YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/1821
KARAR NO : 2020/17377
KARAR TARİHİ : 23.11.2020
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Birden fazla kişi ile birlikte silahla tehdit, hakaret, kasten yaralama, 6136 sayılı Kanuna muhalefet
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
A- Sanıklar … ve …’e yükletilen 6136 sayılı Kanuna muhalefet eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanıklar tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Cezaların kanuni bağlamda uygulandığı,
Anlaşıldığından,
1-6136 sayılı Kanunun 13/1. maddesine muhalefet suçunda sanık …’nın ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA,
2-Sanık … hakkında 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan kurulan hükmün temyizinde;
Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
TCK’nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin hükmün, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının ortadan kalkmış olması,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık …’in temyiz iddiaları yerinde görüldüğünden hükmün bu nedenle BOZULMASINA, 5320 sayılı Kanunun 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesi uyarınca bu aykırılık, yeniden yargılama yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bulunduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktasının; tebliğnameye uygun olarak, TCK’nın 53/1-b maddesinin uygulanmasına ilişkin kısmın karardan çıkarılmak suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan HÜKMÜN DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
B- Sanık … hakkında katılanlar … ve …’a karşı iki kez silahla kasten yaralamaya teşebbüs, sanık … hakkında katılan …’a karşı iki kez kasten yaralama, katılanlar …, ve …’e karşı birden fazla kişi ile birlikte silahla tehdit ve hakaret, sanık … hakkında katılanlar …, ve …’e karşı birden fazla kişi ile birlikte silahla tehdit ve hakaret suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyizlere gelince;
Sanıklar … ve … haklarında birden fazla kişi ile birlikte silahla tehdit suçlarından kurulan hükümlerde, TCK’nın 106/2-a,c maddelerinin hiç gösterilmemesi ve yine birden fazla kişi ile birlikte silahla tehdit ve hakaret suçlarından kurulan hükümlerde sanıkların atılı suçları birden fazla katılana karşı işlemeleri nedeniyle hükmedilen hapis cezalarının TCK’nın 43/2. maddesi delaletiyle 43/1. maddesi uyarınca arttırılması gerektiği halde uygulama maddesinin “TCK’nın 43/2 maddesi gereğince” şeklinde yazılmasının mahallinde düzeltilebilir maddi hatalar olduğu değerlendirilerek yapılan incelemede;
Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Sanık … ile katılan … arasında önceye dayalı husumet bulunduğu, sanıklar … ve …’nin savunmalarına göre; olay günü gece vakti alkol aldıkları ve sonrasında taksiye bindikleri, daha önce husumetli oldukları katılan …’un çalıştığı taksi durağının önünden geçtikleri sırada taksi durağını işleten sanık …’in taksiyi durdurup yüksek sesle müzik dinlememeleri hususunda sanıklar … ve …’yi uyarması üzerine taraflar arasında tartışma çıktığı, tartışmanın kavgaya dönüşmesi sonucu katılanların kendilerine saldırdıklarını iddia etmeleri, sanık … ile katılanlar …, … ve …’ın ise aşamalardaki beyanlarında, sanıklar … ve …’in olay günü gece saat 02:00 sıralarında taksi durağını basarak gelişi güzel silahla ateş ettiklerini ve kendilerine saldırıp hakaret ettiklerini iddia etmeleri karşısında; sanıklar … ve …’ın bindiği taksinin şoförünün kimliği tespit edilip duruşmaya çağrılarak tanık sıfatıyla dinlenmesinden sonra sanıklar ve katılanlar ile tanıkların anlatımlarının yöntemince irdelenmesi ve tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek olayların çıkış nedeni, gelişmesi ve suçlara ilişkin eylemlerin gerçekleşme sırası üzerinde durularak sonucuna göre sanıklar …, ve … haklarında TCK’nın 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,
2-5271 sayılı CMK’nın 225/1. maddesi gereğince hükmün konusu, iddianamede gösterilen eylem olduğundan iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılması, dolayısıyla davaya konu edilmeyen bir eylemden dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulması kanuna aykırıdır. Somut olayda, sanık …’in katılan …’ı basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaralaması eyleminden dolayı 5237 sayılı TCK’nın 86/2. maddesi uyarınca bir kez cezalandırılması istemiyle dava açılmasına karşın mahkemece sanık … hakkında iki kez kasten yaralama suçundan mahkumiyet hükümleri kurulmak suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 225. maddesine aykırı hareket edilmesi,
3-Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararının uygulanması zorunluluğu,
4-Sanık … hakkında katılanlar … ve …’a karşı kasten yaralama suçlarından kurulan hükümlerde ise;
17/10/2019 gün ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nın 251. maddesinde Basit Yargılama Usulü düzenlenmiştir.
Ancak bu düzenlemenin uygulanmasıyla ilgili olarak, 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesiyle, 5271 sayılı CMK’ya eklenen geçici 5. maddenin (d) bendi ile; “01/01/2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz” hükmü getirilmiştir.
Konuyu somut norm denetimi yoluyla inceleyen Anayasa Mahkemesi (25/06/2020, 2020/16, 2020/33; R.G. 19/08/2020, Sayı: 31218), sözü geçen geçici 5/d maddesindeki hükmün, “kovuşturma evresine geçilmiş” ibaresinin aynı bentte yer alan, “basit yargılama usulü” yönünden Anayasa’nın 38. maddesine aykırı görerek iptaline karar vermiştir.
Anayasa Mahkemesi kararında, hükme bağlanmış dosyalarla ilgili iptale karar verilmemiş ise de, 5271 sayılı Kanun’un 2/1-(f) maddesince hükme bağlanmış dosyalarla ilgili olarak kovuşturma evresinin kesinleşmeye kadar devam etmesi ve aynı Yasanın 251/3. maddesi gereği mahkûmiyet hükmü verildiği takdirde sonuç cezadan dörtte bir indirim öngörülmesi, bu durumunda temyiz incelemesi devam eden dosyalar bakımından lehe düzenleme getirmesi karşısında, Anayasa Mahkemesinin iptal kararında; sanık lehine getirilen yeni düzenlemenin, 7188 sayılı Kanunun 31. maddesi gereğince 5271 sayılı CMK’ya eklenen geçici 5. maddesiyle “kovuşturma evresine geçilmiş” dosyalar bakımından uygulanması gerektiğine işaret edildiğinden, temyiz incelemesi yapılan ve 5271 sayılı CMK’nın 251/1. maddesi kapsamına giren suçlar yönünden; Anayasa’nın 38. maddesi ile 5237 sayılı TCK’nın 7 ve 5271 sayılı CMK’nın 251 vd. maddeleri gereğince yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,Bozmayı gerektirdiğinden, sanıklar …, ve …’in temyiz nedenleri yerinde görülmekle, tebliğnameye kısmen uygun olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayıp sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 23/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.