Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2018/5161 E. 2018/20681 K. 28.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/5161
KARAR NO : 2018/20681
KARAR TARİHİ : 28.11.2018

I. DAİREMİZCE VERİLEN İLK KARAR

Tehdit ve yaralama suçlarından sanıklar … ve … hakkında yapılan yargılama sonun15.11.2017 gün ve 2015/247 esas 2017/369 karar sayılı hükmün sanıklar müdafii tarafından temyizi üzerine,
Dairemizin 03/07/2018 gün ve 2018/2798 esas, 2018/13094 karar sayılı kararıyla;
Bozmaya uyularak; Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, sanıklar müdafiinin hükmü yalnızca vekalet ücreti yönünden temyiz ettiği tesbit edilmekle dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 14/4 ve CMK’nın 327/2. maddeleri ve Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince müdafii ve vekillerin görevlendirilmeleri ile yapılacak ödemelerin usul ve esaslarına ilişkin yönetmeliğin 10. maddesinin 4. fıkrası uyarınca beraat eden ve kendilerini müdafi ile temsil ettiren sanıklar yararına ve Hazine aleyhine maktu vekalet ücretine hükmolunması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı ve sanıklar … ve … müdafiinin temyiz iddiaları bu nedenle yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, ancak bu aykırılık yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktası tebliğnameye uygun olarak, hüküm fıkrasına, “2017 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 1.980,00 TL maktu vekalet ücretinin Hazineden alınarak sanıklar … ve …’e verilmesine” cümlesinin eklenmesi biçiminde DÜZELTİLMEK ve başkaca yönleri Kanuna uygun bulunan hükümler bu bağlamda ONANMAK suretiyle 5320 sayılı Kanunun 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesi uyarınca davanın esasına, 03.07.2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY:
Dairemizin 16/04/2015 tarihli ilamı ile sanık … hakkında 6136 sayılı Kanuna aykırılık eylemi nedeniyle verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar hakkındaki temyiz istemi bakımından karar verilmesine yer olmadığına, sanık … hakkında 6136 sayılı Kanuna aykırılık eylemine ilişkin hükmün onanmasına ve yaralama suçlarına ilişkin hükümler bakımından temyiz isteminin reddine karar verildiği, sanık … hakkında tehdit suçundan sanık … hakkında yaralama suçundan kurulan hükümlerin ise bozulmasına karar verilmesi üzerine yapılan yargılamada bu suçlar nedeniyle sanıklar hakkında beraat kararı verilmesi karşısında;
Yargılandıkları aynı davada mahkumiyet kararları da verilmiş olduğu anlaşıldığından sanıklar müdafii tarafından sunulan avukatlık hizmetinin bir bütün olarak nitelendirilmesi karşısında, sayın çoğunluğun vekalet ücreti verilmesi görüşüne katılmadığımızdan kararın onanması gerektiği düşüncesindeyiz.
II- İTİRAZ NEDENLERİ:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29.08.2018 gün ve 2018/12359 sayılı yazısı ile,
Karataş Asliye Ceza Mahkemesinin 15.11.2017 gün ve 2015/247 Esas ve 2017/369 Karar sayılı sanıklar … ve … hakkında silahla tehdit ve yaralama suçlarından kurulu beraat hükümleri, sanıklar vekilinin temyiz talebinin içeriğine ve kapsamına göre vekalet ücreti yönünden yüksek Yargıtay 4. Ceza Dairesince incelenmiş ve oy çokluğu ile aşağıdaki şekilde yerel mahkeme hükmünün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir. Yüksek Yargıtay Dairesinin değinilen kararının aşağıda açıklayacağımız nedenlerle usul ve yasalara aykırı olduğu kanaati ile itiraz etmekteyiz.
Sanıklardan … hakkında bu dosyada yargılandığı 6136 sayılı yasaya muhalefet suçlamasından aynı mahkemenin 28/09/2011 tarih ve 2011/264 karar sayılı kararı ile mahkumiyet hükmü tesis edilmiştir ve bu hüküm kesinleşmiştir.
