Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2019/3274 E. 2019/13628 K. 12.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/3274
KARAR NO : 2019/13628
KARAR TARİHİ : 12.09.2019

Hakaret ve tehdit suçlarından sanık …’ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-1.cümle, 125/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 5 ay hapis ve 1.500,00 Türk Lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına dair, Ceyhan 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 27/04/2018 tarihli ve 2018/44 esas, 2018/470 sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 15/10/2018 gün ve 94660652-105-01-8463-2018-Kyb sayılı istemleri, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22/10/2018 gün ve 2018/84852 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesi ile Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 19.02.2019 tarihli ve 2018/7171 esas, 2019/3500 sayılı görevsizlik kararıyla Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre,
1-Hakaret suçunun mağduru olan …’ın, soruşturma safhasındaki ifadesinde ve 27/04/2018 tarihli oturumda sanık hakkında şikâyetçi olmadığını beyan etmesi karşısında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 73/1. ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8. maddeleri uyarınca sanık hakkında açılan kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesinde,
2-Sanığın üzerine atılı tehdit (106/1-1.cümle) suçunun, 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi gereğince uzlaşma kapsamına alındığı, aynı Kanun’un “Mahkeme tarafından uzlaştırma” başlıklı 254. maddesinin; “Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, kovuşturma dosyası, uzlaştırma işlemlerinin 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir.” şeklinde olması karşısında, uzlaştırma işlemleri yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Hakaret ve tehdit suçlarından sanık …’ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-1.cümle, 125/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 5 ay hapis ve 1.500,00 Türk Lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair, Ceyhan 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 27/04/2018 tarihli ve 2018/44 esas, 2018/470 sayılı kararının, hakaret suçunun mağduru olan …’ın, soruşturma safhasındaki ifadesinde ve 27/04/2018 tarihli oturumda sanık hakkında şikâyetçi olmadığını beyan etmesi karşısında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 73/1. ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8. maddeleri uyarınca sanık hakkında açılan kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesinde, yine sanığın üzerine atılı tehdit (106/1-1.cümle) suçunun, 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi gereğince uzlaşma kapsamına alındığı, aynı Kanun’un “Mahkeme tarafından uzlaştırma” başlıklı 254. maddesinin; “Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, kovuşturma dosyası, uzlaştırma işlemlerinin 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir.” şeklinde olması karşısında, uzlaştırma işlemleri yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Mağdur …’ın soruşturma ve yargılama aşamalarında şikayetinden vazgeçmesine karşın, kovuşturulması şikayete bağlı olan hakaret suçundan sanık … hakkında mahkumiyet hükmü kurulmasında isabet bulunup bulunmadığı ve TCK’nın 106/1. maddesinin ilk cümlesi kapsamındaki tehdit suçundan adı geçen sanık hakkında, uzlaştırma hükümlerinin uygulanmasının gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
TCK’nın soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlar kenar başlıklı 73. maddesi; “(1) Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikayette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz. (2) Zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla bu süre, şikayet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar. (3) Şikayet hakkı olan birkaç kişiden birisi altı aylık süreyi geçirirse bundan dolayı diğerlerinin hakları düşmez. (4) Kovuşturma yapılabilmesi şikayete bağlı suçlarda kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürür ve hükmün kesinleşmesinden sonraki vazgeçme cezanın infazına engel olmaz. (5) İştirak halinde suç işlemiş sanıklardan biri hakkındaki şikayetten vazgeçme, diğerlerini de kapsar. (6) Kanunda aksi yazılı olmadıkça, vazgeçme onu kabul etmeyen sanığı etkilemez. (7) Kamu davasının düşmesi, suçtan zarar gören kişinin şikayetten vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada şahsi haklarından da vazgeçtiğini ayrıca açıklamış ise artık hukuk mahkemesinde de dava açamaz.” biçimindedir.
TCK’nın 125/1. maddesinde düzenlenen hakaret suçu, aynı Kanunun 131/1. maddesi uyarınca kovuşturulması şikayete bağlı olan suçlardandır.
