Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2019/2301 E. 2019/9622 K. 22.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/2301
KARAR NO : 2019/9622
KARAR TARİHİ : 22.05.2019

Eşe karşı kasten yaralama ve tehdit suçlarından sanık …’nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2, 86/3-a, 52/2-4 ve 106/1-1. cümle maddeleri gereğince 3.600,00 Türk lirası adli para ve 6 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Sivas 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/10/2018 tarihli ve 2018/566 esas, 2018/767 sayılı kararına karşı yapılan itirazın kısmen kabulü ile tehdit suçu bakımdan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik kararın kaldırılmasına dair Sivas 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/11/2018 tarihli ve 2018/1427 Değişik İş sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 30/01/2019 gün ve 94660652-105-58-17341-2018-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12/02/2019 gün ve 2019/13617 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesi, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 11/03/2019 tarihli ve 2019/2750 esas, 2019/4905 sayılı görevsizlik kararıyla Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
Mercii Sivas 1. Ağır Ceza Mahkemesince, sanık hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/2-a maddesinden açılan ancak Mahkemenin değerlendirmesiyle anılan Kanun’un 106/1-1 cümle kapsamında işlenen tehdit suçunun 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253/1-b maddesinde düzenlenen uzlaşma kapsamı içerisinde kaldığı, Mahkemece uzlaştırma işlemleri yapılmaksızın sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş olması nedeniyle 5271 sayılı Kanun’un 253 ve 254. maddelerinin gereğinin yerine getirilmesi gerektiğinden sanık müdafiinin bu yöndeki itirazının kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilerek itirazın kabulüne karar verilmiş ise de; 02/12/2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun’un 253. maddesinin (b) bendine eklenen 3. alt bendi ile 5237 sayılı Kanun’un 106/1-1. cümlesinde düzenlenen tehdit suçunun uzlaştırma kapsamına alındığı anlaşılmış ise de, 5271 sayılı Kanun’un 253/3. maddesinde yer alan “Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması halinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz” şeklindeki hüküm gereğince, somut olayda şüphelinin tehdit suçunu uzlaşma kapsamına girmeyen eşe karşı kasten yaralama suçuyla birlikte işlemesi nedeniyle uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağı gözetilmeden, itirazın reddi yerine, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Eşe karşı kasten yaralama ve tehdit suçlarından sanık …’nın, TCK’nın 86/2, 86/3-a, 52/2-4 ve 106/1-1. cümle maddeleri gereğince 3.600,00 Türk lirası adli para ve 6 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Sivas 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/10/2018 tarihli ve 2018/566 esas, 2018/767 sayılı kararına karşı yapılan itirazın kısmen kabulü ile tehdit suçu bakımdan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik kararın kaldırılmasına dair Sivas 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/11/2018 tarihli ve 2018/1427 Değişik İş sayılı kararının, 5271 sayılı Kanun’un 253/3. maddesinde yer alan “Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması halinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz” şeklindeki hüküm gereğince, somut olayda şüphelinin tehdit suçunu uzlaşma kapsamına girmeyen eşe karşı kasten yaralama suçuyla birlikte işlemesi nedeniyle uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağı gözetilmeden, itirazın reddi yerine, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Sanık …’ya yükletilen ve TCK’nın 106/1-1. cümlesinde düzenlenen tehdit suçu yönünden, uzlaştırma hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağının ve buna bağlı olarak mercii kararında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
