Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2020/13046 E. 2020/17803 K. 24.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/13046
KARAR NO : 2020/17803
KARAR TARİHİ : 24.11.2020

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Göçmen kaçakçılığı
HÜKÜM : Beraat

KARAR

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Eyleme ve yükletilen suça yönelik O Yer Cumhuriyet Savcısı’nın temyiz iddiaları yerinde görülmediğinden tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 24/11/2020 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

Karşı Oy
Sanık … hakkında 13/05/2014 tarihinde işlediği iddia olunan göçmen kaçakçılığı suçundan Gemerek Asliye Ceza Mahkemesi’nin 20/05/2015 tarihli ve 2014/91 E. 2015/211 K. sayılı kararıyla, beraatına ve yapılan yargılama giderlerinin kamu üzerinde bırakılmasına hükmedilmiştir.
Kararın süresi içinde O Yer Cumhuriyet Savcısı tarafından “sanığın kaçak yollardan ülkeye giren göçmenlere ülkede kalmaları için imkan sağladığı, göçmenleri işçisi olarak çalıştırma düşüncesiyle ve bu amaçla göçmenleri çalışacakları yere getirmek için masraf yaptığı, göçmenlerin çalışması ile doğrudan veya dolaylı olarak maddi menfaat elde etmek kastıyla hareket ettiğinden suçun unsurlarının oluştuğu halde cezalandırılması gerekirken beraatine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu” gerekçesiyle temyizi üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 24/11/2020 tarihli ve 2020/13046 esas, 2020/17803 sayılı kararıyla oy çokluğuyla hükmün onanmasına karar verilmiştir.
Yüksek Dairenin söz konusu kararının, sanık hakkında verilen beraat kararının eksik incelemeye dayandığı gerekçesiyle bozulması düşüncesiyle sayın çoğunluğun görüşüne iştirak edilememiştir.
Şöyle ki, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun düzenlediği göçmen kaçakçılığı suçunun mağdurları düzensiz göçmenlerdir. Somut olayda, ele geçen Suriye uyruklu mağdurların hukuki statüsünün tespit edilerek geçici koruma statüsü kazanıp kazanmadığı belirlendikten sonra, bu statüyü kazanmamışlar ise düzensiz göçmen olarak kabulü ile atılı suçtan sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilmesi gerektiği düşünülmüştür.
1- Olayın Oluş Şekli
Sivas İli Gemerek İlçesi Çepni Kasabası Pancar Kantarı mevkiinde Suriye uyruklu 71 kişi yakalanmıştır. Yapılan araştırmadan ve soruşturma safhasındaki bilgilerine başvurulan kişilerin anlatımlarından sanığın Gemerek ilçesine mevsimlik işçi getirip çalıştırdığı, yakalanan Suriye uyruklu kişileri de tarla işlerinde çalıştırma amacıyla Nurdağı İlçesinde kiraladığı iki minibüsle getirdiği; Çepni Kasabasına geldikten sonra da yiyecek, çadır malzemesi alarak bıraktığı ve iş bulmak amacıyla yanlarından ayrıldığı anlaşılmaktadır.
Söz konusu Suriyelilerin 11/05/2014 tarihinde yasadışı yollardan Kilis üzerinden Türkiye’ye giriş yaptıkları anlaşılmaktadır.
2- İlgili Mevzuat
A) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Göçmen kaçakçılığı” başlıklı 79. maddesinde söz konusu suç düzenlenmiştir.
Söz konusu düzenlemeye göre menfaat temini amacıyla bir yabancıyı ülkemize sokan yahut kalmasına imkan sağlayan ile kendi vatandaşımızı veya yabancının yurt dışına çıkışına imkan sağlayan cezalandırılmaktadır.
Maddenin ikinci fıkrasında suçun mağdur bakımından hayati tehlike oluşturması yahut mağdura yönelik onur kırıcı muameleler; üçüncü fıkrasında ise birden fazla kişi ile yahut örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde cezanın artırılması düzenlenmiştir.
B) 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu
Kanunun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinde göç, uluslararası koruma gibi terimlerin tanımı yapılmıştır.
Kanun “Geçici koruma” başlıklı 91. maddesinde ise ülkesinden ayrılmaya zorlanarak ülkemize büyük kitleler halinde gelen yabancılara verilen statü belirtilmiştir.
C) Geçici Koruma Yönetmeliği
6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 91. maddesine dayanılarak çıkarılan 13/10/2014 tarihli ve 2014/6883 sayılı Geçici Koruma Yönetmeliği’nin “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinde geçici koruma ve geçici korunan kişilerin tanımı yapılmıştır.
