Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2019/952 E. 2019/5998 K. 03.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/952
KARAR NO : 2019/5998
KARAR TARİHİ : 03.04.2019

Basit tehdit suçundan sanık …’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-2. cümle, 43/1, 62/1 ve 52. maddeleri uyarınca 3.740,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetim süresi belirlenmesine dair İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 29/11/2017 tarihli ve 2017/642 esas, 2017/1025 sayılı kararının 02/01/2018 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 23/01/2018 tarihinde işlediği alkol veya uyuşturucu maddenin etkisi altındayken araç kullanma suçundan Aydın 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 09/03/2018 tarihli ve 2018/259 esas, 2018/403 sayılı kararıyla cezalandırıldığının ve bu kararın 03/04/2018 tarihinde kesinleştiğinin ihbar edilmesi üzerine, hakkındaki hükmün açıklanması ile 5237 sayılı Kanun’un 106/1-2. cümle, 43/1, 62/1 ve 52. maddeleri uyarınca 3.740,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/07/2018 tarihli ve 2018/449 esas, 2018/653 sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 21/01/2019 gün ve 94660652-105-35-17017-2018-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04/02/2019 gün ve 2019/10507 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
5237 sayılı Kanun’un 106/1. maddesinin 2. cümlesinde yer alan “.. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.” şeklindeki ve 49/1. maddesinde yer alan, “Süreli hapis cezası, kanunda aksi belirtilmeyen hâllerde bir aydan az, yirmi yıldan fazla olamaz.” şeklindeki düzenlemeler nazara alındığında, atılı suç yönünden cezanın alt sınırının 1 ay hapis üst sınırının ise 6 ay hapis cezası olduğu, somut olayda ise sanık hakkında basit tehdit suçundan ceza verilirken hükümde alt sınırdan ceza tayin edildiği belirtilmesine karşın, üst sınırdan ceza tayin edilerek sanığın 180 tam gün adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve dolayısıyla hükümde çelişkiye düşüldüğü gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Basit tehdit suçundan sanık …’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-2. cümle, 43/1, 62/1 ve 52. maddeleri uyarınca 3.740,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetim süresi belirlenmesine dair İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 29/11/2017 tarihli ve 2017/642 esas, 2017/1025 sayılı kararının 02/01/2018 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 23/01/2018 tarihinde işlediği alkol veya uyuşturucu maddenin etkisi altındayken araç kullanma suçundan Aydın 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 09/03/2018 tarihli ve 2018/259 esas, 2018/403 sayılı kararıyla cezalandırıldığının ve bu kararın 03/04/2018 tarihinde kesinleştiğinin ihbar edilmesi üzerine, hakkındaki hükmün açıklanması ile 5237 sayılı Kanun’un 106/1-2. cümle, 43/1, 62/1 ve 52. maddeleri uyarınca 3.740,00
Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/07/2018 tarihli ve 2018/449 esas, 2018/653 sayılı kararının, atılı suç yönünden cezanın alt sınırının 1 ay hapis üst sınırının ise 6 ay hapis cezası olduğu, somut olayda ise sanık hakkında basit tehdit suçundan ceza verilirken hükümde alt sınırdan ceza tayin edildiği belirtilmesine karşın, üst sınırdan ceza tayin edilerek sanığın 180 tam gün adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve dolayısıyla hükümde çelişkiye düşüldüğü gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.

II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Sanığa yükletilen TCK’nın 106. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesi kapsamındaki tehdit suçu yönünden, hükümde adli para cezasının alt sınırdan tayin edildiğinin belirtilmesine karşın, temel cezanın 180 gün adli para cezası olarak tayininde isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.

