ya yönelik hakaret eyleminin telefonda ve apartmanın merdiven boşluğunda katılanın dairesinin önünde gerçekleştirdiğinin anlaşılması karşısında aleniyet öğesinin ne şekilde oluştuğu tartışılıp açıklanmadan, yetersiz gerekçe ile TCK’nın 125/4. maddesinin uygulanması,
5- İddianamede sanığın katılanlar … ve …’e yönelik hakaret eylemi yönünden fikri içtima hükümlerinin uygulanmasının talep edildiği ve sanığın hakaret olarak kabul edilen eylemlerini birden fazla kişiye karşı bir suç işleme kararı kapsamında tek bir fiil ile gerçekleştirdiklerinin anlaşılması karşısında, sanık hakkında belirlenecek temel cezanın sadece TCK’nın 43/2. maddesi gereğince artırılması gerektiği gözetilmeden ayrıca CMK’nın 226. maddesi gereğince ek savunma hakkı da tanınmadan sanık hakkında iki ayrı hakaret suçundan hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, sanık …’ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamaye kısmen uygun olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA yeniden hüküm kurulurken 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca cezayı aleyhe değiştirme yasağının gözetilmesine,

yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine 24/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.