Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2018/7670 E. 2018/21207 K. 06.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/7670
KARAR NO : 2018/21207
KARAR TARİHİ : 06.12.2018

Tehdit suçundan sanık …’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-2. cümle, 29/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun’un 51/1. maddesi gereğince sanık hakkında verilen cezanın ertelenmesine ve 1 yıl denetim süresi belirlenmesine dair ….25. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/11/2015 tarihli ve 2014/171 esas, 2015/637 sayılı kararı, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 25/10/2018 gün ve 94660652-105-35-11903-2018-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02/11/2018 gün ve 2018/87801 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir.” şeklindeki 50/3. maddesi karşısında, dosya arasındaki sabıka kaydına göre atılı suçun işlendiği 18/11/2015 tarihinden önce hapis cezasına mahkum edilmemiş olan sanık hakkında hükmolunan 25 gün kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Tehdit suçundan sanık …’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-2. cümle, 29/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun’un 51/1. maddesi gereğince sanık hakkında verilen cezanın ertelenmesine ve 1 yıl denetim süresi belirlenmesine dair ….25. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/11/2015 tarihli ve 2014/171 esas, 2015/637 sayılı kararının, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir.” şeklindeki 50/3. maddesi karşısında, dosya arasındaki sabıka kaydına göre atılı suçun işlendiği 18/11/2015 tarihinden önce hapis cezasına mahkum edilmemiş olan sanık hakkında hükmolunan 25 gün kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
./..
.2.

II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Tehdit suçundan sanık … hakkında hükmolunan 25 gün hapis cezasının, TCK’nın 50/3. maddesi uyarınca, aynı Kanunun 50/1. maddesinde belirtilen seçenek yaptırımlara çevrilmesinin gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.

III- Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilebilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağan üstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir.(Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Kesinleşen bu karar veya hükümlerdeki aykırılıklar başka suretle giderilmesi mümkün olmadığı takdirde, ikincil ve olağanüstü nitelikte olan kanun yararına bozma yasa yoluna konu edilebilecektir.

İncelenen dosyada;
Sanık … hakkında hakaret ve sair tehdit suçlarından cezalandırılması talebiyle 04/11/2013 tarihinde kamu davasının açıldığı, sanığın yakalama üzerine alınan ifadesinde adres olarak “Kızılırmak Cad. No:10 Güzelbahçe İzmir” adresini bildirdiği, yargılama neticesinde ….25. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/11/2015 tarihli ve 2014/171 esas, 2015/637 sayılı kararıyla sanığın TCK’nın 125/1-4, 62, 106/1-2.cümle ve 62. maddeleri
./..
.3.

uyarınca sırasıyla 2 ay 27 gün ve 25 gün hapis cezalarıyla cezalandırılmasına, anılan Kanun’un 51. maddesi uyarınca cezaların ertelenmesine karar verildiği, gerekçeli kararın, sanığın mahkemede bildirdiği adres yerine, MERNİS adresi olduğu belirtilerek “Yalı Mh. İstikbal Cd. No: 19/3 Güzelbahçe İzmir” adresine tebliğe çıkarıldığı ve Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi gereğince 25/02/2016 tarihinde mahalle muhtarına bırakıldığı, yine gerekçeli kararın katılan Selahattin Uğur’un mahkemede bildirdiği adrese MERNİS adresi olduğu da belirtilerek tebliğe çıkarıldığı ve tebligatın Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi gereğince 25/02/2016 tarihinde mahalle muhtarına bırakıldığı, hükümlerin 04/03/2016 tarihi itibariyle kesinleştirildiği anlaşılmıştır.

Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesine göre tebligatın, öncelikle muhatabın beyan ettiği, en son adrese yapılması, bu adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilip, bu adrese tebligatın yapılması, bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres esas alınarak, Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanunun 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından, tebligata, Tebligat Kanununun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerekmektedir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; gerekçeli kararın, sanık …’ın mahkemede bildirdiği son adres yerine doğrudan MERNİS adresine, katılan Selahattin Uğur’un da aynı zamanda MERNİS adresi olan mahkemede bildirdiği adrese, MERNİS adresi olduğu belirtilerek tebliğe çıkarılması ve bu adreslerde Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre muhtara bırakılması karşısında, gerekçeli kararın sanık ve katılana yöntemince tebliğ edilmediği, bu suretle de kararın usulünce kesinleşmediği anlaşıldığından, ikincil ve olağanüstü nitelikte olan kanun yararına bozma yasa yoluna ancak, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde başvurulabilmesi hususu nazara alındığında, gerekçeli kararın, katılan ve sanığa yöntemince tebliğinin sağlanması, anılan karara karşı temyiz kanun yoluna başvurulması halinde gereğine tevessül edilmesi, temyiz kanun yoluna başvurulmaması halinde ise, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 25/10/2018 gün ve 94660652-105-35-11903-2018-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02/11/2018 gün ve 2018/87801 sayılı ihbarnamesine konu hukuka aykırılık açısından yeniden kanun yararına bozma talebinde bulunulması gerekmektedir.

./..

.4.

IV-Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1)Gerekçeli kararın, sanık … ile katılan … a yöntemince tebliğinin sağlanması gerektiğinden, ….25. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/11/2015 tarihli ve 2014/171 esas, 2015/637 sayılı kararına yönelik, CMK’nın 309. maddesi koşullarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN BU AŞAMADA REDDİNE,
2)Dosyanın, gerekçeli kararın sanık … ile katılan … ‘a yöntemince tebliğ edilmesi, temyiz kanun yoluna başvurulması halinde gereğine tevessül edilmesi, temyiz kanun yoluna başvurulmaması halinde ise, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 25/10/2018 gün ve 94660652-105-35-11903-2018-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02/11/2018 gün ve 2018/87801 sayılı ihbarnamesine konu hukuka aykırılık açısından yeniden kanun yararına bozma talebinde bulunulması için, mahalline gönderilmesine, sonraki işlemlerin, mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, 06/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

BD