YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/7929
KARAR NO : 2018/21804
KARAR TARİHİ : 13.12.2018
Kasten yaralama ve tehdit suçundan şüpheliler … ve meçhul şahıs haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda …. Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 09/02/2018 tarihli ve 2017/7424 soruşturma, 2018/502 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii …. Sulh Ceza Hakimliğinin 05/03/2018 tarihli ve 2018/765 Değişik İş sayılı kararını müteakip, şikayetçi vekilinin şüphelilerin esasen Ümmet İspir, Ümmet’in oğlu Semih İspir ile meşhul bir üçüncü şahsın olduğu ve yeni deliller bulunduğu iddiası ile kamu davası açılmasına yönelik talebi hakkında, kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan itirazın önceden reddedildiğinden bahisle karar verilmesine yer olmadığına ilişkin …. Sulh Ceza Hakimliğinin 25/04/2018 tarihli ve 2018/1246 Değişik İş sayılı kararı, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 06/11/2018 gün ve 94660652-105-01-10888-2018-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16/11/2018 gün ve 2018/91413 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 173/6. maddesinde yer alan “(Değişik: 2/1/2017-KHK-680/11 md.) İtirazın reddedilmesi halinde aynı fiilden dolayı kamu davası açılabilmesi için 172 nci maddenin ikinci fıkrası uygulanır” ile 172/2. maddesinde yer alan “(Değişik: 2/1/2017-KHK-680/10 md.) Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz.” şeklindeki düzenlemeler karşısında,
Dosya kapsamına göre, müşteki vekilinin talebinde gösterilen hususların yeni delil niteliğinde olup olmadığı ve kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılarak dosyanın yeniden ele alınması gerekip gerekmediği konularında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Kasten yaralama ve tehdit suçundan şüpheliler … ve meçhul şahıs haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda …. Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 09/02/2018 tarihli ve 2017/7424 soruşturma, 2018/502 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii …. Sulh Ceza Hakimliğinin 05/03/2018 tarihli ve 2018/765 Değişik İş sayılı kararını müteakip, şikayetçi vekilinin şüphelilerin esasen Ümmet İspir, Ümmet’in oğlu Semih İspir ile meşhul bir üçüncü şahsın
./..
.2.
olduğu ve yeni deliller bulunduğu iddiası ile kamu davası açılmasına yönelik talebi hakkında, kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan itirazın önceden reddedildiğinden bahisle karar verilmesine yer olmadığına ilişkin …. Sulh Ceza Hakimliğinin 25/04/2018 tarihli ve 2018/1246 Değişik İş sayılı kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 173/6. maddesinde yer alan “(Değişik: 2/1/2017-KHK-680/11 md.) İtirazın reddedilmesi halinde aynı fiilden dolayı kamu davası açılabilmesi için 172 nci maddenin ikinci fıkrası uygulanır” ile 172/2. maddesinde yer alan “(Değişik: 2/1/2017-KHK-680/10 md.) Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz.” şeklindeki düzenlemeler karşısında, müşteki vekilinin talebinde gösterilen hususların yeni delil niteliğinde olup olmadığı ve kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılarak dosyanın yeniden ele alınması gerekip gerekmediği konularında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
…. Sulh Ceza Hakimliğinin 25/04/2018 tarihli ve 2018/1246 Değişik İş sayılı kararında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.” 2. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.” 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.
CMK’nın 173. maddesi ” (1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.
(2) İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.
(3) (Değişik fıkra: 18/06/2014-6545 S.K./71. md) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması
./..
.3.
için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
(4) (Değişik fıkra: 25/05/2005-5353 S.K./26.mad) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.
(5) Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hâllerde bu Madde hükmü uygulanmaz.
(6) (Değişik fıkra: 2/1/2017 – 680 S.K.H.K./11. md) İtirazın reddedilmesi halinde aynı fiilden dolayı kamu davası açılabilmesi için 172 nci maddenin ikinci fıkrası uygulanır.” biçimindedir.
