Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2020/10209 E. 2020/17875 K. 24.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/10209
KARAR NO : 2020/17875
KARAR TARİHİ : 24.11.2020

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hakaret
HÜKÜM : Mahkumiyet

KARAR

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- TCK’da hapis cezası ile adli para cezasının seçenekli yaptırım olarak öngörüldüğü hallerde, TCK’nın 61. maddesinde öngörülen ölçütlere göre somut olay irdelenip, anılan Kanun’un 3. maddesindeki fiille orantılı ceza verilmesi ilkesi de gözetilerek, öncelikle seçenekli yaptırımlardan hangisinin seçildiğinin gösterilmesi, sonrasında da alt ve üst sınırlar arasında temel cezanın belirlenmesi gerekir. Her ne kadar TCK’nın 125/3. maddesinde cezanın alt sınırının 1 yıldan az olamayacağı düzenlenmiş ise de, bu düzenlemenin temel cezanın adli para cezası olarak seçilmesine engel olmayacağı gözönünde bulundurulmadan ve yeterli gerekçe gösterilmeden temel ceza olarak hapis cezası tercih edilmesi,
2- Seçimlik ceza öngören hakaret suçunda tercih edilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilemeyeceğinin gözetilmemesi suretiyle TCK’nın 50/2. maddesine aykırı davranılması,
3- Sanığın adli sicil kaydında bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmiş mahkumiyet hükmü niteliğinde olmaması ve 6545 sayılı Kanun’un 72. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesinin 8. fıkrasına eklenen ”Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.” şeklindeki yasal düzenlemenin de suç tarihinde yürürlükte bulunmaması karşısında, CMK’nın 231/6. maddesi uyarınca, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları gözönünde bulundurularak, yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda bir değerlendirme yapıldıktan sonra, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasıyla ilgili bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden; duruşmadaki davranışları sebebiyle TCK’nın 62/1. maddesi gereğince hapis cezasında indirim yapılmasına karşın, çelişki oluşturacak biçimde “daha önceki sabıka durumu, kişilik özellikleri göz önünde bulundurularak mahkememizce yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmadağı değerlendirilmekle” biçimindeki, yasal olmayan gerekçeyle, CMK’nın 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
4- Hakaret suçunun aleni bir yer olan sokakta işlenmesine rağmen, TCK’nın 125/4. maddesinin uygulanmaması,
5- Dört numaralı bozmaya uyulmayarak TCK’nın 125/4. maddesinin uygulanmaması halinde;
17/10/2019 gün ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nın 251. maddesinde Basit Yargılama Usulü düzenlenmiştir.
Ancak bu düzenlemenin uygulanmasıyla ilgili olarak, 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesiyle, 5271 sayılı CMK’ya eklenen geçici 5. maddenin (d) bendi ile; “01/01/2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz” hükmü getirilmiştir.
Konuyu somut norm denetimi yoluyla inceleyen Anayasa Mahkemesi (25/06/2020, 2020/16, 2020/33; R.G. 19/08/2020, Sayı: 31218), sözü geçen geçici 5/d maddesindeki hükmün, “kovuşturma evresine geçilmiş” ibaresinin aynı bentte yer alan, “basit yargılama usulü” yönünden Anayasa’nın 38. maddesine aykırı görerek iptaline karar vermiştir.
Anayasa Mahkemesi kararında, hükme bağlanmış dosyalarla ilgili iptale karar verilmemiş ise de, 5271 sayılı Kanun’un 2/1-f maddesince hükme bağlanmış dosyalarla ilgili olarak kovuşturma evresinin kesinleşmeye kadar devam etmesi ve aynı Yasa’nın 251/3. maddesi gereği mahkumiyet hükmü verildiği takdirde sonuç cezadan dörtte bir indirim öngörülmesi, bu durumun da temyiz incelemesi devam eden dosyalar bakımından lehe düzenleme getirmesi karşısında,
Anayasa Mahkemesinin iptal kararında; sanık lehine getirilen yeni düzenlemenin, 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesi gereğince 5271 sayılı CMK’ya eklenen geçici 5. maddesiyle “kovuşturma evresine geçilmiş” dosyalar bakımından uygulanması gerektiğine işaret edildiğinden, temyiz incelemesi yapılan ve 5271 sayılı CMK’nın 251/1. maddesi kapsamına giren suçlar yönünden; Anayasa’nın 38. maddesi ile 5237 sayılı TCK’nın 7 ve 5271 sayılı CMK’nın 251 vd. maddeleri gereğince yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirdiğinden, sanık …’ün temyiz nedenleri yerinde görülmekle, tebliğnameye aykırı olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca cezayı aleyhe değiştirme yasağının gözetilmesine, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine 24/11/2020 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Muhalif)

Karşı Oy
Sanık hakkında Kahramanmaraş 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nce görevli memura hakaret suçundan mahkumiyetine karar verilmiş Dairemizce bu karar bozulmuştur.

Dairemizce tespit edilen bozma sebeplerine aynen katılmakla birlikte sanığın söylediği sözlerin hakaret suçunu oluşturmadığı düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum. Sanığın trafik tescil ve denetleme şube müdürlüğüne bağlı motorize ekipte polis memuru olarak görev yapan mağdura karşı hatalı park edilmiş olan aracına ceza yazıldığı sırada “Bu sokağa rant sağlamaya mı geldiniz? Hayırdır! Kimden çıkarınız ve menfaatiniz var?” şeklinde sözler söylediği daha sonra sanığın polis merkezine giderek müştekiden özür dilediği, müştekinin ise “siz benim onurumu ve gururumu kırdınız.” diyerek sanığın özrünü kabul etmediği bunun üzerine sanığın” kabul etmezsen etme ben senden şikayetçiyim hatta sen görürsün şimdi 10-15 tane yalancı şahit bulacağım” dediği ve böylelikle hakaret suçunu işlediği kabul edilmiştir. Sanığın ilk etapta söylemiş olduğu ” bu sokağa rant sağlamaya mı geldiniz? Kimden çıkarınız var?” sözünün bir itham şeklinde olmadığı rant sözünün de bir getiri olduğu bu yüzden sanığın onur ve şerefini rencide edecek boyutta olmayıp kaba söz niteliğinde kaldığı ayrıca polis merkezinde söylediği sözlerin de hakaret niteliğinde olmadığı anlaşıldığından sanık hakkında beraat hükmü tesis edilmesi gerektiği düşüncesiyle Dairemizin çoğunluk görüşüne katılmıyorum.