YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/7288
KARAR NO : 2018/20682
KARAR TARİHİ : 29.11.2018
Mala zarar verme suçundan sanıklar Ahmet Arslan, …, Mehmet Çayan ve Yunus Yılmaz’ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 151/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 2.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmalarına, tehdit suçundan sanık Ahmet Arslan’ın 5237 sayılı Kanun’un 106/2-c, 43/2, 29/1 ve 62/1. maddesi uyarınca 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının mezkur Kanun’un 51/1. maddesi gereğince ertelenmesine dair Ankara 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/05/2017 tarihli ve 2015/1317 esas, 2017/418 sayılı kararı, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 14/12/2017 gün ve 94660652-105-06-9701-2017-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22/12/2017 gün ve 2017/72373 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesi Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 18/10/2018 tarihli ve 2018/672 esas, 2018/11190 sayılı görevsizlik kararıyla Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/1, Anayasanın 141/3, 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 34/1, 230/1-c, maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının denetimine olanak verecek biçimde açık ve gerekçeli olması, gerekçede iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin açık olarak belirtilmesi, mevcut delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi ve delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiği gözetilmeden, Anayasa ve 5271 sayılı Kanun’un amir hükümlerine aykırı şekilde gerekçesiz hüküm kurulmasında isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Mala zarar verme suçundan sanıklar Ahmet Arslan, …, Mehmet Çayan ve Yunus Yılmaz’ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 151/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 2.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmalarına, tehdit suçundan sanık Ahmet Arslan’ın 5237 sayılı Kanun’un 106/2-c, 43/2, 29/1 ve 62/1. maddesi uyarınca 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının mezkur Kanun’un 51/1. maddesi gereğince ertelenmesine dair Ankara 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/05/2017 tarihli ve 2015/1317 esas, 2017/418 sayılı kararının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/1, Anayasanın 141/3, 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 34/1, 230/1-c, maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının denetimine olanak verecek biçimde açık ve gerekçeli olması, gerekçede iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin açık olarak belirtilmesi, mevcut delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi ve delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiği gözetilmeden, Anayasa ve 5271 sayılı Kanun’un amir hükümlerine aykırı şekilde gerekçesiz hüküm kurulmasında
./..
.2.
isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
İncelemeye konu hükümlerin gerekçe içerip içermediğinin belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilebilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağan üstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir.(Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Kesinleşen bu karar veya hükümlerdeki aykırılıklar başka suretle giderilmesi mümkün olmadığı takdirde, ikincil ve olağanüstü nitelikte olan kanun yararına bozma yasa yoluna konu edilebilecektir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması” başlıklı 141. maddesinin üçüncü fıkrası; “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” şeklinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Kararların gerekçeli olması” başlıklı 34. maddesinin birinci fıkrasında; “Hâkim ve mahkemelerin her türlü kararı, karşı oy dahil, gerekçeli olarak yazılır. Gerekçenin yazımında 230. madde göz önünde bulundurulur. Kararların örneklerinde karşı oylar da gösterilir” denilmiştir.
./..
.3.
Hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlar CMK’nın 230. maddesinde, hükmün gerekçesi ve hüküm fıkrasının içereceği hususlar ise anılan Kanun’un 232. maddesinde düzenlenmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 05.05.2015 tarih ve 2014/8-145 esas, 2015/145 sayılı kararında belirtildiği üzere; Anayasamızın 141 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 34, 230 ve 232. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının karşıoy da dahil olmak üzere gerekçeli olarak yazılması zorunlu olup, hüküm; başlık, sorun, gerekçe ve sonuç (hüküm) bölümlerinden oluşmalıdır. “Başlık” bölümünde, hükmü veren mahkemenin adı, mahkeme başkanının ve üyelerinin veya hakimin, Cumhuriyet savcısının ve zabıt katibinin, katılanın, mağdurun, vekilinin, kanuni temsilcisinin ve müdafiinin adı ve soyadı ile sanığın açık kimliği, beraat kararı dışında suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi, sanığın gözaltında veya tutuklu kaldığı tarih ve süre ile halen tutuklu olup olmadığı belirtilmeli, “sorun” bölümünde, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşler ortaya konulmalı, “gerekçe” kısmında mevcut deliller tartışılıp değerlendirildikten sonra, hükme esas alınan ve reddedilen deliller belirlenmeli, delillerle sonuç arasındaki bağ üzerinde durularak, niçin bu sonuca ulaşıldığı anlatılmak suretiyle hukuki nitelendirmeye yer verilmeli ve sonuç bölümünde açıklanan uygulamaların dayanaklarına değinilmeli, “sonuç (hüküm)” kısmında ise CMK’nun 230 ve 232. maddeleri uyarınca aynı kanunun 223. maddesine göre verilen kararın ne olduğu, TCK’nun 61. ve 62. maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre uygulanan kanun maddeleri ve hükmolunan ceza miktarı, yine aynı kanunun 53 ve devamı maddelerine göre, cezaya mahkûmiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbiri, cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin taleplerin kabul veya reddine ait dayanaklar, kanun yollarına başvurma ve tazminat talep etme imkanının bulunup bulunmadığı, kanun yoluna başvurma mümkün ise kanun yolunun ne olduğu, şekli, süresi ve mercii tereddüte yer vermeyecek biçimde açıkça gösterilmelidir.
