Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2019/2665 E. 2019/9623 K. 22.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/2665
KARAR NO : 2019/9623
KARAR TARİHİ : 22.05.2019

Şantaj suçundan suça sürüklenen çocuk …’ün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 107/2, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca 6 ay 20 gün hapis ve 320,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 3 yıl denetim süresi belirlenmesine dair İstanbul 3. Çocuk Mahkemesinin 25/05/2017 tarihli ve 2017/124 esas, 2017/249 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, suça sürüklenen çocuğun deneme süresi içinde kasıtlı bir suç işlediğinden bahisle yapılan yargılama sonucunda hükmün açıklanmasına, suça sürüklenen çocuğun 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 107/2, 31/3, 50/1-a, 52/2 ve 62. maddeleri uyarınca 4.000,00 Türk lirası ve 320,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına ilişkin İstanbul 3. Çocuk Mahkemesinin 18/07/2018 tarihli ve 2017/849 esas, 2018/355 sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 26/03/2019 gün ve 94660652-105-34-14415-2018-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03/04/2019 gün ve 2019/34813 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, kayden 29/08/1998 doğumlu olup, suçun işlendiği 07/01/2013 tarihinde 12-15 yaş grubu aralığında olduğu anlaşılan suça sürüklenen çocuk hakkında tayin olunan cezadan, 5237 sayılı Kanun’un 31/2. maddesi uyarınca 1/2 oranında indirim yapılması gerektiği gözetilmeden, anılan Kanun’un 31/3. maddesi uyarınca 1/3 oranında indirim yapılmak suretiyle fazla ceza tayin edilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Şantaj suçundan suça sürüklenen çocuk …’ün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 107/2, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca 6 ay 20 gün hapis ve 320,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 3 yıl denetim süresi belirlenmesine dair İstanbul 3. Çocuk Mahkemesinin 25/05/2017 tarihli ve 2017/124 esas, 2017/249 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, suça sürüklenen çocuğun deneme süresi içinde kasıtlı bir suç işlediğinden bahisle yapılan yargılama sonucunda hükmün açıklanmasına, suça sürüklenen çocuğun 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 107/2, 31/3, 50/1-a, 52/2 ve 62. maddeleri uyarınca 4.000,00 Türk lirası ve 320,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına ilişkin İstanbul 3. Çocuk Mahkemesinin 18/07/2018 tarihli ve 2017/849 esas, 2018/355 sayılı kararının, kayden 29/08/1998 doğumlu olup, suçun işlendiği 07/01/2013 tarihinde 12-15 yaş grubu aralığında olduğu anlaşılan suça sürüklenen çocuk hakkında tayin olunan cezadan, 5237 sayılı Kanun’un 31/2. maddesi uyarınca 1/2 oranında indirim yapılması gerektiği gözetilmeden, anılan Kanun’un 31/3. maddesi uyarınca 1/3 oranında indirim yapılmak suretiyle fazla ceza tayin edilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Suça sürüklenen çocuk hakkında hüküm kurulurken TCK’nın 31/2. maddesi yerine 31/3. maddesi uyarınca indirim yapılmasında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 5377 sayılı Kanun ile değişik 31. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrası;
“(2) (Değişik fıkra: 29/06/2005-5377 S.K./5.mad) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. İşlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı hâlinde, bu kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan onbir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların yarısı indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası yedi yıldan fazla olamaz.
(3) (Değişik fıkra: 29/06/2005-5377 S.K./5.mad) Fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde onsekiz yıldan yirmidört yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların üçte biri indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası oniki yıldan fazla olamaz.” biçimindedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 20/11/2018 tarihli ve 2017/3-421 esas, 2018/543 sayılı, 18/10/2018 tarihli ve 2015/2-361 esas, 2018/448 sayılı, 22/04/2014 tarihli ve 2013/3-752 esas, 2014/200 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere; açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanabilmesi için iki hâlden birinin gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Buna göre, sanığın denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlemesi veya mahkemece kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getirmemesi/getirememesi hâlinde hüküm açıklanacaktır. Denetim süresi içinde kasıtlı bir suçtan mahkûm olunması durumunda hükmün açıklanabilmesi için bu ikinci suçun denetim süresi içerisinde işlenmesi ve kasıtlı bir suç olması yeterlidir. Deneme süresi içerisinde işlenen ikinci suçun bu süre içerisinde kesinleşmesi gibi bir zorunluluğa madde metninde yer verilmemiştir. Ancak mahkeme sanığın denetim süresi içerisinde işlediği kasıtlı suçtan verilen mahkûmiyet kararının kesinleşmesinden sonra hükmü açıklayabilecektir. İkinci suçun doğrudan ya da olası kastla işlenmesinin bir önemi yoktur. İkinci suçun şikâyete bağlı veya resen soruşturulan bir suç olması da sonuca etkili değildir. Yine ikinci suçtan mahkûmiyetin adli para cezası ya da hapis cezası olması yanında TCK’nın 50. maddesindeki seçenek yaptırımlara çevrilmiş olmasının da önemi olmadığı gibi kesin nitelikte olmasının da bir önemi yoktur. Kanun koyucu ikinci suçun kasıtlı bir suç olmasını yeterli görmüş, ikinci suçtan verilecek mahkûmiyet hükmünün niteliği konusunda bir sınırlama getirmemiştir. İkinci suçun taksirle işlenmesi durumunda ise, bilinçli taksir de olsa hüküm açıklanamayacaktır. CMK’nın 231/11. maddesine göre; mahkemenin, sanığın denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere bilerek aykırı davranması hâlinde hükmü aynen açıklamakla yükümlü olduğu, kendisine yüklenen yükümlülükleri elinde olmayan sebeplerle yerine getiremeyen sanığın ise durumunu değerlendirerek, cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşulların varlığı hâlinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar verebileceği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte, açıklanması geri bırakılan hükmün CMK’nın 231. maddesinin 11. fıkrası uyarınca açıklanması sırasında TCK’nın 50/3. fıkrasında yer alan seçenek yaptırımlara çevirme zorunluluğu mahkemece göz önüne alınacaktır.