Ceza Genel Kurulu’nun 29/05/2018 tarihli ve 2017/15-496 esas, 2018/246 sayılı kararında belirtildiği üzere; uzlaştırma kurumu, uyuşmazlığın yargı dışı yolla ve fakat adli makamlar denetiminde çözümlenmesini amaçlayan bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Uzlaştırma; bu kapsama giren suçlarda, fail ve mağdurun suçtan doğan zararın giderilmesi konusunda anlaşmalarına bağlı olarak, devletin de ceza soruşturması veya kovuşturmasından vazgeçmesi ve suçun işlenmesiyle bozulan toplumsal düzenin barış yoluyla yeniden tesisini sağlayıcı nitelikte bir hukuksal kurumdur. 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın 73. maddesinin sekizinci fıkrasında, “Suçtan zarar göreni gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olup, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı bulunan suçlarda, failin suçu kabullenmesi ve doğmuş olan zararın tümünü veya büyük bir kısmını ödemesi veya gidermesi koşuluyla mağdur ile fail özgür iradeleri ile uzlaştıklarında ve bu husus Cumhuriyet savcısı veya hâkim tarafından saptandığında kamu davası açılmaz veya davanın düşürülmesine karar verilir” hükmü ile uzlaşma kurumuna, aynı tarihte yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK’nın 253, 254 ve 255. maddelerinde ise, uzlaşmanın şartları, yöntemi, sonuçları, kovuşturma aşamasında uzlaşma ile birden fazla failin bulunması hâlinde uzlaşmanın nasıl gerçekleşeceğine ilişkin hükümlere yer verilmiştir. 19/12/2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun’un ikinci maddesiyle, 5237 sayılı TCK’nın 73. maddesinin başlığında yer
alan “uzlaşma” ibaresi metinden çıkarılmış, 45. maddesiyle de aynı maddenin sekizinci fıkrası yürürlükten kaldırılmış, yine 24 ve 25. maddeleri ile CMK’nın 253 ve 254. maddeleri değiştirilmiştir. CMK’nın 5560 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile değiştirilen 253. maddesinin üçüncü fıkrası; “(3) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez.” biçimdeyken 09/07/2009 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5918 sayılı Kanun’un sekizinci maddesiyle anılan fıkraya “Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz” cümlesi eklenmiştir. 02/12/2016 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile yapılan değişiklikle madde başlığı “Uzlaştırma” olarak değiştirilmiş ve 6763 sayılı Kanun ile uzlaştırma kapsamındaki suçların sayıları artırılmış, TCK’nın 106. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen tehdit, aynı Kanun’un 141. maddesinde düzenlenen hırsızlık ve 157. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçları uzlaştırma kapsamına alınmış, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlara ilişkin sınırlama kaldırılmıştır. Mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar yönünden ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar da uzlaştırma kapsamına dahil edilmiştir. Uzlaştırma kurumu, fail ile devlet arasındaki ceza ilişkisini sona erdirmesi bakımından maddi hukuka da ilişkin bulunması nedeniyle yürürlüğünden önceki olaylara uygulanabilecek, bu uygulama sadece görülmekte olan davalar bakımından geçerli olmayacak, 5237 sayılı Kanun’un 7/2. maddesindeki düzenleme de nazara alınarak kesinleşen ve infaz edilmekte olan hükümlerde de uygulanabilecek ve bu husus infaz aşamasında gözetilebilecektir. Yerine getirilen hükümler yönünden ise, uzlaştırma sanığın hukuki yararının bulunması koşuluyla uygulanabilecektir.
Uzlaştırma, 6763 sayılı Kanun’la değişik CMK’nın 253. maddesinde ayrıntılarıyla düzenlenmiş, mahkeme tarafından uzlaştırmaya ilişkin anılan Kanunun 254. maddesinde” (1)Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, kovuşturma dosyası, uzlaştırma işlemlerinin 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir. (2)Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini def’aten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde; sanık hakkında, 231 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir. Geri bırakma süresince zamanaşımı işlemez. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkeme tarafından, 231 inci maddenin onbirinci fıkrasındaki şartlar aranmaksızın, hüküm açıklanır. ” denilmiştir.
Uzlaştırmanın asıl olarak soruşturma evresinde yapılması gereken bir işlem olduğu, kovuşturma aşamasında uzlaştırma hükümlerinin uygulanmasının ise istisnai olarak Cumhuriyet savcısı tarafından uzlaştırma usulü uygulanmaksızın dava açılması veya suçun uzlaştırma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması halinde mümkün olduğu kabul edilmelidir.
