Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2018/7939 E. 2019/453 K. 17.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/7939
KARAR NO : 2019/453
KARAR TARİHİ : 17.01.2019

Silahla tehdit suçundan sanık …’un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/2-a ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, sanığın 5 yıl süre ile denetime tâbi tutulmasına dair Kırıkkale 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 02/01/2018 tarihli ve 2015/468 esas, 2008/4 sayılı kararına karşı itirazın kabulü ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kaldırılmasına ilişkin Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/02/2018 tarihli ve 2018/223 Değişik İş sayılı kararı, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 25/10/2018 gün ve 94660652-105-71-7734-2018-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06/11/2018 gün ve 2018/89007 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesinde yer alan, “Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenleme ile aynı maddenin 231/8. maddesine eklenen “Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.” biçimindeki düzenleme nazara alındığında, Kırıkkale 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/09/2016 tarihli ve 2015/562 esas, 2016/516 sayılı kararına konu hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının 26/09/2016 tarihinde kesinleştiği, bununla birlikte incelemeye konu Kırıkkale 5.Asliye Ceza Mahkemesinin 02/01/2018 tarihli ve 2015/468 esas, 2008/4 sayılı kararına ilişkin suçun ise 05/10/2014 tarihinde işlendiği, dolayısıyla denetim süresi içerisinde işlenen bir suç olmadığı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde,
Kabule göre de; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/8. maddesi uyarınca “Denetim süresi içinde kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez” şeklindeki gerekçeyle Kırıkkale 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 02/01/2018 tarihli ve 2015/468 esas, 2008/4 sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararı kaldırılmış ise de, itiraz merciince sanık … hakkında inceleme konusu hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararına engel olduğu değerlendirilen Kırıkkkale 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02/12/2010 tarihli ve 2010/297 esas, 2010/625 sayılı kararını içeren dosyanın sanığının … olduğu gözetilmeden, itirazın reddi yerine, yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesinde,
isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
.2.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Silahla tehdit suçundan sanık …’un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/2-a ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, sanığın 5 yıl süre ile denetime tâbi tutulmasına dair Kırıkkale 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 02/01/2018 tarihli ve 2015/468 esas, 2008/4 sayılı kararına karşı itirazın kabulü ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kaldırılmasına ilişkin Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/02/2018 tarihli ve 2018/223 Değişik İş sayılı kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesinde yer alan, “Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenleme ile aynı maddenin 231/8. maddesine eklenen “Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.” biçimindeki düzenleme nazara alındığında, Kırıkkale 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/09/2016 tarihli ve 2015/562 esas, 2016/516 sayılı kararına konu hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının 26/09/2016 tarihinde kesinleştiği, bununla birlikte incelemeye konu Kırıkkale 5.Asliye Ceza Mahkemesinin 02/01/2018 tarihli ve 2015/468 esas, 2008/4 sayılı kararına ilişkin suçun ise 05/10/2014 tarihinde işlendiği, dolayısıyla denetim süresi içerisinde işlenen bir suç olmadığı, ayrıca 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/8. maddesi uyarınca “Denetim süresi içinde kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez” şeklindeki gerekçeyle Kırıkkale 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 02/01/2018 tarihli ve 2015/468 esas, 2008/4 sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararı kaldırılmış ise de, itiraz merciince sanık … hakkında inceleme konusu hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararına engel olduğu değerlendirilen Kırıkkkale 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02/12/2010 tarihli ve 2010/297 esas, 2010/625 sayılı kararını içeren dosyanın sanığının … olduğu gözetilmeden, itirazın reddi yerine, yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesinde isabet bulunmadığı gerekçeleriyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Silahla tehdit suçundan sanık … hakkında TCK’nın 106/2-a ve 62. maddeleri uyarınca tayin olunan 1 yıl 8 ay hapis cezasına ilişkin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının yasaya uygun olup olmadığının ve buna bağlı olarak anılan karara karşı itirazın kabulü ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kaldırılmasına dair mercii kararında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
.3.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun’un 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanun’un 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkrayla büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı kanunun 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanun’un 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla çocuk suçlular ile yetişkin suçlular, hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tâbi kılınmıştır.
Başlangıçta yalnızca yetişkin sanıklar yönünden ve şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak hükmolunan, bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması 5728 sayılı Kanun’un 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasa’nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş, maddenin altıncı fıkrasına, 25/07/2010 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6008 sayılı Kanun’un 7. maddesiyle “sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.” cümlesi eklenmiş, yine maddenin sekizinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere, 28/06/2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 6545 sayılı Kanun’un 72. maddesiyle “Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez” cümlesi eklenmiştir.