Sanıklardan … hakkında bu dosyada yargılandığı 6136 sayılı yasaya muhalefet ve yaralama suçlarından aynı mahkemenin 28/09/2011 tarih ve 2011/264 karar sayılı kararı ile mahkumiyet hükmü tesis edilmiştir ve bu hüküm kesinleşmiştir.
Vekalet talebine ilişkin sanıklar vekilinin temyiz istemi, yerel mahkemenin adı geçen sanıklar hakkında önceki mahkumiyet hükmünün bozulan kısmına dair yeniden yaptığı yargılamada tesis ettiği beraat hükümlerine dayanmaktadır.
Yargılama bir bütündür. Bir sanık birden fazla suçtan yargılanıyor ise, suçlardan bir tanesinden dahi mahkum edildiğinde, beraat ettiği diğer suçlara ilişkin vekalet ücretine hak kazanamaz. Bu nedenle sayın daire çoğunluğunun vekalet ücreti verilmesine dair kararı usul ve yasalara aykırıdır.
SONUÇ VE İSTEM : Yüksek Dairenizin itiraza konu 03.07.2018 tarih ve 2018/2798 esas 2018/13094 karar sayılı ilamının CMK 308/2-3 maddesi kapsamında itirazımıza binaen incelenmesi ve düzelterek onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme hükmünün ONANMASINA karar verilmesi,
İtirazımızın yerinde görülmeyip reddi halinde yukarıda arz ettiğimiz itiraz nedenlerimizin bir kez de CMK 308/1-3 maddesi uyarınca Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulunca tartışılması ve ilamın talebimiz doğrultusunda BOZULMASI için dosyanın YÜKSEK YARGITAY CEZA GENEL KURULUNA gönderilmesine karar verilmesi,
İsteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü:
III-İTİRAZIN KAPSAMI:
Bir sanık birden fazla suçtan yargılanıyor ise, suçlardan bir tanesinden dahi mahkum edildiğinde, beraat ettiği diğer suçlara ilişkin vekalet ücretine hak kazanamayacağı bu nedenle sanıklar müdafiine vekalet ücreti verilmesine dair Dairemizin 03.07.2018 tarihli kararına ilişkindir.

IV- İTİRAZ ÜZERİNE VERİLEN KARAR VE GEREKÇEMİZ
Avukatlık sözleşmesinden kaynaklanan avukatlık ücreti ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre karşı tarafa yüklenen avukatlık ücreti olarak ikiye ayrılan avukatlık ücreti, 1136 sayılı Avukatlık Kanunun 164. maddenin 1. fıkrasında; “avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade eder” şeklinde tanımlanmıştır.
5271 sayılı CMK’nun “Yargılama giderleri” başlıklı 324. maddesi; “(1) Harçlar ve tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri ile soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yargılamanın yürütülmesi amacıyla Devlet Hazinesinden yapılan her türlü harcamalar ve taraflarca yapılan ödemeler yargılama giderleridir.
(2) Hüküm ve kararda yargılama giderlerinin kimlere yükletileceği gösterilir…” şeklinde düzenlenerek, avukatlık ücretleri ile soruşturma ve kovuşturma aşamalarında yargılamanın yürütülmesi amacıyla Devlet Hazinesinden yapılan harcamalar ve taraflarca yapılan ödemelerin yargılama giderleri kapsamında olduğu açıkça belirtilmiştir.
1136 sayılı Avukatlık Kanununu 168. maddesi uyarınca Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan ve 23.12.2006 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 2007 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/5. maddesinde; “Beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına hazine aleyhine maktu avukatlık ücretine hükmedilir” şeklinde düzenlemeye yer verilmiş, bu tarihten sonra yayımlanan asgari ücret tarifelerinde de aynı hükme yer verilmeye devam edilmiştir.
