Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2018/7668 E. 2018/21192 K. 06.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/7668
KARAR NO : 2018/21192
KARAR TARİHİ : 06.12.2018

Tehdit suçundan sanık …’nun, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-1. cümle, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 3.000,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair … Asliye Ceza Mahkemesinin 16/05/2017 tarihli ve 2017/141 esas, 2017/352 sayılı kararı, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 26/10/2018 gün ve 94660652-105-35-12567-2018-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02/11/2018 gün ve 2018/87868 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:

Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
5237 sayılı Kanun’un “Tehdit” başlıklı 106. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur..” şeklindeki düzenleme nazara alındığında sanık hakkında tayin olunan temel cezanın hapis cezası üzerinden belirlenmesi gerektiği nazara alınmadan, sanığın doğrudan adlî para cezasına mahkûmiyetine dair karar verilemeyeceğinin gözetilmemesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Tehdit suçundan sanık …’nun, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-1. cümle, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 3.000,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair … Asliye Ceza Mahkemesinin 16/05/2017 tarihli ve 2017/141 esas, 2017/352 sayılı kararının, 5237 sayılı Kanun’un “tehdit” başlıklı 106. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur..” şeklindeki düzenleme nazara alındığında sanık hakkında tayin olunan temel cezanın hapis cezası üzerinden belirlenmesi gerektiği nazara alınmadan, sanığın doğrudan adlî para cezasına mahkûmiyetine dair karar verilemeyeceğinin gözetilmemesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.

./..
.2.

II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Sanık … hakkında tehdit suçundan yapılan yargılama neticesinde, temel cezanın, TCK’nın 106. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi uyarınca doğrudan gün adli para cezası olarak tayininde isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.

III- Hukuksal Değerlendirme:
TCK’nın 2. maddesinin birinci fıkrasında; Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamayacağı düzenlenmiş, anılan Kanun’un tehdit suçuna ilişkin 106. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde ise, bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişinin, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır.

İncelenen dosyada; sanık … hakkında hakaret, eşe karşı kasten yaralama ve tehdit suçları nedeniyle cezalandırılması talebiyle kamu davasının açıldığı, yargılama neticesinde … Asliye Ceza Mahkemesinin 16/05/2017 tarihli ve 2017/141 esas, 2017/352 sayılı kararıyla sanığın hakaret ve kasten yaralama suçlarından dolayı doğrudan 3.000,00 Türk lirası ve 1.500,00 Türk lirası adli para cezalarıyla cezalandırılmasına karar verildiği, tehdit suçundan ise TCK’nın 106/1-1. cümlesi uyarınca 180 gün adli para cezasının belirlendiği, anılan Kanun’un 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince sanığın neticeten 3.000,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına hükmolunduğu, mahkemece hükümlerin kesin nitelikte olduğunun bildirildiği, sanık tarafından istinaf talebinde bulunulduğu, yerel mahkemece 26/05/2017 tarihinde sanığın istinaf talebinin miktar yönünden reddine dair ek karar verildiği, anılan ek kararın sanığa bizzat tebliğ edildiği, ek karara yönelik istinaf talebinde bulunulmadığı, hakaret suçundan kurulan hükme yönelik kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu ve Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 20/03/2018 tarihli ve 2018/4022 sayılı kararıyla anılan hükmün bozulduğu, tehdit suçundan kurulan hükmün istinaftan geçmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.

Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
TCK’nın 2. maddesinin birinci fıkrasında; Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamayacağının düzenlenmesi, anılan Kanun’un tehdit suçuna ilişkin 106. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde ise, bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişinin, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağının hüküm altına alınması karşısında, sanık …’nun kanunda düzenlenmeyen biçimde TCK’nın 106/1-1. cümle, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince doğrudan 3.000,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair … Asliye Ceza Mahkemesinin 16/05/2017 tarihli ve 2017/141 esas, 2017/352 sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.

./..
.3.

Ancak, CMK’nın 309. maddesi uyarınca kanun yararına bozma talebinin kabul edilmesi halinde kurulacak yeni hüküm sanık aleyhine sonuç doğuramayacaktır. Somut olayda, temel cezanın hapis cezası olarak tayin edilecek olması ve sanığın kazanılmış hakkı gözetilerek TCK’nın 50/1-a maddesi uyarınca adli para cezasına çevrilmesinin gerekmesi, bu durumda da yeni hükmün istinaf kanun yoluna tabi hale gelip sanık aleyhine olacak şekilde, sonra işlenebilecek suçlarda tekerrüre esas alınabilmesi karşısında, yargılamanın tekrarlanmaması ve infazın doğrudan tayin olunan adli para cezası üzerinden yapılması gerekmektedir.
IV-Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1)Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, … Asliye Ceza Mahkemesinin 16/05/2017 tarihli ve 2017/141 esas, 2017/352 sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2)Anılan madde uyarınca bozma kararının, sanık aleyhine sonuç doğurmamasına ve yeniden yargılama yapılmamasına,
3)İnfazın doğrudan tayin edilen 3.000,00 Türk lirası adli para cezası üzerinden yapılmasına,
4)Hükümde yer alan diğer hususların olduğu gibi bırakılmasına,
06/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

BD