Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2019/1104 E. 2019/5452 K. 28.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/1104
KARAR NO : 2019/5452
KARAR TARİHİ : 28.03.2019

Hakaret ve tehdit suçlarından şüpheli … hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 30/09/2015 tarihli ve 2014/8216 soruşturma, 2015/4876 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın süre yönünden reddine ilişkin Bodrum Sulh Ceza Hakimliğinin 14/12/2016 tarihli ve 2016/2692 Değişik İş sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 25/07/2018 gün ve 94660652-105-48-9157-2018-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02/08/2018 gün ve 2018/67415 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesi, 18. Ceza Dairesi’nin 14/01/2019 tarihli ve 2018/5573 esas, 2019/1197 sayılı görevsizlik kararıyla Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
Bodrum Sulh Ceza Hakimliğince, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın müştekiye 04/11/2015 tarihinde tebliğ edildiği karara süresinden sonra 13/07/2016 tarihinde itiraz edildiği gerekçesi ile red kararı verilmiş ise de, soruşturmaya ilişkin işlemlerin müşteki adına…. Noterliğinin 07/08/2014 tarihli ve … yevmine numaralı vekaletnamesi kapsamında vekil marifeti ile sürdürüldüğü, müşteki vekiline kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın 28/06/2016 tarihinde tebliğ edildiği, 13/07/2016 tarihli itiraz dilekçesinin 15 günlük yasal süre içerisinde sunulduğu anlaşılmakla, süresinde yapılan itirazla ilgili olarak esastan inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Hakaret ve tehdit suçlarından şüpheli … hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 30/09/2015 tarihli ve 2014/8216 soruşturma, 2015/4876 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın süre yönünden reddine ilişkin Bodrum Sulh Ceza Hakimliğinin 14/12/2016 tarihli ve 2016/2692 Değişik İş sayılı kararının, soruşturmaya ilişkin işlemlerin müşteki adına Bodrum 9. Noterliği’nin 07/08/2014 tarihli ve 05346 yevmiye numaralı vekaletnamesi kapsamında vekil marifeti ile sürdürüldüğü, müşteki vekiline kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın 28/06/2016 tarihinde tebliğ edildiği, 13/07/2016 tarihli itiraz dilekçesinin 15 günlük yasal süre içerisinde sunulduğu anlaşılmakla, süresinde yapılan itirazla ilgili olarak esastan inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Hakaret ve tehdit suçlarından şüpheli … hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 30/09/2015 tarihli ve 2014/8216 soruşturma, 2015/4876 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın süre yönünden reddine ilişkin Bodrum Sulh Ceza Hakimliğinin 14/12/2016 tarihli ve 2016/2692 Değişik İş sayılı kararınında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.” 2. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.” 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.
CMK’nın 173. maddesi; ” (1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.
(2) İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.
(3) (Değişik fıkra: 18/06/2014-6545 S.K./71. md) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
(4) (Değişik fıkra: 25/05/2005-5353 S.K./26.mad) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.
(5) Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hâllerde bu Madde hükmü uygulanmaz.
(6) (Değişik fıkra: 2/1/2017 – 680 S.K.H.K./11. md) İtirazın reddedilmesi halinde aynı fiilden dolayı kamu davası açılabilmesi için 172 nci maddenin ikinci fıkrası uygulanır.” biçimindedir.
Yukarıda yer verilen düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, Ceza Muhakemesi Kanununun “soruşturma” başlıklı 2. kitabında, Cumhuriyet savcısının suç soruşturmasına ilişkin süreci nasıl yürüteceği ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi durumunda, itirazı incelemekle görevli mahkemenin görevleri açık bir şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır.
Bu çerçevede, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen hakimlik, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya eksik soruşturma nedeniyle soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir.
CMK’nın 170/2. maddesine göre kamu davası açılabilmesi için soruşturma aşamasında toplanan delillere göre suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir. Suç ihbar veya şikayeti yoluyla soruşturma yaparak maddi gerçeğe ulaşma yükümlülüğü ve yetkisi bulunan Cumhuriyet savcısı, soruşturma sonucunda elde edilen delilleri değerlendirerek kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli şüphe olup olmadığını takdir edecektir. Ancak soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısının delil değerlendirmesiyle, kovuşturma aşamasında hakimin delilleri değerlendirmesi birbirinden farklı özelliklere sahiptir. CMK’nın 170/2. maddesine göre soruşturma aşamasında toplanan deliller kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturup oluşturmadıkları çerçevesinde incelemeye tabi tutulurken, kovuşturma aşamasında, isnad edilen suçun işlenip işlenmediği hususunda mahkumiyete yeter olup olmadığı ve tam bir vicdani kanaat oluşturup oluşturmadığı çerçevesinde değerlendirilmektedir.