III- Hukuksal Değerlendirme:
5237 sayılı TCK’nın 106. maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi; “Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.” şeklindedir.
TCK’nın süreli hapis cezası başlıklı 49. maddesinde süreli hapis cezasının, kanunda aksi belirtilmeyen hallerde bir aydan az, yirmi yıldan fazla olamayacağı ve hükmedilen bir yıl veya daha az süreli hapis cezasının, kısa süreli hapis cezası olduğu belirtilmiştir.
Yine anılan Kanunun 61. maddesinin birinci fıkrasında, hakimin, somut olayda; suçun işleniş biçimini, suçun işlenmesinde kullanılan araçları, suçun işlendiği zaman ve yeri, suçun konusunun önem ve değerini, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını, failin güttüğü amaç ve saikini göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirleyeceği, dokuzuncu fıkrasında ise; adlî para cezasının seçimlik ceza olarak öngörüldüğü suçlarda bu cezaya ilişkin gün biriminin alt sınırının, o suçun tanımındaki hapis cezasının alt sınırından az; üst sınırının da, hapis cezasının üst sınırından fazla olamayacağı düzenlenmiştir.
TCK’nın 52. maddesi; “(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir. (2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir. (3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. (4) Hakim, ekonomik ve şahsi hallerini göz önünde bulundurarak, kişiye adlî para cezasını ödemesi için hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıldan fazla olmamak üzere mehil verebileceği gibi, bu cezanın belirli taksitler halinde ödenmesine de karar verebilir. Taksit süresi iki yılı geçemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz. Kararda, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adlî para cezasının hapse çevrileceği belirtilir.” biçimindedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15/06/2010 tarihli ve 2010/9-117 esas, 2010/146 sayılı kararında özetle; “Yasa yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara
ulaşması gerekmektedir. Delillerin takdir ve tercihinde hataya düşüldüğünden bahisle bu yola başvurulmasının, bu olağanüstü yasa yolunun amaç ve kapsamıyla bağdaşmayacağında kuşku yoktur. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 29/04/2008 gün 81-94 ve 11/12/2007 gün 267-271 sayılı kararlarında da, “asgari hadden” ifadesine yer verilmeden, sanık hakkında alt sınırdan uzaklaşılarak ceza takdir edilmesi halinde, bu hususun hakimin takdirine ilişkin bir husus olarak kabul edileceği ve yasa yararına bozmaya konu edilemeyeceği, buna bağlı olarak da “takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvuruların” reddine karar verilmesinin gerektiği, Buna karşın, takdire dayalı bir hususla ilgili olarak hakimin takdirini ne şekilde kullanacağını açıkça ifade ettikten sonra ve fakat sehven belirttiği takdirin üzerinde ceza tayin etmesi halinde ise, sanık aleyhine bir durum yaratılacağı ve bu hukuka aykırılığın, esaslı bir konuya ilişkin olması nedeniyle yasa yararına bozmaya konu edilebileceği kabul edilmiştir.” denilmiştir.

