Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2019/953 E. 2019/5453 K. 28.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/953
KARAR NO : 2019/5453
KARAR TARİHİ : 28.03.2019

Tehdit suçundan sanık …’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-1. cümle ve 62/1. maddeleri gereğince 2 kez 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Büyükçekmece 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/10/2016 tarihli ve 2012/928 esas, 2016/557 sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 24/01/2019 gün ve 94660652-105-34-14747-2018-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04/02/2019 gün ve 2019/10561 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, sanığın müştekiler … ve …’ya karşı iftira suçunu işlediğinden bahisle Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 10/01/2012 tarihli ve 2011/27900 soruşturma, 2012/525 esas, 2012/213 sayılı iddianamesi ile Büyükçekmece 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/78 esas sayılı dosyasında açılan kamu davasının, anılan Mahkemenin 13/03/2012 tarihli ve 2012/78 esas, 2012/654 sayılı kararıyla aynı Mahkemenin 2012/40 esas sayılı dosyası ile birleştirildiği ve dosyanın Hakim Savcılar Kurulu’nun 20/10/2011 tarih ve 2136 sayılı kararı ile ayrılması sonucu Büyükçekmece 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2012/928 esas sayılı dosyasında kovuşturmaya devam edildiği ve neticeten sanığın müştekiler… ve…’a karşı eylemlerinden dolayı tehdit suçundan cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmakla; sanığın 03/09/2011 tarihinde Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığına vermiş olduğu dilekçesi ile müşteki …’nın özel harekatçı olduğunu söyleyerek çevresinde korku ve baskı yarattığını, bu şahıs tarafından silahlı saldırı sonucu öldürüleceğini, şahsın kullanmış olduğu araç ile 2.000 kilogram eroini bölücü terör örgütü PKK adına yurt dışına kaçıracağını ve bu olayda örgütle bağlantıyı diğer müşteki …’nın sağladığını beyanla ihbarda bulunduğu ve isnat üzerine müştekiler hakkında soruşturma yapılarak Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca 21/11/2011 tarihli ve 2011/21233 soruşturma, 2011/9690 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği nazara alındığında, gerçekleşen eylemin 5237 sayılı Kanun’un 267/1. maddesinde tanımlanan iftira suçunun yasal unsurlarını taşıdığı gözetilmeden, yazılı şekilde sanığın tehdit suçundan cezalandırılmasına karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Tehdit suçundan sanık …’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-1. cümle ve 62/1. maddeleri gereğince 2 kez 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Büyükçekmece 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/10/2016 tarihli ve 2012/928 esas, 2016/557 sayılı kararının, eylemin 5237 sayılı Kanun’un 267/1. maddesinde tanımlanan iftira suçunun yasal unsurlarını taşıdığı gözetilmeden, yazılı şekilde sanığın tehdit suçundan cezalandırılmasına karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Sanık …’ın, şikayetçiler … ve …’ya yönelik eyleminin, tehdit suçunu mu iftira suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
5237 sayılı TCK’nın 106. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde, bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişinin altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı belirtilerek tehdit suçunun temel şekli düzenlenmişken, anılan fıkranın ikinci cümlesinde malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehdit düzenlenmiş ve failin mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır.
TCK’nın “İftira” başlıklı 267. maddesi;
“(1) Yetkili makamlara ihbar veya şikâyette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği hâlde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idarî bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Fiilin maddî eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunulması hâlinde, ceza yarı oranında artırılır.
(3) Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş mağdurun aleyhine olarak bu fiil nedeniyle gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olan mağdurun bu fiil nedeniyle gözaltına alınması veya tutuklanması hâlinde; iftira eden, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak sorumlu tutulur.
(5) Mağdurun ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkûmiyeti hâlinde, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına; (İptal bölüm: Anayasa Mah. 10.04.2013 tarih ve 2013/14 E. ve 2013/56 K.) hükmolunur.
(6) Mağdurun mahkûm olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, beşinci fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar artırılır.
(7) (İptal: Anayasa Mahkemesi’nin 17/11/2011 tarihli ve E.: 2010/115, K.: 2011/154 sayılı Kararı ile.)
(8) İftira suçundan dolayı dava zamanaşımı, mağdurun fiili işlemediğinin sabit olduğu tarihten başlar.
(9) Basın ve yayın yoluyla işlenen iftira suçundan dolayı verilen mahkûmiyet kararı, aynı veya eşdeğerde basın ve yayın organıyla ilân olunur. İlân masrafı, hükümlüden tahsil edilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 20/03/2012 tarihli ve 2011/15-409 esas, 2012/107 sayılı kararında da belirtildiği üzere, istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen bir hükümde, suçun hukuki nitelendirmesinde hata yapılması halinde, bu husus kanun yararına bozmaya konu edilebilecektir.