CMK’nın 173. maddesinin 1. fıkrasında, suçtan zarar görenin, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, anılan karara itiraz edebileceği belirtilmiştir. CMK’nın “Tebligat Usulleri” başlıklı 37. maddesinin 1. fıkrasında, tebligatın, bu Kanunda belirtilen özel hükümler saklı kalmak koşuluyla, ilgili kanunda belirtilen hükümlere göre yapılacağı hüküm altına alınmıştır. Süre tebellüğ ile birlikte işlemeye başlayacağından, tebligatın kime yapılacağı konusu önem arz etmektedir. Hangi hallerde tebligatın kime yapılması gerektiği 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nda ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Vekile Ve Kanuni Mümesile Tebligat” başlıklı 11. maddesi;
“Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Vekil birden çok ise bunlardan birine tebligat yapılması yeterlidir. Eğer tebligat birden fazla vekile yapılmış ise, bunlardan ilkine yapılan tebliğ tarihi asıl tebliğ tarihi sayılır. Ancak, Ceza Muhakemeleri Usulu Kanununun, kararların sanıklara tebliğ edilmelerine ilişkin hükümleri saklıdır.
(Ek: 11/1/2011 – 6099/4 md.) Avukat tarafından takip edilen işlerde, avukatın bürosunda yapılacak tebligatlar, resmî çalışma gün ve saatleri içinde yapılır.
Kanuni mümessilleri bulunanlara veya bulunması gerekenlere yapılacak tebligat kanunlara göre bizzat kendilerine yapılması icabetmedikçe bu mümessillere yapılır.” şeklindedir.
Yine 05/01/2012 tarihli ve 28184 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin “Vekile Tebligat” başlıklı 18. maddesi;
“(1) Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Vekile bürosunda yapılacak tebligat, resmî çalışma gün ve saatleri içinde yapılır.
(2) Vekil birden çok ise bunlardan birine tebligat yapılması yeterlidir. Eğer tebligat birden fazla vekile yapılmış ise bunlardan ilkine yapılan tebliğ tarihi asıl tebliğ tarihi sayılır. Ancak, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun, kararların sanıklara tebliğ edilmesine ilişkin hükümleri saklıdır.” biçimindedir.
Bu düzenlemeler karşısında, vekil vasıtasıyla temsil edilen işlerde tebligatın vekile yapılması gerektiği açıktır. Yerleşik yargısal kararlar da bu yöndedir.İncelenen dosyada;
Şikayetçi … vekili Av. … tarafından ekinde vekaletname bulunan 18/08/2014 havale tarihli dilekçeyle şüphelinin şikayetçiyi tehdit ettiğinden ve şikayetçiye hakaret ettiğinden bahisle şikayette bulunulduğu, şüphelinin atılı suçu kabul etmediği, soruşturma neticesinde Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığınca 30/09/2015 tarihli ve 2014/8216 soruşturma, 2015/4876 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın verildiği, anılan kararın şikayetçi …’ın MERNİS adresine tebliğe çıkarılarak Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre 04/11/2015 tarihinde tebliğ edildiği, şikayetçi vekilinin 20/06/2016 tarihinde Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığı’na müracaat ederek kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğini istediği, anılan kararın bu kez vekile 28/06/2016 tarihinde tebliğ edildiği, şikayetçi vekili tarafından 13/07/2016 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz edildiği, itirazın Bodrum Sulh Ceza Hakimliğinin 14/12/2016 tarihli ve 2016/2692 Değişik İş sayılı kesin nitelikteki kararıyla “…kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının 04/11/2015 tarihinde tebliğ edildiği, müşteki vekilinin 13/07/2016 tarihinde karar itiraz ettiği, itirazın CMK 173. maddesinde belirtilen 15 günlük yasal sürede yapılmadığı …” biçimindeki gerekçeyle süreden reddedildiği,
Şikayetçi … tarafından … Noterliği’nin 07/08/2014 tarihli ve … yevmiye numaralı vekaletnamesiyle avukatlar … ve …’ın vekil olarak tayin edildikleri, dosya içerisinde adı geçen avukatların şikayetçi tarafından azlediklerine dair bilgi veya belgenin bulunmadığı,
Anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
CMK’nın 173. maddesinin birinci fıkrasında suçtan zarar görenin, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde itirazda bulunabileceğinin belirtilmesi, Tebligat Kanunu’nun 11. maddesinde vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılacağının düzenlenmesi, şikayetçi … tarafından … Noterliği’nin 07/08/2014 tarihli ve… yevmiye numaralı vekaletnamesiyle avukatlar …ve…’ın vekil olarak tayin edilmeleri, adı geçen avukatların şikayetçi tarafından azlediklerine dair bilgi veya belgenin bulunmaması karşısında; kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın şikayetçi … vekillerine tebliği gerekirken şikayetçiye tebliğ edilmesinin yasaya aykırı olduğu, şikayetçi vekili Av…..’in kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine 28/06/2016 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine 13/07/2016’da süresi içerisinde itirazda bulunduğu gözetilip, itiraz esastan incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, şikayetçi vekilinin itirazının süresinde olmadığından bahisle reddine dair Bodrum Sulh Ceza Hakimliğinin 14/12/2016 tarihli ve 2016/2692 Değişik İş sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.
IV-Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, Bodrum Sulh Ceza Hakimliğinin 14/12/2016 tarihli ve 2016/2692 Değişik İş sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sonraki işlemlerin, CMK’nın 309/4-a maddesi gereğince mahallinde merci mahkemesince yerine getirilmesine, 28/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.