“Yasadışı giriş ve bulunuştan dolayı cezalandırılmama” başlıklı 5. maddesinde bu yönetmelik kapsamında yurda giren ve makul süre içinde kendiliğinden yetkili birimlere kayıt yaptıran kişilerin cezalandırılmaması öngörülmüştür.
“Geçici koruma kapsamına alınmayacak yabancılar” başlıklı 8. maddesinde ise kimlerin geçici koruma statüsüne alınmayacağı açıklanmıştır.
“Geçici koruma kararının alınması” başlıklı 9. maddesinde ise geçici koruma kararının Cumhurbaşkanlığı’nca alınacağı hüküm altına alınmıştır.
“Ülkeye kabul” başlıklı 17. maddesinde ise geçici koruma statüsü verilecek yabancıların ülkeye kabul usulü düzenlnmiştir.
3) Hukuki Niteleme ve Sonuç
Konunun daha iyi anlaşılabilmesi ve somut olayda yakalanan Suriye uyruklu mağdurların hukukî durumunun belirlenebilmesi bakımından bazı terimlerin açıklanmasına ihtiyaç bulunmaktadır.
Malumları olduğu üzere; yabancıların, yasal yollarla Türkiye’ye girişini, Türkiye’de kalışını ve Türkiye’den çıkışını ifade eden düzenli göç ile yabancıların yasa dışı yollarla Türkiye’ye girişini, Türkiye’de kalışını, Türkiye’den çıkışını ve Türkiye’de izinsiz çalışmasını ifade eden düzensiz göçü ve uluslararası korumayı göç olarak tarif etmek mümkündür.
Bununla birlikte ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak veya bu kitlesel akın döneminde bireysel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen ve uluslararası koruma talebi bireysel olarak değerlendirmeye alınamayan yabancılara sağlanan statüye ise “geçici koruma statüsü” denilmektedir.
Gerek yukarıda belirtilen mevzuat gerekse belirtilen tanımlar birlikte değerlendirildiğinde, Suriye uyruklu kişiler Ülkemize girdikten sonra geçici koruma statüsüne alınmaktadır.
Somut olayda olduğu gibi kaçak yollardan ülkemize giriş yapıp, bununla birlikte herhangi bir kamu birimine müracaatta bulunmayan Suriye uyrukluların yine geçici koruma statüsünde mi yoksa düzensiz göçmen olarak mı değerlendirilmesi gerekecektir.
Bir başka ifade ile Suriye uyruklu kişiler Ülkemize giriş yaptıklarında herhangi bir işleme gerek kalmaksızın doğrudan geçici koruma statüsüne kavuşmakta mıdır yoksa bu husus kabule mi bağlıdır.
Bu soruya yasal mevzuat çerçevesinde doğrudan bir cevap verilmesi mümkün değilse de yönetmeliğin ilgili hükümlerinden bunu çıkarmak mümkündür.
Bir kere Suriye uyruklu kişilerin Ülkeye girdiklerinde doğrudan geçici koruma statüsüne kavuşmayacakları Yönetmeliğin geçici koruma kapsamına alınmayacak yabancılar başlıklı 8. maddesinden anlaşılmaktadır. Zira Ülkemize giriş yapsa bile kimi yabancılara geçici koruma statüsü verilmeyeceği açıkça düzenlenmiştir.
Aksi halin kabulü geçici koruma statüsünün geniş yorumlanmasına yol açacaktır. Yurda kaçak yollardan giren Suriyelilerin nerede ne iş yaptığının tespiti mümkün olamayacağı gibi Ülke içinde de bulundukları yerin tespiti mümkün olamayacaktır. Bu kişilerin içinde terör örgütleri mensupları olabileceği gibi suç faillerinin de olması mümkündür.
Somut olayda, Ülkemize kaçak yollardan giren Suriye uyruklu kişilerin iyi niyetli olduklarından bahsedilmesi mümkün değildir. Zira Kilis Vilayetinden yurda girmiş ancak suç yerinde yakalanmıştır. Yurda giriş yeri ve zamanı ile suç yeri ve zamanı nazara alındığında geçerli bir geçici koruma statüsü işlemleri için herhangi bir kamu birimine müracaat etmedikleri nazara alındığında suç mağduru Suriye uyruklu kişilerin artık düzensiz göçmen olarak kabul edilmesi gerekmektedir.
Suç mağduru Suriye uyrukluların düzensiz göçmen olarak kabulü durumunda da atılı göçmen kaçakçılığı unsurları itibarıyla oluşacaktır. Dolayısıyla verilen beraat kararının suç mağdurlarının yakalandığı tarih itibarıyla geçici koruma statüsü olup olmadığı araştırılmalı ve bu statünün bulunmadığının tespiti halinde mahkumiyet kararı verilmesi gereklidir.
Yukarıda arz ve izah edilen sebeplerle sayın çoğunluğun sanığa yükletilen göçmen kaçakçılığı suçundan verilen beraat kararının bozulması gerektiği düşünüldüğünden onama yönündeki görüşüne iştirak edilememiştir.