5560, 5728, 5739, 6008 ve 6545 sayılı Kanunlarla 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
1) Suça ilişkin olarak;
a- Yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
b- Suçun Anayasa’nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
2) Sanığa ilişkin olarak;
a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b-Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
c-Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
d-Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması,
e-Sanık hakkında daha önce hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verilmemiş olması,
Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Tüm bu şartların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve onsekiz yaşından büyük olan sanıklar beş yıl, suça sürüklenen çocuklar ise üç yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulacaktır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağına ilişkin bir değerlendirme yapılması için, yargılamanın herhangi bir sujesinin talepte bulunması şart değildir. Maddede
.4.
öngörülen şartların oluşup oluşmadığı ve bu hükmün uygulanıp uygulanmayacağı hakim tarafından her olayda re’sen değerlendirilip takdir edilmeli ve denetime imkan verecek biçimde kararda gösterilmelidir.
CMK’nın 231. maddesinin 12. fıkrasına göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz yoluna başvurulabilecektir.
Olağan kanun yollarından olan itiraz, CMK’nın 267 ila 271. maddeleri, arasında düzenlenmiş olup “İtiraz olunabilecek kararlar” başlıklı 267. maddesinde; “Hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hâllerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre, kural olarak sadece hakim kararlarına karşı gidilebilecek olan itiraz yoluna, kanunlarda açıkça gösterilmiş olunması kaydıyla mahkeme kararlarına karşı da başvurulması mümkündür.
CMK’nın 270 ve 271. maddelerine göre, itiraz incelemesi kural olarak duruşmasız ve dosya üzerinden yapılacak, merci gerekli görürse Cumhuriyet savcısı, müdafii veya vekili de dinleyebilecektir. Bunun yanında merci, yazı ile cevap verebilmesi için itiraz istemini Cumhuriyet savcısı ve karşı tarafa bildirebilecek, kendisi de inceleme ve araştırma yapabileceği gibi gerekli gördüğünde bunların yapılması konusunda emir de verebilecektir.
CMK’nın itirazla ilgili yukarıda yer verilen maddelerinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik itirazın yalnızca şekil yönünden inceleneceği, esasın inceleme dışı bırakılacağına dair bir düzenleme bulunmamaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu da 22/01/2013 tarih ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararında; “İtiraz mercii, o yer Cumhuriyet savcısının suç vasfına yönelik aleyhe başvurusu üzerine incelemesini sadece şekli olarak değil, hem maddi olay hem de hukuki yönden yapmalı, gerekli gördüğünde cevap vermesi için itirazı sanık müdafiine tebliğ etmeli ve Cumhuriyet savcısı ile sanık müdafiini dinlemeli, yine ihtiyaç duyduğu konular varsa gerekli araştırma ve incelemeyi yapmalı ya da bunların yapılmasını sağlamalı ve bunun sonucunda da TCK’nın 191/2. maddesi gereğince verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararının isabetli olup olmadığına karar vermelidir.” şeklindeki gerekçesiyle itirazın hem maddi hem hukuki yönden ele alınması ve her yönden hukuka uygunluğunun denetlenmesi gerektiğine karar vermiştir.
İncelenen dosyada;
Sanık … hakkında 05/10/2014 tarihinde gerçekleştirdiği iddia olunan silahla tehdit eylemi nedeniyle cezalandırılması talebiyle kamu davasının açıldığı, yargılama sırasında sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul ettiği, yargılama neticesinde Kırıkkale 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 02/01/2018 tarihli ve 2015/468 esas, 2008/4 sayılı kararıyla sanığın, TCK’nın 106/2-a ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, CMK’nın 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl süre ile denetime tâbi tutulmasına karar verildiği anılan karara sanık müdafii tarafından sanığın beraat etmesi gerektiğinden bahisle itiraz edildiği, Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/02/2018 tarihli ve 2018/223 Değişik İş sayılı kesin nitelikteki kararıyla “…sanığın Kırıkkale 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/297 esas 2010/625 karar sayılı kararıyla hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı, bu kararın 10/12/2010 tarihinde kesinleştiği, 5 yıllık denetim süresi dolmadan sanığın davaya konu suçu 05/10/2014 tarihinde işlediği nazara alındığında…” şeklindeki gerekçeyle itirazın kabulüne, Kırıkkale
.5.
