Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2020/10911 E. 2020/14893 K. 03.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/10911
KARAR NO : 2020/14893
KARAR TARİHİ : 03.11.2020

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hakaret
HÜKÜM : Mahkumiyet

KARAR
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Katılanların soruşturma evresinde alınan beyanlarında sanığın kendilerine hitaben “Siz havlayın” dediğini, kovuşturma evresinde alınan beyanlarında ise sanığın sadece katılan …’a hitaben “Havlama” dediğini söylemelerine ve bu şekilde aşamalarda çelişkili beyanlarda bulunmaları ve sanığın da aşamalarda suçlamayı inkar etmesi karşısında, katılanların soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki beyanları arasındaki çelişki giderilmeksizin, kanuni olmayan ve yetersiz gerekçe ile sanığın mahkumiyetine karar verilmesi,
2- Temyiz aşamasında sanık tarafından başka bir eyleme ilişkin sunulan Manisa Ruh Hastalıkları Hastanesi’nin 01/10/1997 tarih ve 1078 sayılı raporunda sanığın epilepsi tanısıyla şuur ve hareket serbestisinin kısmen ortadan kalkmış olduğunun belirtilmesi karşısında, suç tarihi itibariyle TCK’nın 32. maddesi uyarınca “akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalmış olup olmadığı” konusunda yöntemine uygun rapor alınarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi ve akıl hastalığı nedeniyle cezai ehliyeti bulunmadığının anlaşılması halinde sanığa, CMK’nın 150/2. maddesi uyarınca istemi aranmaksızın baro tarafından müdafii tayin edilmesi zorunluluğu,
Kabule göre;
a- TCK’da hapis cezası ile adli para cezasının seçenekli yaptırım olarak öngörüldüğü hallerde, TCK’nın 61. maddesinde öngörülen ölçütlere göre somut olay irdelenip, anılan Kanun’un 3. maddesindeki fiille orantılı ceza verilmesi ilkesi de gözetilerek, öncelikle seçenekli yaptırımlardan hangisinin seçildiğinin gösterilmesi, sonrasında da alt ve üst sınırlar arasında temel cezanın belirlenmesi gerekir. Her ne kadar TCK’nın 125/3. maddesinde cezanın alt sınırının 1 yıldan az olamayacağı düzenlenmiş ise de, bu düzenlemenin temel cezanın adli para cezası olarak seçilmesine engel olmayacağı gözönünde bulundurulmadan ve yeterli gerekçe gösterilmeden temel ceza olarak hapis cezası tercih edilmesi,
b- 17/10/2019 gün ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nın 251. maddesinde Basit Yargılama Usulü düzenlenmiştir.
Ancak bu düzenlemenin uygulanmasıyla ilgili olarak, 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesiyle, 5271 sayılı CMK’ya eklenen geçici 5. maddenin (d) bendi ile; “01/01/2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz” hükmü getirilmiştir.
Konuyu somut norm denetimi yoluyla inceleyen Anayasa Mahkemesi (25/06/2020, 2020/16, 2020/33; R.G. 19/08/2020, Sayı:31218), sözü geçen geçici 5/d maddesindeki hükmün, “kovuşturma evresine geçilmiş” ibaresinin aynı bentte yer alan, “basit yargılama usulü” yönünden Anayasa’nın 38. maddesine aykırı görerek iptaline karar vermiştir.
Anayasa Mahkemesi kararında, hükme bağlanmış dosyalarla ilgili iptale karar verilmemiş ise de, 5271 sayılı Kanun’un 2/1-(f) maddesince hükme bağlanmış dosyalarla ilgili olarak kovuşturma evresinin kesinleşmeye kadar devam etmesi ve aynı Yasanın 251/3. maddesi gereği mahkumiyet hükmü verildiği takdirde sonuç cezadan dörtte bir indirim öngörülmesi, bu durumun da temyiz incelemesi devam eden dosyalar bakımından lehe düzenleme getirmesi karşısında,
Anayasa Mahkemesinin iptal kararında; sanık lehine getirilen, yeni düzenlemenin, 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesi gereğince, 5271 sayılı CMK’ya eklenen geçici 5. maddesiyle “kovuşturma evresine geçilmiş” dosyalar bakımından uygulanması gerektiğine işaret edildiğinden, temyiz incelemesi yapılan ve 5271 sayılı CMK’nın 251/1. maddesi kapsamına giren suçlar yönünden; Anayasa’nın 38. maddesi ile 5237 sayılı TCK’nın 7 ve 5271 sayılı CMK’nın 251 vd. maddeleri gereğince yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirdiğinden sanık …’ın temyiz nedenleri yerinde görülmekle, tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca cezayı aleyhe değiştirme yasağının gözetilmesine, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 03/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.