CMK’nın 172. maddesinin 2. fıkrası; “Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra yeni delil meydana çıkmadıkça, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz. ” şeklindeyken, 06/01/2017 tarihli ve 29940 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 680 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 10. maddesi ile değiştirilerek “Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz.” şeklini almıştır.
Yukarıda yer verilen düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, Ceza Muhakemesi Kanununun “soruşturma” başlıklı 2. kitabında, Cumhuriyet savcısının suç soruşturmasına ilişkin süreci nasıl yürüteceği ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi durumunda, itirazı incelemekle görevli hakimliğin görevleri açık bir şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır.
Bu çerçevede, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen hakimlik, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya dosyada yer alan delillerin itirazla ilgili olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi için yeterli olmadığı durumlarda soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir.
CMK’nın 170/2. maddesine göre kamu davası açılabilmesi için soruşturma aşamasında toplanan delillere göre suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir. Suç ihbar veya şikayeti yoluyla soruşturma yaparak maddi gerçeğe ulaşma yükümlülüğü ve yetkisi bulunan Cumhuriyet savcısı, soruşturma sonucunda elde edilen delilleri değerlendirerek kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli şüphe olup olmadığını takdir edecektir. Ancak soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısının delil değerlendirmesiyle, kovuşturma aşamasında hakimin delilleri değerlendirmesi birbirinden farklı özelliklere sahiptir. CMK’nın 170/2. maddesine göre soruşturma aşamasında toplanan deliller kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturup oluşturmadıkları çerçevesinde incelemeye tabi tutulurken, kovuşturma aşamasında, isnad edilen suçun işlenip işlenmediği hususunda mahkumiyete yeter olup olmadığı ve tam bir vicdani kanaat oluşturup oluşturmadığı çerçevesinde değerlendirilmektedir.
Ceza Genel Kurulu’nun 23/06/2015 tarihli ve 2013/7-700 esas, 2015/241 sayılı kararında da belirtildiği üzere, Ceza Muhakemesi Kanunu, muhakemeyi soruşturma ve kovuşturma olmak üzere iki ana evreye ayırmıştır. Bir suç işlendiği şüphesini öğrenen Cumhuriyet savcısı, kamu davasını açmaya yer olup olmadığını tespit etmek üzere, maddi
./..
.4.
gerçeği araştırmak mecburiyetindedir. Soruşturma evresi sonunda Cumhuriyet savcısı, yaptığı araştırma faaliyetlerinin neticesinde bir sonuç çıkarmaktadır. Bu sonuç, kamu davası açılmasına gerek olduğu ya da olmadığı yönünde olacaktır. Soruşturma aşamasında, Cumhuriyet savcısı tarafından verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar, muhakeme faaliyeti sonunda, yargılama makamı tarafından verilmiş kararlar olmayıp, adli-idari nitelikte kararlardır. Ancak, bu kararlara itiraz yolunun açık olması nedeniyle itiraz üzerine kesinleşen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar, mahkeme denetiminden geçerek, yargı halini alır ve yargı otoritesi özelliğini gösterir. Gerek itiraz üzerine kesinleşen, gerekse itiraz edilmeksizin kesinleşen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar bakımından, yeni delil ortaya çıkmadıkça, aynı fiilden dolayı Cumhuriyet savcısı aynı işe tekrar el atamayacağından, kesin hükmün önleme etkisine benzer bir hal doğmaktadır. Böylece ceza muhakemesine hakim olan “hukuk devleti”, “adil yargılanma hakkı” ve “non bis in idem (aynı fiilden dolayı iki kez yargılama olmaz)” ilkelerinin ihlalleri de engellenmektedir.
CMK’nın 172/2. maddesinde yer alan “yeni delil” kavramından ne anlaşılması gerektiğine gelince; kovuşturmaya yer olmadığına dair karardan önce mevcut olan, ancak ele geçirilemeyen, dosyada bulunan ancak Cumhuriyet savcısı tarafından görülmeyen ve değerlendirilmeyen delil, yeni delildir. Yeni bir soruşturmanın başlatılabilmesi için delilin yeni olmasının yanında, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak nitelikte bulunması gerekir. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilip itirazen ya da itiraz edilmeksizin kesinleşmesi durumunda, Cumhuriyet savcısının aynı işe tekrar el atıp dava açabilmesi için kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak nitelikte yeni delil bulunması tek başına yeterli olmamakta, sulh ceza hâkimliğince kamu davasının açılması hususunda karar verilmesi de gerekmektedir.