Konuyla ilgili 26.05.1935 gün ve 111-7 sayılı İçtihadi Birleştirme Kararında ise; “Ceza davalarındaki yargılama giderlerinin hükmün tamamlayıcı bir parçası olduğu” sonucuna ulaşılmıştır. Kanuni düzenlemeler ve içtihadı birleştirme kararı ışığında, hükmün tamamlayıcı parçası olan yargılama giderlerinin hüküm ve kararlarda gösterilmesi, giderlerin kim tarafından karşılanacağının belirtilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda mahkemece yargılama giderleri içerisinde bulunan avukatlık ücretleri de kararda gösterilmeli ve ücretlerin hangi tarafça karşılanacağı belirtilmelidir. Aksine bir uygulama 5271 sayılı CMK’nun 324. maddesine aykırılık oluşturmaktadır.
Diğer taraftan, Dairemizin görüşü de aynı davada yargılandığı bir suçtan beraat eden, diğer suçtan ise mahkum olan sanık hakkında, müdafii tarafından sunulan avukatlık hizmetinin bölünmesi mümkün olmadığından beraat ettiği suç açısından da vekalet ücretine hükmedilmesine gerek olmadığı biçimindedir.
Ancak somut olayımızda Karataş Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2010/85 esas ve 2011/264 karar no’lu 28.09.2011 tarihli kararının dairemizce yapılan incelemesi neticesinde Dairemizin 16.04.2015 tarih,2013/35381 esas ve 2015/27235 karar no’lu kararı ile sanık … hakkında 6136 sayılı Yasa’ya muhalefet suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karara karşı itiraz yolu açık olması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, sanık … hakkında yaralama suçundan kurulan hükümlerin kesin nitelikte olması nedeniyle temyiz isteğinin reddine, 6136 sayılı Yasa’ya aykırılık suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün onanmasına,sanık … hakkında tehdit suçundan kurulan mahkumiyet hükmü ile sanık … hakkında yaralama suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinin bozulmasına karar verilmiştir.

Sanıklar … ve … hakkında Yerel Mahkemece 15.11.2017 tarih, 2015/247 esas ve 2017/369 karar no’lu karar ile dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde beraat kararı verimiştir.
Yerel mahkemece bozma kararı doğrultusunda yeni bir yargılama yapılmış olup yeni bir hüküm verilmiştir.
Bozma kararı sonra yapılan yeni yargılamada, sanığın kendisini vekille temsil etmesi ve bozma öncesi suçlar bakımından artık bir işlem yapılmaması karşısında, bu yargılama sonucunda sanığın beraat etmesi nedeniyle 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 168 ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/5 nci maddesi gereğince beraat eden sanık yararına vekalet ücretinin verilmesi gerekir. Çünkü bozma ve onama yahut bozma ve ret şeklinde sonuçlanan temyiz davası ile bir kısım suçlar bakımından (onama veya ret) yargılama bitirilmiş olmakla beraber, mahkumiyet hükmünün bozmayla sonuçlanması halinde hüküm mahkemesince yeniden yargılama ve hüküm verme söz konusudur. Diğer yandan ; mahkumiyet halinde sanık aleyhine vekalet ücretine hükmolunmasına karşın, beraat edince lehine vekalet ücretine hükmolunmamasının adalet açısından izahı mümkün değildir. Somut olayımızda, bozma sonrası yeni bir yargı hizmeti sunulduğundan, sanığın beraati nedeniyle yararına vekalet ücretine hükmolunması gerekir.
Dolayısıyla yapılan bu yeni yargılama faaliyetine katılmış olan sanıklar müdafiine vekalet ücreti verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle;
Dairemizin 03/07/2018 gün ve 2018/2798 esas, 2018/13094 karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazları yerinde görülmediğinden REDDİNE, 6352 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı Kanunun 308. maddesinin 3. fıkrası gereğince itirazı incelemek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na GÖNDERİLMESİNE, 28.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.