Uzlaştırma usulü uygulanmaksızın dava açılması veya suçun uzlaştırma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması halinde uzlaştırmanın uygulanması gerekmekte olup uzlaşma başarıyla gerçekleşir ve edim bir defada yerine getirilirse kamu davasının düşmesine karar verilecektir.
İncelenen dosyada; sanık … ile mağdur …’ın resmi nikahlı evli oldukları, 03.12.2017 tarihinde aralarında tartışma yaşandığı, sanığın mağdura hitaben “seni öldürürüm, aileni öldürürüm o…u, aşağılık senin ananı bacını s…m ” şeklinde tehdit ve hakarette bulunarak, adli muayene raporunda belirtildiği şekilde kendisini yaraladığı iddiasıyla, TCK’nın 125/1, 86/2-3.a, 106/1-1, 53. maddeleri uyarınca yargılanıp cezalandırılması talebiyle, 26.12.2017
tarihinde kamu davasının açıldığı, mağdurun soruşturma evresinde kollukta alınan 03.12.2017 tarihli ifadesinde ve yargılama aşamasında 27.04.2018 tarihli beyanında, eşi olan sanıktan şikayetçi olmadığını dile getirdiği, yargılama sonunda sanığın, Ceyhan 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 27/04/2018 tarihli ve 2018/44 esas, 2018/470 sayılı kararıyla, hakaret, eşe karşı yaralama ve tehdit suçlarından cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verildiği, verilen kararın itiraz edilmeksizin kesinleştiği ve yalnızca hakaret ile tehdit suçlarından kurulan hükümlerin kanun yararına bozaya konu edildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
1-Tehdit suçundan kurulan hüküm yönünden yapılan incelemede;
Sanığa isnat olunan ve TCK’nın 106/1. maddesinin ilk cümlesinde düzenlenen tehdit suçu, 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34 ve 35. maddeleriyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun’un 253 ve 254. maddelerinde yapılan değişiklik çerçevesinde uzlaştırma kapsamına alınmıştır. Yine, CMK’nın 253/3. maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesinde “Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz” şeklinde düzenleme mevcuttur. Çözüme kavuşturulması gereken sorun, CMK’nın 253/3. maddesinde yer alan düzenleme karşısında, sanığın TCK’nın 106/1-1. cümlesinde düzenlenen ve müstakil işlendiğinde, uzlaştırma kapsamında bulunan tehdit suçunun, sanığın işlediği kabul edilen ve incelemeye konu edilmeyen eşe karşı kasten yaralama suçuyla birlikte işlenip işlenmediğidir. Suçların birlikte işlenip işlenmediği hususunun, suçlar arasında bağlantı bulunup bulunmadığı hususundan farklı olduğu kuşkusuzdur.
İnceleme konusu somut olaya gelince; Mahkemece, sanığın, eşi olan mağdurla arasında çıkan tartışmada, eşine hitaben iddianamede belirtilen şekilde tehdit ve hakaret sözleri söyleyip, adli muayene raporunda belirtildiği şekilde kendisini yaraladığı kabul edilerek, yükletilen tüm suçlardan sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulmuştur. Mağdur … yargılamada alınan ifadesinde, sanığın olay tarihinde kendisine yumruk ile vurduğunu, hakaret ve tehditlerde bulunduğunu beyan etmiş, sanık … da savunmasında, olay tarihinde eşine tehditte bulunup vurarak yaraladığını, ayrıca iddianamede belirtilen şekilde hakarette bulunduğunu belirtmiştir. Gerek mağdur gerekse sanık kolluktaki anlatımlarında, olay gecesinden sabaha kadar tartışmalarının devam ettiğini ifade etmişlerdir. Mağdur, eşi ile olan tartışmalarında, eşinin kendisine hakaret ve ölümle tehditlerde bulunduğunu ileri sürmüş, olay anında alkollü olduğunu söyleyen sanık da, alkol kullandığı zamanlarda çıkan tartışlamalarda, eşini ölümle tehdit etmiş olabileceğini beyan etmiştir.
