YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/14785
KARAR NO : 2022/10199
KARAR TARİHİ : 13.04.2022
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hakaret
HÜKÜM : Beraat
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Hakaret suçunun mağdurunun, ancak gerçek kişi olmasının gerekmesi karşısında, suçtan zarar görmediği halde, mahkemece Kanuna aykırı gerekçeyle kamu davasına katılan olarak kabulünün, şikayetçi tüzel kişiliğe bu niteliği ve dolayısıyla Kanun yoluna başvurmak hak ve yetkisini kazandırmadığı,
Anlaşıldığından, 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddeleri uyarınca müşteki … Güvenlik Sistemleri A.Ş. vekilinin tebliğnameye aykırı olarak, TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE, 13/04/2022 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
Karşı Oy
Sanıklar … hakkında müşteki … Güvenlik Sistemleri A.Ş. ve …’e yönelik 01/10/2014 tarihinde işlediği iddia olunan hakaret suçundan Bakırköy 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/09/2015 tarihli ve 2015/117 E. 2015/416 K. sayılı Kararıyla;
•Müşteki …’e yönelik hakaret suçundan şikayetten vazgeçme sebebiyle TCK 73/4 ve CMK 223/8 maddeleri gereğince kamu davasının düşürülmesine,
•…ye yönelik hakaret suçundan açılan kamu davasında sanığın CMK 223/2-(c) maddesi gereğince beraatine karar verilmiştir.
Karara karşı müşteki şirket vekili tarafından süresi içinde temyiz isteminde bulunulmuştur.
Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 13/04/2022 tarihli ve 2020/14785 Esas, 2022/10199 sayılı Kararıyla;
Hakaret suçunun mağdurunun, ancak gerçek kişi olmasının gerekmesi karşısında, suçtan zarar görmediği halde, mahkemece Kanuna aykırı gerekçeyle kamu davasına katılan olarak kabulünün şikâyetçi tüzel kişiye bu niteliği ve dolayısıyla kanun yoluna başvurmak hak ve yetkisini kazandırmadığından temyiz isteminin reddine oyçokluğu ile karar verilmiştir.
Şikâyetçi kurumun suçtan zarar görmesi sebebiyle katılan olarak kabulü ile kararın esastan incelenerek onama kararı verilmesi gerektiği düşüncesiyle iştirak edilememiştir.
Bilindiği üzere, kamu davasını açma görevi hukukumuzda Cumhuriyet savcılarına verilmiş olup, şartları gerçekleştiğinde katılanın bir yargılama sujesi olarak kovuşturma aşamasında ferdi iddia makamını işgal etmesi söz konusudur.
Ceza Muhakemesi Kanununun 237. maddesinin birinci fıkrasında mağdur yahut suçtan zarar görenlerin ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinde “şikâyetçi olduğu” beyanıyla hüküm verilinceye kadar davaya katılmasının mümkün olduğu da hüküm altına alınmıştır.
Öte yandan, aynı Maddenin ikinci fıkrasında bir istisna getirilerek kanun yolu muhakemesinde katılma kararı verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Suçtan zarar gören kavramının ise ceza ile korunan hukuki menfaati zedelenen kişi olarak tarifi mümkündür.
Esasen burada ele alınması gereken husus “suçtan zarar gören” kavramındaki suçun ne olduğudur. “Suç”tan murad edilen her halde Cumhuriyet savcısı tarafından iddianame tavsifi ile yargılamaya konu edilen eylem olsa gerektir. Dolayısıyla iddianameye konu edilen eylemden zarar görenin kamu davasına -şikâyetçi olmak kaydıyla- katılan olarak kabulü gerekmektedir. Somut olayda Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianamede -hatalı tavsif olmakla birlikte- müşteki tüzel kişilik aleyhine hakaret suçunun işlendiğinden bahisle kamu davası açılmış ve müşteki tüzel kişi aleyhine bir suç işlendiği iddia edilmiştir. O halde, hatalı tavsif de olsa işlendiği iddia olunan bir suç vardır ve bu suç bakımından menfaati zedelenen de tüzel kişiliktir.
Aksi görüşün kabulü halinde yani eylemin suç teşkil etmemesine dayanılması durumunda, herhangi bir kamu davasının sonunda CMK 223/2-(a) maddesi gereğince verilen tüm beraat kararlarına karşı suçtan zarar gören hiç kimsenin temyiz talebinin kabul edilmemesi gerekecektir.
Bu sebeple, müşteki tüzel kişinin suçtan zarar görmesi sebebiyle katılma istemi yerinde olduğundan tüzel kişi vekilin temyiz talebinin kabulü ile dosyanın esastan incelenmesi ve ancak hakaret suçunun mağdurunun ancak gerçek kişi olabileceği nazara alınarak beraat kararının onanması yönünde karar verilmelidir.
Yukarıda arz ve izah edilen sebeplerle sayın çoğunluğun temyiz isteminin reddi yönündeki görüşüne iştirak edilememiştir.