Ceza Genel Kurulu’nun 29/05/2018 tarihli ve 2017/15-496 esas, 2018/246 sayılı kararında belirtildiği üzere; uzlaştırma kurumu, uyuşmazlığın yargı dışı yolla ve fakat adli makamlar denetiminde çözümlenmesini amaçlayan bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Uzlaştırma; bu kapsama giren suçlarda, fail ve mağdurun suçtan doğan zararın giderilmesi konusunda anlaşmalarına bağlı olarak, devletin de ceza soruşturması veya kovuşturmasından vazgeçmesi ve suçun işlenmesiyle bozulan toplumsal düzenin barış yoluyla yeniden tesisini sağlayıcı nitelikte bir hukuksal kurumdur. 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın 73. maddesinin sekizinci fıkrasında, “Suçtan zarar göreni gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olup, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı bulunan suçlarda, failin suçu kabullenmesi ve doğmuş olan zararın tümünü veya büyük bir kısmını ödemesi veya gidermesi koşuluyla mağdur ile fail özgür iradeleri ile uzlaştıklarında ve bu husus Cumhuriyet savcısı veya hâkim tarafından saptandığında kamu davası açılmaz veya davanın düşürülmesine karar verilir” hükmü ile uzlaşma kurumuna, aynı tarihte yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK’nın 253, 254 ve 255. maddelerinde ise, uzlaşmanın şartları, yöntemi, sonuçları, kovuşturma aşamasında uzlaşma ile birden fazla failin bulunması hâlinde uzlaşmanın nasıl gerçekleşeceğine ilişkin hükümlere yer verilmiştir. 19/12/2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun’un ikinci maddesiyle, 5237 sayılı TCK’nın 73. maddesinin başlığında yer alan “uzlaşma” ibaresi metinden çıkarılmış, 45. maddesiyle de aynı maddenin sekizinci fıkrası yürürlükten kaldırılmış, yine 24 ve 25. maddeleri ile CMK’nın 253 ve 254. maddeleri değiştirilmiştir. CMK’nın 5560 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile değiştirilen 253. maddesinin üçüncü fıkrası; “(3) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez.” biçimdeyken 09/07/2009 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5918 sayılı Kanun’un sekizinci maddesiyle anılan fıkraya “Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz” cümlesi eklenmiştir. 02/12/2016 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile yapılan değişiklikle madde başlığı “Uzlaştırma” olarak değiştirilmiş ve 6763 sayılı Kanun ile uzlaştırma kapsamındaki suçların sayıları artırılmış, TCK’nın 106. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen tehdit, aynı Kanun’un 141. maddesinde düzenlenen hırsızlık ve 157. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçları uzlaştırma kapsamına alınmış, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlara ilişkin sınırlama kaldırılmıştır. Mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar yönünden ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar da uzlaştırma kapsamına dahil edilmiştir. Uzlaştırma kurumu, fail ile devlet arasındaki ceza ilişkisini sona erdirmesi bakımından maddi hukuka da ilişkin bulunması nedeniyle yürürlüğünden önceki olaylara uygulanabilecek, bu uygulama sadece görülmekte olan davalar bakımından geçerli olmayacak, 5237 sayılı Kanun’un 7/2. maddesindeki düzenleme de nazara alınarak kesinleşen ve infaz edilmekte olan hükümlerde de uygulanabilecek ve bu husus infaz aşamasında gözetilebilecektir. Yerine getirilen hükümler yönünden ise, uzlaştırma sanığın hukuki yararının bulunması koşuluyla uygulanabilecektir.
Uzlaştırma CMK’nın 253. maddesinde ayrıntılarıyla düzenlenmiş, mahkeme tarafından uzlaştırmaya ilişkin anılan Kanunun 254. maddesinde” (1)Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, kovuşturma dosyası, uzlaştırma işlemlerinin 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir. (2) Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini def’aten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde; sanık hakkında, 231 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir. Geri bırakma süresince zamanaşımı işlemez. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkeme tarafından, 231 inci maddenin onbirinci fıkrasındaki şartlar aranmaksızın, hüküm açıklanır. ” denilmiştir.
Uzlaştırmanın asıl olarak soruşturma evresinde yapılması gereken bir işlem olduğu, kovuşturma aşamasında uzlaştırma hükümlerinin uygulanmasının ise istisnai olarak Cumhuriyet savcısı tarafından uzlaştırma usulü uygulanmaksızın dava açılması veya suçun uzlaştırma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması halinde mümkün olduğu kabul edilmelidir.
Uzlaştırma usulü uygulanmaksızın dava açılması veya suçun uzlaştırma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması halinde uzlaştırmanın uygulanması gerekmekte olup uzlaşma başarıyla gerçekleşir ve edim bir defada yerine getirilirse kamu davasının düşmesine karar verilecektir.