İncelenen dosyada;
Sanıklar Ahmet Arslan, …, Mehmet Çayan ve Yunus Yılmaz hakkında TCK’nın 106/2-c, 43/2 ve 151/1 maddeleri uyarınca cezalandırılmaları talebiyle kamu davasının açıldığı, yargılama neticesinde Ankara 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/05/2017 tarihli ve 2015/1317 esas, 2017/418 sayılı kararıyla sanıkların tehdit suçundan TCK’nın 106/2-c, 43/2, 29/1 ve 62/1. maddesi uyarınca 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezasıyla, mala zarar verme suçundan ise TCK’nın 151/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 2.000,00 Türk lirası adli para cezası ile ile cezalandırılmalarına, CMK’nın 231. maddesi uyarınca sanıklar …, Mehmet Çayan ve Yunus Yılmaz hakkında tehdit suçundan kurulan hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına, sanık Ahmet hakkında kurulan hükümde hapis cezasının TCK’nın 51/1. maddesi gereğince ertelenmesine karar verildiği, sanık Ahmet Arslan’ın 02/06/2017 tarihinde kendisi hakkında kurulan hükümlere yönelik istinaf talebinde bulunduğu, diğer sanıkların ise kendileri hakkında kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararlara itiraz ettikleri, Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 09/08/2017 tarihli ve 2017/702 Değişik İş sayılı kararıyla itirazın kabulüne karar verildiği, mala zarar
verme suçundan kurulan hükümlerin, cezaların tür ve miktarı itibariyle kesin nitelikte olduğu anlaşılmıştır.
Ankara 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/05/2017 tarihli ve 2015/1317 esas, 2017/418 sayılı kararı incelendiğinde, sadece başlık ve hüküm kısmının yer aldığı, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin, delillerin ve gerekçenin bulunmadığı görülmüştür.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
1)Tehdit suçundan sanık Ahmet Arslan’ın TCK’nın 106/2-c, 43/2, 29/1 ve 62/1. maddesi uyarınca 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının anılan Kanun’un 51/1. maddesi gereğince ertelenmesine dair hüküm yönünden,
Sanık Ahmet Arslan’ın 02/06/2017 tarihli dilekçesiyle istinaf talebinde bulunması, ikincil ve olağanüstü nitelikte olan kanun yararına bozma yasa yoluna ancak, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde başvurulabilmesi karşısında, sanığın istinaf talebinin değerlendirilmesinin gerektiği ve hükmün istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmesi koşulunun henüz gerçekleşmediği anlaşıldığından, tehdit suçundan sanık Ahmet Arslan’ın TCK’nın 106/2-c, 43/2, 29/1 ve 62/1. maddesi uyarınca 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının anılan Kanun’un 51/1. maddesi gereğince ertelenmesine dair Ankara 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/05/2017 tarihli ve 2015/1317 esas, 2017/418 sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2)Mala zarar verme suçundan sanıklar Ahmet Arslan, …, Mehmet Çayan ve Yunus Yılmaz’ın TCK’nın 151/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 2.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmalarına dair hükümler yönünden,
Anayasa’nın 141/3, 5271 sayılı CMK’nın 34, 230, 232, 289/1-g (1412 sayılı CMUK’nın 308/7.) maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının sanıkları, mağdurları, Cumhuriyet savcısını ve herkesi inandıracak ve denetimine imkan verecek biçimde olması, gerekçelerde tutarlılık denetimi yapılabilmesi için; kararın dayandığı tüm verilerin, bu veriler konusunda mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma ile mağdur ve tanık anlatımlarına ilişkin değerlendirmelerin, hangi anlatımın ne gerekçeyle diğerine üstün tutulduğunun açık olarak hükmün gerekçesine yansıtılması ve mahkemece ulaşılan vicdani kanı sonucunda sanığın hangi fiillerinin suç sayıldığı açıklandıktan sonra kabul edilen bu fiillerin hukuki nitelendirilmesinin yapılması, cezada artırım ve indirim gerektiren nedenlerin kanuni bağlamda tartışılması gerekir. Ankara 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/05/2017 tarihli ve 2015/1317 esas, 2017/418 sayılı kararı incelendiğinde sadece başlık ve hüküm kısmına yer verildiği, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlere, delillere ve gerekçeye kararda yer verilmediği görülmüştür. Açıklanan nedenlerle, mala zarar verme suçundan sanıklar Ahmet Arslan, …, Mehmet Çayan ve Yunus Yılmaz’ın TCK’nın 151/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 2.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmalarına dair Ankara 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/05/2017 tarihli ve 2015/1317 esas, 2017/418 sayılı kararında isabet bulunmadığı anlaşılmıştır.
IV-Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1)Kanun yararına bozmanın ön koşulu olan istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşme şartının gerçekleşmediği anlaşıldığından, tehdit suçundan sanık Ahmet Arslan’ın cezalandırılmasına dair Ankara 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/05/2017 tarihli ve 2015/1317 esas, 2017/418 sayılı kararına yönelik, kanun yararına bozma istemine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarname içeriği yerinde görülmediğinden bozma isteminin, CMK’nın 309. maddesi gereğince REDDİNE,
2)Mala zarar verme suçundan sanıklar Ahmet Arslan, …, Mehmet Çayan ve Yunus Yılmaz’ın cezalandırılmalarına dair hükümlere gelince, kanun yararına bozma istemine ilişkin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarname içeriğinde yer alan bozma nedeni yerinde görüldüğünden, mala zarar verme suçundan sanıklar Ahmet Arslan, …, Mehmet Çayan ve Yunus Yılmaz’ın cezalandırılmalarına dair Ankara 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/05/2017 tarihli ve 2015/1317 esas, 2017/418 sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sonraki işlemlerin, CMK’nın 309/4. maddesi gereğince mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, 29/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.