5. Asliye Ceza Mahkemesinin 02/01/2018 tarih ve 2015/468 esas, 2018/4 sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın kaldırılmasına karar verildiği,
Kırıkkale 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/297 esas ve 2010/625 sayılı kararında, sanığın …, suçun ise yaralama olduğu ve 10/12/2010 tarihinde kesinleştiği,
Sanık …’un, suç tarihi itibariyle sabıkasız olduğu ve adli sicilinde herhangi bir kaydın yer almadığı ancak, karardan önce alınan adli sicilinde 26/09/2016 tarihinde kesinlesen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair bir adet kaydın yer aldığı,
Anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
Sanık …’un, işlediği kabul edilen tehdit suçu nedeniyle dosyaya yansıyan ve talep edilen somut maddi bir zarar bulunmamakta, manevi zarar ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasına engel oluşturmamaktadır. Sanığın işlediği kabul edilen suç, niteliği ve hükmolunan ceza süresi itibariyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kapsamında bulunmaktadır. Sanık, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini kabul etmiştir. Mahkeme tarafından “…sanığın daha önceden kasıtlı bir suçtan mahkum olmadığı, mağdurun veya kamunun dosyaya yansımış somut maddi bir zararının bulunmadığı, yargılama boyunca sanığın olumsuz herhangi bir tutum ve davranışına rastlanılmadığı, yargılama safahatı, dosya kapsamı ve adli sicil kaydı nazara alındığında sanığın ileride suç işlemekten kaçınacağı yönünde olumlu kanaate ulaşıldığından…” şeklindeki gerekçeyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.
Sanık … suç tarihi itibariyle sabıkasız olup adli sicilinde herhangi bir kayıt yer almamakta ancak, karardan önce alınan adli sicilinde 26/09/2016 tarihinde kesinlesen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair bir adet kayıt bulunmamaktadır.
Anayasa’nın 38/4. maddesinde, suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimsenin suçlu sayılamayacağı belirtilmiştir. Yine AİHS’in 6. maddesinin ikinci fıkrasında “bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar suçsuz sayılır” denilmiştir. Amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel ilkelerinden birisi de öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, sanığın isnat edilen suçu işlediğine hükmedilmesi ve bu hükmün kesinleşmesi durumunda, suçun işlendiğinden bahsedilebilecektir.
Kurulan hükmün sanık hakkında hukuksal bir sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, davayı sonuçlandıran ve uyuşmazlığı çözen bir “hüküm” değildir. Ceza Genel Kurulu’nun 10.04.2018 tarihli ve 2014/15-487esas, 2018/151 sayılı kararında da belirtildiği üzere, CMK’nın 231/5. maddesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının sanık hakkında hukuki bir sonuç doğurmayacağı hüküm altına alınmış ise de; sanığın belirli sürelerle denetime tabi tutulmasını öngörmesi, adli sicile işlenmese dahi kendisine mahsus bir sisteme kaydedilmesi, 6545 sayılı Kanun ile yapılan
.6.
değişiklikten sonra ikinci kez hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesine engel teşkil etmesi, yine müsadere, yargılama giderleri ve bu kapsamda vekâlet ücretinin sanığa yüklenmesi bakımından hukuki etkilerinin bulunması nedenleriyle bu karar, esasında kesin bir hükmün bir kısım hukuki sonuçlarını doğurmaktadır. Bu nedenle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının hukuk dünyasında varlık kazanabilmesi ve yukarıda sayılan etkileri gösterebilmesi için yöntemince kesinleşmesi gerekmektedir. Kesinleşmeyen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, denetim süresini başlatmayacağı gibi 6545 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten sonra ikinci kez hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesine de engel teşkil etmeyecektir.
Bu açıklamalar ışığında; sanık …’un suç tarihi itibariyle sabıkasız olması ve adli sicilinde herhangi bir kaydın yer almaması, mercii Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/02/2018 tarihli ve 2018/223 Değişik İş sayılı kararının gerekçesine dayanak teşkil eden Kırıkkale 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/297 esas 2010/625 sayılı kararında sanığın … olması, …’un karardan önce alınan adli sicilinde yer alıp 26/09/2016 tarihinde kesinlesen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın incelemeye konu suç tarihinden sonra kesinleşmesi nedeniyle engel teşkil etmemesi karşısında; sanık …’un, TCK’nın 106/2-a ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, CMK’nın 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, sanığın 5 yıl süre ile denetime tâbi tutulmasına dair Kırıkkale 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 02/01/2018 tarihli ve 2015/468 esas, 2008/4 sayılı kararının usul ve yasaya uygun olduğu gözetilip, anılan karara karşı yapılan itirazın reddine karar verilmesi yerine, kabulü ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kaldırılmasına ilişkin Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/02/2018 tarihli ve 2018/223 Değişik İş sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.
IV-Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/02/2018 tarihli ve 2018/223 Değişik İş sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sonraki işlemlerin, CMK’nın 309/4-a maddesi gereğince mahallinde merci mahkemesince yerine getirilmesine, 17/01/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.