Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2019/8929 E. 2020/6104 K. 09.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/8929
KARAR NO : 2020/6104
KARAR TARİHİ : 09.06.2020

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Tehdit
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, sanık …’ın yokluğunda verilen gerekçeli kararın tebliğe çıkartıldığı adres ile sanığın bildirdiği adres numaralarının farklı olduğu, kaldı ki adreslerin aynı olduğu kabul edilse dahi, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, önce bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanunun 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından, tebligata, Tebligat Kanununun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, sanık …’ın yokluğunda verilen hükmün, sanığın bildirdiği en son adres esas alınarak doğrudan “MERNİS adresi” ibaresi ile tebliğe çıkarılması ve Tebligat Kanununun 21/2. maddesi gereğince muhtara tebliğ edilmesi nedeniyle yapılan tebligatın usulsüz olduğu anlaşılmakla, sanığın temyiz talebinin öğrenme üzerine süresinde olduğu ve sanık … hakkında katılan …’e yönelik tehdit suçundan dava açıldığı halde hüküm kurulmamış ise de; zamanaşımı içerisinde mahallinde hüküm kurulabileceği kabul edilerek dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Sanıkların aşamalarda suçlamayı kabul etmemeleri, görgüye dayalı bir tanık beyanının bulunmaması, katılan …’in soruşturma aşamasında, sanıkların üçünün de telefonla arayarak ve evlerinin önüne gelerek ayrıca sanıklardan … ve…’in iş yerine de gelerek kendisini tehdit ettiklerini beyan etmesine karşın, duruşmada sanık …’un telefonla arayarak, diğer sanıklar… ve …’in de iş yerine gelerek tehditte bulunduklarını beyan etmesi, diğer katılan …’in de soruşturma aşamasında, sanık …’in evlerinin önüne gelerek kendisini tehdit ettiğini beyan etmesine karşın, duruşmada diğer sanık …’un evlerinin önüne geldiğini beyan etmesi karşısında; katılanların aşamalarda oluşan beyanları arasındaki çelişkiler giderilmeden ve sanık …’in savunması ile diğer sanıklar … ve…’in aşamalarda müştekinin iş yerine konuşmak için gittikleri esnada diğer sanık …’in yanlarında olmadığına yönelik beyanları dikkate alındığında sanık …’in diğer sanıklarla fikir ve irade birliği içinde birlikte tehdit kastıyla hareket edip etmediği yeterince açıklanıp tartışılmadan, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hükümler kurulması,
2-Kabule göre de;
İddianamede, sanıkların katılan …’i telefonla arayarak ve işyeri ile evine gelerek ölümle tehdit ettikleri belirtilerek TCK’nın 43/1. maddesi uyarınca dava açılması karşısında; sanıklar hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,
Kanuna aykırı, sanıklar …,… ve …’ın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, HÜKÜMLERİN 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, (2) numaları bozma sebebi yönünden yeniden hüküm kurulurken aleyhe temyiz olmadığından 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesinin gözetilmesine, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 09/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.