İncelenen dosyada;
Sanık … hakkında şikayetçiler … ve …’ya yönelik 03/09/2011 tarihinde Cumhuriyet başsavcılığına dilekçe vermek suretiyle gerçekleştirdiği eylemi nedeniyle TCK’nın 267/1. maddesi uyarınca 2 kez cezalandırılması talebiyle 10/01/2012 tarihinde kamu davasının açıldığı, sanığın şikayetçiler hakkındaki müracaatıyla ilgili olarak Büyükçekmece
./..
.3.

Cumhuriyet Başsavcılığınca 21/11/2011 tarihli ve 2011/21233 soruşturma, 2011/9690 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın verildiği, yargılama neticesinde Büyükçekmece 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/10/2016 tarihli ve 2012/928 esas, 2016/557 sayılı kararıyla “…yine sanığın 03/09/2011 tarihli Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği ihbar verdiği ve akabinde alınan ifadesinde … isimli şahsın özel harekatçı olduğunu söyleyerek korku baskı yarattığını, silahlı saldırı yapacağını ve öldürüleceğini, …’in aracı ile yurtdışına 200 kg eroini pkk adına yurtdışına çıkaracağını, bu olayda pkk bağlantısının müşteki …’nın olduğunu beyan ettiği, yapılan soruşturma neticesinde müştekiler … ve … hakkında takipsizlik kararı verildiği anlaşılmış, bu şekilde sanığın müştekilere karşı üzerine atılı iftira, hakaret ve tehdit suçlarını işlediğinin sabit olduğu hususunda mahkememiz üzerinde tam bir vicdani kanaat oluşmuş,…” şeklindeki gerekçeyle sanığın, TCK’nın 106/1-1. cümle ve 62. maddeleri uyarınca 2 kez 5 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, gerekçeli kararın taraflara tebliğ edildiği, sanığın istinaf talebinin süreden reddedildiği ve bu ek karara yönelik istinaf talebinin de İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi’nin 10/04/2018 tarihli ve 2018/590 esas, 2018/625 sayılı kararıyla esastan reddedildiği anlaşılmıştır.

Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
Sanık …’ın şikayetçiler … ve … hakkında 03/09/2011 tarihinde Büyükçekmece Cumhuriyet başsavcılığına verdiği dilekçe içeriği, sanığın şikayetçiler hakkındaki müracaatıyla ilgili olarak Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca 21/11/2011 tarihli ve 2011/21233 soruşturma, 2011/9690 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın verilmesi ve mahkemenin eyleme ilişkin kabulü karşısında; eylemin iftira suçunu oluşturduğu gözetilmeden, sanığın TCK’nın 106/1-1. cümle ve 62. maddeleri uyarınca 2 kez 5 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına dair Büyükçekmece 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/10/2016 tarihli ve 2012/928 esas, 2016/557 sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.

IV-Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1)Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, Büyükçekmece 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/10/2016 tarihli ve 2012/928 esas, 2016/557 sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2)Bozma nedenine göre sonraki işlemlerin, CMK’nın 309/4 maddesi gereğince mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine,
3)Bozulan hükümlerin, sanık aleyhine kanun yoluna konu edilmeksizin kesinleşmesi nedeniyle, 5271 sayılı CMK’nın 309/4-b maddesi uyarınca, yeniden hüküm kurulurken, Büyükçekmece 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/10/2016 tarihli ve 2012/928 esas, 2016/557 sayılı kesinleşen kararındaki cezaların gözetilmesine,
28/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.