İncelenen dosyada;
Sanık … hakkında hakaret ve basit tehdit suçları nedeniyle yargılanıp cezalandırılması talebiyle 05/06/2017 tarihinde kamu davasının açıldığı, soruşturma aşamasında şikayetçi ve sanığın uzlaşamadığı, yargılama neticesinde İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 29/11/2017 tarihli ve 2017/642 esas, 2017/1025 sayılı kararıyla sanığın, TCK’nın 106/1-2. cümle, 43/1, 62/1, 52, 125/1, 43/1, 62 ve 52. maddeleri uyarınca sırasıyla 3.740,00 Türk lirası ve 1.860,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, CMK’nın 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetim süresi belirlenmesine karar verildiği, bu kararın 02/01/2018 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 23/01/2018 tarihinde işlediği alkol veya uyuşturucu maddenin etkisi altındayken araç kullanma suçundan Aydın 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 09/03/2018 tarihli ve 2018/259 esas, 2018/403 sayılı kararıyla cezalandırıldığının ve bu kararın kesinleştiğinin ihbar edilmesi üzerine, İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/07/2018 tarihli ve 2018/449 esas, 2018/653 sayılı kararıyla sanığın TCK’nın 106/1-2. cümle, 43/1, 62/1, 52, 125/1, 43/1, 62 ve 52. maddeleri uyarınca sırasıyla 3.740,00 Türk lirası ve 1.860,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, hakaret suçundan kurulan hükmün cezanın tür ve miktarı itibariyle kesin nitelikte olduğu, basit tehdit suçundan kurulan hükmün ise kanun yoluna konu edilmeksizin kesinleştiği,
İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 29/11/2017 tarihli ve 2017/642 esas, 2017/1025 sayılı kararında; sanık hakkında basit tehdit suçundan temel cezanın, “Sanığın üzerine atılı sair tehdidat suçu sübut bulunduğundan eylemine uyan TCK 106/1-2. cümlesi uyarınca suçun işleniş biçimi suçun işlendiği yer ve zaman kastın yoğunluğu dikkate alınarak taktiren alt sınırdan 180 tam gün adli para cezası ile cezalandırılmasına…” şeklinde tayin edildiği, devamında TCK’nın 43/1. maddesi uyarınca cezada artırıma gidildiği, sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın geleceği üzerindeki olası etkileri lehine takdiri indirim sebebi kabul edilerek TCK’nın 62. maddesinin uygulandığı, netice ceza olarak belirlenen 187 gün adli para cezasının günlüğü 20,00 Türk lirası üzerinden 3.740,00 Türk lirası adli para cezasına çevrildiği,
Hükmün açıklanmasına dair İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/07/2018 tarihli ve 2018/449 esas, 2018/653 sayılı kararında da aynı hükmün korunduğu,
Anlaşılmıştır.

Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;

./..
.4.

İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 29/11/2017 tarihli ve 2017/642 esas, 2017/1025 sayılı kararında; sanık hakkında basit tehdit suçundan temel cezanın, TCK’nın 106/1-2. cümlesi uyarınca taktiren alt sınırdan adli para cezası olarak tayin edildiğinin belirtilmesine, TCK’nın 49/1, 61/9 ve 106/1-2. cümle maddeleri birlikte değerlendirildiğinde isnat edilen suç için kanunda öngörülen adli para cezasının alt sınırının 30 gün adli para cezası olmasına karşın, hüküm fıkrasında sanığın 180 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmek suretiyle çelişkiye düşülmüştür.
Hükmün açıklanmasına dair İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/07/2018 tarihli ve 2018/449 esas, 2018/653 sayılı kararında da çelişkinin devamına yol açılmış, bu suretle de hukuka aykırı davranılmıştır.
Her iki kararda da sanık hakkında TCK’nın 62. maddesinde öngörülen takdiri indirim uygulanmış, yine bir gün karşılığı adli para cezası TCK’nın 52/2. maddesi gereğince adli para cezasına çevrilirken, bir gün karşılığı alt sınırdan 20 Türk lirası olarak belirlenmiştir.
Bu açıklamalar karşısında, sanık …’ın TCK’nın 106/1-2. cümle, 43/1, 62/1 ve 52. maddeleri uyarınca 3.740,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/07/2018 tarihli ve 2018/449 esas, 2018/653 sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1)Kanun yararına bozma istemine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarnamede yer alan bozma nedeni yerinde görüldüğünden, basit tehdit suçundan kurulan, İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/07/2018 tarihli ve 2018/449 esas, 2018/653 sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2)Yargılamanın tekrarlanması yasağı ve aynı Kanun maddesinin 4-d fıkrasına göre, karardaki hukuka aykırılık sanığa daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmekle mahkemenin takdiri de nazara alınarak;
Hüküm fıkralarında yer alan “180”, “225”, “187” ve “3.740,00” ibarelerinin sırasıyla “30”, “37”, “30” ve “600,00” biçiminde değiştirilmesi şeklinde hükmün DÜZELTİLMESİNE,
3)Bozulan kararda yer alan diğer hususların olduğu gibi bırakılmasına, 03/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.