İncelenen dosyada;
Kayden 29/08/1998 doğumlu olan ve suç tarihi itibariyle 12-15 yaş grubu aralığında bulunan suça sürüklenen çocuk …’ün, 17/01/2013 tarihli şantaj eylemi nedeniyle yapılan yargılama neticesinde İstanbul 3. Çocuk Mahkemesinin 25/05/2017 tarihli ve 2017/124 esas, 2017/249 sayılı kararıyla TCK’nın 107/2, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca 6 ay 20 gün hapis ve 320,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, CMK’nın 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 3 yıl denetim süresi belirlenmesine karar verildiği, anılan kararının kesinleşmesini müteakip, suça sürüklenen çocuğun deneme süresi içinde kasıtlı bir suç işlediğinden bahisle yapılan yargılama sonucunda İstanbul 3. Çocuk Mahkemesinin 18/07/2018 tarihli ve 2017/849 esas, 2018/355 sayılı kararıyla hükmün açıklanmasına, suça sürüklenen çocuğun TCK’nın 107/2, 31/3, 50/1-a, 52/2 ve 62. maddeleri uyarınca 4.000,00 Türk lirası ve 320,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına karar verildiği, hükmün kanun yoluna konu edilmeksizin kesinleştiği,
Suça sürüklenen çocuğun suç tarihi itibariyle sabıkasız olduğu, mahkemece adli tıp şube müdürlüğünün raporu, sosyal inceleme raporu ve mahkeme gözlemi değerlendirilerek suça sürüklenen çocuğun işlediği suçla ilgili fiillerinin hukuki anlam ve sonuçlarını kavrayacak derecede fiili algılama ve bu fiili ile davranışlarını yönlendirme yeteneğinin gelişmiş olduğu kanaatine varıldığı, hükmün infazının durdurulduğu,
Anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
Suça sürüklenen çocuk … kayden 29/08/1998 doğumlu olup, suç tarihi olan 17/01/2013 itibariyle on dört yaşını bitirip on beş yaşından gün almış ancak on beş yaşını tamamlamamıştır. Suça sürüklenen çocuk TCK’nın 31/2. maddesi kapsamında “fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olan kişiler” grubunda olması nedeniyle, hakkında hükmolunan cezada, TCK’nın 31. maddesinin ikinci fıkrası gereğince 1/2 oranında indirim yapılması yerine, “fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler” için indirim öngören anılan maddenin üçüncü fıkrası uyarınca 1/3 oranında indirim yapılarak fazla cezaya hükmolunmuştur. Bu açıklamalar karşısında; İstanbul 3. Çocuk Mahkemesinin 18/07/2018 tarihli ve 2017/849 esas, 2018/355 sayılı kararında yasaya uygunluk bulunmamaktadır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)Kanun yararına bozma istemine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarnamede yer alan bozma nedeni yerinde görüldüğünden, şantaj suçundan kurulan, İstanbul 3. Çocuk Mahkemesinin 18/07/2018 tarihli ve 2017/849 esas, 2018/355 sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
B)Yargılamanın tekrarlanması yasağı ve aynı Kanun maddesinin 4-d fıkrasına göre hukuka aykırılık daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmekle, hükmün ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarının;
“2-Suça sürüklenen çocuğun suç işlediği tarihte 12-15 yaş grubunda olduğu anlaşıldığından, 5237 Sayılı TCK’nın 31/2. maddesi gereğince cezasından 1/2 oranında indirim yapılarak 6 ay hapis ve 15 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına,
3-Suça sürüklenen çocuğun duruşmada gözlenen iyi hal ve tavırları lehine takdiri indirim sebebi kabul edilerek TCK’nın 62. maddesi gereğince cezasından 1/6 oranında indirim yapılarak 5 ay hapis ve 12 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına,
4-Suça sürüklenen çocuğun 150 günlük hapis cezasının TCK’nın 50/3, 50/1-a, 52/2. maddeleri gereğince günlüğü 20 TL’den paraya çevrilerek 3.000,00 TL ADLİ PARA CEZASI ve 12 gün adli para cezası da TCK’nın 52/2. maddesi gereğince günlüğü 20 TL’den paraya çevrilerek 240,00 TL ADLİ PARA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,”
şeklinde DÜZELTİLMESİNE,bozulan kararda yer alan diğer hususların olduğu gibi bırakılmasına, 22/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.