Bu açıklamalar karşısında; sanık ve mağdurun aşamalardaki savunma ve ifadeleri tüm yönleriyle irdelenip değerlendirildiğinde, tartışmanın gece boyunca devam ettiği, tehdit ve yaralama eylemlerinin meydana geliş biçimi, meydana geldiği yer, olaylar arasındaki zaman aralığı nazara alındığında, eylemler arasında birliktelik bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu halde, uzlaştırma kapsamına giren tehdit suçu, bu kapsama girmeyen ve kanun yararına bozma talebine de konu edilmeyen eşe karşı yaralama suçuyla birlikte işlendiğinden, CMK’nın 253. maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması halinde uzlaştırma hükümleri uygulanmaz” şeklindeki düzenleme nedeniyle, sanığın işlediği kabul edilen tehdit suçu yönünden uzlaştırma hükümlerinin uygulanması mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle, sanığın tehdit suçundan TCK’nın 106/1-1, 62. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi
gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Ceyhan 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 27/04/2018 tarihli ve 2018/44 esas, 2018/470 sayılı kararında isabetsizlik bulunmamaktadır.
2-Hakaret suçundan kurulan hüküm yönünden yapılan incelemede;
Sanığa isnat olunan ve TCK’nın 125/1. maddesinde düzenlenen hakaret suçunun kovuşturulmasının şikayete bağlı olması, TCK’nın 73. maddesinin dördüncü fıkrasında, kovuşturma yapılabilmesi şikayete bağlı suçlarda Kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesinin davayı düşüreceğinin, anılan maddenin altıncı fıkrasında da kanunda aksi yazılı olmadıkça, vazgeçmenin onu kabul etmeyen sanığı etkilemeyeceğinin belirtilmesi, mağdurun gerek kolluk aşamasında gerekse kovuşturma evresindeki ifadelerinde, sanık hakkındaki şikayetinden vazgeçmesi, duruşmada vazgeçmeye dair beyanı alınırken sanığın da hazır olup bir diyeceğinin olmadığını belirtmek ve karara karşı da itiraz yoluna başvurmamak suretiyle, şikayetten vazgeçmeyi zımni olarak kabul etmesi karşısında, hakaret suçundan açılan kamu davasının düşmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, sanığın TCK’nın 125/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1500,00 Türk Lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Ceyhan 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 27/04/2018 tarihli ve 2018/44 esas, 2018/470 sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.
IV-Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Tehdit suçu yönünden kanun yararına bozma istemine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarnamede yer alan bozma nedeni yerinde görülmediğinden, bozma isteminin, CMK’nın 309. maddesi gereğince REDDİNE,
1)Hakaret suçu yönünden kanun yararına bozma istemine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarnamede yer alan bozma nedeni yerinde görüldüğünden, sanık hakkında hakaret suçundan kurulan, Ceyhan 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 27/04/2018 tarihli ve 2018/44 esas, 2018/470 sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Yargılamanın tekrarlanması yasağı nazara alınarak ve aynı Kanun maddesinin 4-d fıkrasına göre bozma nedeninin, cezanın kaldırılmasını gerektirdiği anlaşıldığından, sanık …’ın hakaret suçundan cezalandırılmasına ilişkin hüküm fıkrasının,
“Sanık … hakkında hakaret suçundan TCK’nın 125/1. maddesi uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmış ise de, yükletilen suçun aynı Kanunun 131/1. maddesi gereğince kovuşturulması şikayete bağlı suçlardan olduğu, mağdurun gerek soruşturma gerekse yargılama aşamasında şikayetinden vazgeçtiği, vazgeçmenin dile getirildiği duruşmada hazır bulunan sanığın da vazgeçmeye ilişkin bir itirazının olmadığı gibi karara karşı kanun yoluna da başvurmamak suretiyle, vazgeçmeyi zımni olarak kabul etmiş sayıldığı anlaşıldığından, TCK’nın 73/4 ve CMK’nın 223/8. maddeleri gereğince, hakaret suçundan açılan kamu davasının DÜŞMESİNE”, şeklinde DÜZELTİLMESİNE, bozulan kararda yer alan diğer hususların olduğu gibi bırakılmasına, 12/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.