İncelenen dosyada;
Sanık … hakkında, eşi olan mağdur Yeşim Kuruçaylı’ya yönelik 13/10/2018 tarihli tehdit, kasten yaralama ve hakaret eylemlerinden dolayı TCK’nın 125/1, 86/2, 86/3-a, 106/2-a ve 53/1 maddeleri uyarınca yargılanıp cezalandırılması talebiyle kamu davasının açıldığı, sanığın sabıkasız olduğu ve hükmün açkılanmasının geri bırakılmasını kabul ettiği, yargılama neticesinde Sivas 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/10/2018 tarihli ve 2018/566 esas, 2018/767 sayılı kararıyla sanığın, eşi olan mağduru evde darp ettikten sonra “seni öldüreceğim” dediği kabul edilerek TCK’nın 86/2, 86/3-a, 52/2-4 ve 106/1-1. cümle maddeleri gereğince sırasıyla 3.600,00 Türk lirası adli para ve 6 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, hakaret suçundan açılan kamu davasının ise şikayetten vazgeçme nedeniyle düşmesine karar verildiği, sanık müdafiinin anılan karara 31/10/2018 tarihinde, tehdit suçu yönünden uzlaştırma hükümlerinin uygulanmasının gerektiği, kasten yaralama suçu yönünden ise beraat kararı verilmesi gerektiğinden bahisle itiraz ettiği, Sivas 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/11/2018 tarihli ve 2018/1427 Değişik İş sayılı kesin nitelikteki kararıyla kasten yaralama suçu yönünden itirazın reddine, tehdit suçu yönünden ise uzlaştırma işlemleri yapılmaksızın sanık hakkında karar verilmiş olması nedeniyle itirazın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
Uyuşmazlığa geçmeden evvel çözüme kavuşturulması gereken sorun, CMK’nın 253. maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması halinde uzlaştırma hükümleri uygulanmaz” şeklindeki düzenleme karşısında; sanık …’nın TCK’nın 106/1-1. cümlesinde düzenlenen ve müstakil işlendiğinde, uzlaştırma kapsamında bulunan tehdit suçunun, sanığın işlediği kabul edilen eşe karşı kasten yaralama suçuyla birlikte işlenip işlenmediğidir. Suçların birlikte işlenip işlenmediği hususunun, suçlar arasında bağlantı bulunup bulunmadığı hususundan farklı olduğu kuşkusuzdur.
Somut olayda, mahkemece, dosya içeriğine uygun biçimde, sanığın eşi olan mağduru evde darp ettikten sonra “seni öldüreceğim” dediği kabul edilerek her iki suçtan mahkumiyet hükmü kurulmuştur. Her iki olayın meydana geliş biçimi, meydana geldiği yer, olaylar arasındaki zaman aralığı nazara alındığında eylemler arasında birliktelik bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu halde uzlaştırma kapsamına giren bir suç, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlendiğinden, CMK’nın 253. maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması halinde uzlaştırma hükümleri uygulanmaz” şeklindeki düzenleme nedeniyle sanığın işlediği kabul edilen TCK’nın 106/1-1. cümlesi kapsamındaki tehdit suçu yönünden uzlaştırma hükümlerinin uygulanması mümkün değildir.
Bu açıklamalar karşısında; sanık …’nın, TCK’nın 106/1-1. cümlesi gereğince 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Sivas 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/10/2018 tarihli ve 2018/566 esas, 2018/767 sayılı kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, anılan karara karşı yapılan itirazın reddi gerekirken, kabulüne karar verilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik kararın kaldırılmasına dair Sivas 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/11/2018 tarihli ve 2018/1427 Değişik İş sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.
IV-Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, Sivas 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/11/2018 tarihli ve 2018/1427 Değişik İş sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sonraki işlemlerin, CMK’nın 309/4-a maddesi gereğince mahallinde merci mahkemesince yerine getirilmesine, 22/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.