Kanun koyucu, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın dava zamanaşımı süresince bir tehdit oluşturmasını önlemek amacıyla, aynı kişi hakkında, aynı fiilden dolayı tekrar soruşturma başlatmak için yeni delil şartını getirerek, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara “kesin hüküm” niteliği vermemekle birlikte, kişiler açısından hukuki güvenli alan oluşturarak adeta “kesin hükmün önleme etkisini yaratan bir hal” olarak düzenlemiştir. Bu suretle, insan haklarını ilgilendiren yönü nedeniyle şüpheliye önemli bir yargısal güvence getirilmiş, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar, kesin hükmün önleyici etkisine benzer sonuçlar doğuran bir karar niteliğine sahip olmuştur. Böylece, kişilere getirilen kanuni teminatla, soruşturma aşamasına tekrar dönülebilir endişesi ortadan kalkmış bulunmaktadır. Nitekim Yargıtay uygulamaları da bu yönde istikrar kazanmıştır. Cumhuriyet savcısınca verilip denetimden geçmeden kesinleşen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile merciince itirazın reddedilmesi üzerine kesinleşen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar arasında, önleme etkisi bakımından bir farklılık bulunmamaktadır.
İncelenen dosyada;
Şikayetçi Mustafa Öyke’nin şikayeti üzerine yapılan soruşturma neticesinde tehdit ve yaralama suçlarından dolayı delil yetersizliği nedeniyle …. Cumhuriyet Başsavcılığınca 09/02/2018 tarihli ve 2017/7424 soruşturma, 2018/502 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın verildiği, anılan kararın şikayetçiye tebliğ edildiği, şikayetçinin itirazı üzerine
./..
.5.
…. Sulh Ceza Hakimliğinin 05/03/2018 tarihli ve 2018/765 Değişik İş sayılı kesin nitelikteki kararıyla itirazın reddine karar verildiği, daha sonra şikayetçi vekilinin 13/04/2018 tarihinde soruşturmanın yeniden açılması talebinde bulunulduğu, …. …. Sulh Ceza Hakimliğinin 25/04/2018 tarihli ve 2018/1246 Değişik İş sayılı kararıyla anılan talebin itiraz mahiyetinde olduğu değerlendirilerek daha önce itirazın reddine karar verildiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
…. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 09/02/2018 tarihinde 2017/7424 soruşturma ve 2018/502 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın verilmesi, anılan karara şikayetçinin itirazı üzerine …. Sulh Ceza Hakimliğinin 05/03/2018 tarihli ve 2018/765 Değişik İş sayılı kesin nitelikteki kararıyla itirazın reddedilmesi, şikayetçi vekilinin 13/04/2018 tarihinde soruşturmanın yeniden açılması talebinde bulunması, CMK’nın 172. maddesinin 2. fıkrasında, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamayacağının düzenlenmesi karşısında, şikayetçi vekilinin dilekçesinde yer alan hususların kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil niteliğinde olup olmadığı ve kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılarak dosyanın yeniden ele alınmasının gerekip gerekmediği konularında bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, şikayetçi vekilinin 13/04/2018 tarihli dilekçesi itiraz niteliğinde kabul edilerek daha önce itirazın reddine karar verildiğinden bahisle yeniden karar verilmesine yer olmadığına ilişkin …. Sulh Ceza Hakimliğinin 25/04/2018 tarihli ve 2018/1246 Değişik İş sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.
IV-Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, …. Sulh Ceza Hakimliğinin 25/04/2018 tarihli ve 2018/1246 Değişik İş sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sonraki işlemlerin, CMK’nın 309/4-a maddesi gereğince mahallinde merci mahkemesince yerine getirilmesine, 13/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.