Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2020/19286 E. 2020/19115 K. 09.12.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/19286
KARAR NO : 2020/19115
KARAR TARİHİ : 09.12.2020

KARAR

Hakaret suçundan şüpheli … hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda … Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 02/12/2019 tarihli ve 2019/28803 soruşturma, 2019/120079 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii … 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 25/12/2019 tarihli ve 2019/8566 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, müştekinin twitter isimli sosyal medya hesabından fotoğrafının kullanmak suretiyle, kendisinin şeref ve saygınlığını rencide edecek şekilde paylaşımlarda bulunduğundan bahisle şikayetçi olması üzerine başlatılan soruşturma neticesinde, … Cumhuriyet Başsavcılığınca suça konu eylemlerin 2017 ve 2018 yılları içerisinde gerçekleştirildiği, şüpheliye yüklenen hakaret eyleminin takibinin şikayete bağlı olduğu, şikayetin ise 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 73/1. maddesinde düzenlenen 6 aylık zamanaşımına tabi olduğu, suç tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş ise de,
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 73/1-2. maddesinde yer alan “(1) Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikayette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz. (2) Zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla bu süre, şikayet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar.” şeklindeki düzenleme dikkate alındığında, hakaret suçu için şikayet tarihinin müştekinin fiil ve faili öğrendiği tarihten itibaren başlatılması gerektiği, söz konusu suçun zamanaşımı süresi dolmadığı sürece fiili ve faili öğrenme tarihinden itibaren 6 ay içinde şikayet edilebileceği, müştekinin hakkında yapılan sosyal medya paylaşımlarından 07/02/2019 tarihinde haberdar olduğuna dair beyanı ve 08/02/2019 tarihinde … Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyusunda bulunduğu da dikkate alındığında, şikayetin süresinde yapıldığı nazara alınmadan, itirazın bu yönden kabul edilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
CMK’nın 160. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet Savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.” 2. fıkrasında, “Cumhuriyet Savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler.” 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet Savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.
Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen mahkeme, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya eksik soruşturma nedeniyle soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir.
CMK’nın 170/2. maddesine göre kamu davası açılabilmesi için soruşturma aşamasında toplanan delillere göre suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir. Suç ihbar veya şikayeti yoluyla soruşturma yaparak maddi gerçeğe ulaşma yükümlülüğü ve yetkisi bulunan Cumhuriyet Savcısı, soruşturma sonucunda elde edilen delilleri değerlendirerek kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli şüphe olup olmadığını takdir edecektir. Ancak soruşturma aşamasında Cumhuriyet Savcısının delil değerlendirmesiyle, kovuşturma aşamasında hakimin delilleri değerlendirmesi birbirinden farklı özelliklere sahiptir. CMK’nın 170/2. maddesine göre soruşturma aşamasında toplanan deliller kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturup oluşturmadıkları çerçevesinde incelemeye tabi tutulurken, kovuşturma aşamasında, isnad edilen suçun işlenip işlenmediği hususunda mahkumiyete yeter olup olmadığı ve tam bir vicdani kanaat oluşturup oluşturmadığı çerçevesinde değerlendirilmektedir.
Ayrıca TCK’nın 73. maddesinde, “(1) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikâyette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz.
(2) Zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla bu süre, şikâyet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar.” hükümlerine yer verilmiştir.
İncelenen somut olayda, müştekinin … Cumhuriyet Başsavcılığına 08/02/2019 tarihinde suç duyurusunda bulunduğu, dilekçesinde şüphelinin eylemlerini 07/09/2019 tarihinde öğrendiğini belirtmesi ve dosya içerisinde bulunan müştekinin arkadaşıyla aralarındaki mesajlardan durumdan haberdar olma tarihinin 07/09/2019 tarihi olduğunun anlaşılması karşısında, müştekinin 6 aylık şikayet süresi içinde şüpheliden şikayetçi olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenlerle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi ve bu karara yapılan itirazın reddedilmesi hukuka aykırıdır.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- … 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 25/12/2019 tarihli ve 2019/8566 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı Kanun maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, dosyanın Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na TEVDİİNE, 09/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.