Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2015/27437 E. 2016/3666 K. 29.02.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/27437
KARAR NO : 2016/3666
KARAR TARİHİ : 29.02.2016

Tehdit ve basit yaralama suçlarından suça sürüklenen çocuk … hakkında yapılan yargılama sonunda, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun 05/02/2015 tarihli ve 170 sayılı kararıyla …. ve …. Çocuk Mahkemelerinin 25/02/2015 tarihinde faaliyete geçirildiği gerekçesiyle, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 26. maddesi ile aynı Kanun’un geçici 1 ve 3. maddeleri uyarınca mahkemenin görevsizliğine, dosyanın görevli ve yetkili Çocuk Mahkemesine gönderilmesine dair, …. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/03/2015 tarihli ve 2014/705 esas, 2015/195 sayılı kararını müteakip, … Çocuk Mahkemesinin 20/04/2015 tarihli ve 2015/191-105 sayılı kararıyla karşı görevsizlik kararı verilmesi üzerine, ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi amacıyla dosyanın gönderildiği … Çocuk Ağır Ceza Mahkemesince verilen,…Asliye Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına ilişkin 12/05/2015 tarihli ve 2015/381 değişik iş sayılı kararının, …Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13/11/2015 gün ve 350199 sayılı istem yazısıyla, Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.

İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 16/07/2008 tarihli ve 2008/7210-16565 sayılı ilâmında da belirtildiği üzere;
T.C. Anayasası’nın 37. maddesinde “Hiç kimse kanunen tâbi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.”, 142. maddesinde “Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir.”, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3/1. maddesinde “Mahkemelerin görevleri kanunla belirlenir.”, 4/1. maddesinde “Davaya bakan mahkeme, görevli olup olmadığına kovuşturma evresinin her aşamasında re’sen karar verebilir. 6. madde hükmü saklıdır.”, 5/1. maddesinde “İddianamenin kabulünden sonra, işin davayı gören mahkemenin görevini aştığı veya dışında kaldığı anlaşılırsa, mahkeme bir kararla işi görevli mahkemeye gönderir.”, 5395 Çocuk Koruma Kanunu’nun 26.maddesindeki “(l)Çocuk mahkemesi, asliye ceza mahkemesi ile sulh ceza mahkemesinin görev alanına giren suçlar bakımından, suça sürüklenen çocuklar hakkında açılacak davalara bakar. (2) Çocuk ağır ceza mahkemesi, çocuklar tarafından işlenen ve ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren suçlarla ilgili davalara bakar. (3) Mahkemeler ve çocuk hâkimi, bu Kanunda ve diğer kanunlarda yer alan tedbirleri almakla görevlidir. (4) Çocuklar hakkında açılan kamu davaları, Kanunun 17 nci maddesi hükümleri saklı kalmak kaydıyla bu Kanunla kurulan mahkemelerde görülür.” Yine aynı Kanun’un geçici 1,2 ve 3. maddelerinde ” (1) 2253 sayılı Kanun gereğince kurulan çocuk mahkemelerinde derdest bulunan ve bu Kanun ile kurulan çocuk mahkemesinin görevine giren dava ve işler, bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde çocuk mahkemesine devredilir. (2) Genel ceza mahkemelerinde görülmekte olan ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte onsekiz yaşını doldurmuş olan sanıklar hakkındaki dava ve işler çocuk mahkemeleri ile çocuk ağır ceza mahkemelerine devredilmez. (3) Çocuk mahkemeleri ile çocuk ağır ceza mahkemeleri bulunmayan yerlerde, bu mahkemeler kurulup göreve başlayıncaya kadar çocuklar tarafından işlenen suçlara ait soruşturma ve kovuşturmalar Cumhuriyet başsavcılığı ve görevli mahkemelerce bu Kanun hükümlerine göre yapılır.”, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 8. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 307/1. maddesinde “Temyiz ancak hükmün kanuna muhalif olması sebebine müstenit olur.”, anılan Kanun’un 308. maddesinde “Aşağıda yazılı hallerde kanuna mutlaka muhalefet edilmiş sayılır… (4) Mahkemenin kanuna muhalif olarak davaya bakmaya kendini görevli veya yetkili görmesi…” hükümlerinin yer aldığı;
…. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesince Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 170 sayılı kararında derdest davaların yeni kurulan çocuk mahkemelerine devri yönünde hüküm bulunmadığı, 09/10/2013 tarihli ve 801 sayılı Yargı Çevresi Değişikliği konulu kararında ise, derdest davaların kesinleşinceye kadar halen görüldükleri mahkemeleri tarafından bakılması gerektiğinin belirtildiği gerekçesiyle karar tesis edilmiş ise de; Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun anılan kararlarının göreve ilişkin kanun hükümlerini yürürlükten kaldırma niteliği taşımadığı, mahkemelerin görevlerinin kanunla belirlenmesine ilişkin anayasal ve yasal kuralların idari nitelikte bir işlemle değiştirilemeyeceği gözetilmeden, …. Çocuk Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması yerine, yazılı şekilde karar verilmiş olmasında isabet görülmemiştir.” denilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:

Tehdit ve basit yaralama suçlarından suça sürüklenen çocuk … hakkında yapılan yargılama sonucunda, … Asliye Ceza Mahkemesinin 03/03/2015 tarihli kararıyla, 25/02/2015 tarihi itibariyle çocuk mahkemesinin göreve başladığı gerekçesiyle, görevsizlik kararı verildiği, …. Çocuk Mahkemesinin 20/04/2015 sayılı kararıyla, çocuk mahkemesinin faaliyete geçtiği tarihten sonraki işlere bakacağı gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı verilerek, ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın …. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği, bu mahkemece yapılan inceleme sonucunda, …. Asliye Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması üzerine, kesin olan bu karara karşı kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.

II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:

Çocuk mahkemesi ile asliye ceza mahkemesi arasında ortaya çıkan görev uyuşmazlığını, olumsuz görev uyuşmazlığın giderilmesi yoluyla inceleyerek sonuçlandıran merci kararının, hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, kesin olan bu tayini merci kararının kanun yararına bozma yoluyla incelenmesinin olanaklı olup olmadığı, öncelikli olarak ele alınacaktır.

III- Hukuksal Değerlendirme:

Kanun yararına bozma, kesinleşen hükümde verildiği zaman yürürlükte bulunan usul ve maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlı olduğundan, inceleme karar tarihindeki mevzuat hükümlerine göre yapılmıştır.

Öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.

5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen … Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.

Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.

Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir.(Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)

Kanun yararına bozma konusu yapılan husus, olumsuz görev uyuşmazlığı üzerine ortak görevli mahkeme tarafından verilen tayini merci kararının, hukuka uygun olup olmadığının denetlenmesine yöneliktir.

Anayasamızın 37. maddesinde, “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” 142. maddesinde, ” Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir.” hükümlerine yer verilmiş,

5271 sayılı CMK’nın göreve ilişkin 3/1 maddesinde, “Mahkemelerin görevleri kanunla belirlenir.” 4. maddesinde, “(1) Davaya bakan mahkeme, görevli olup olmadığına kovuşturma evresinin her aşamasında re’sen karar verebilir. 6 ncı madde hükmü saklıdır.
   (2) Görev konusunda mahkemeler arasında uyuşmazlık çıktığında, görevli mahkemeyi ortak yüksek görevli mahkeme belirler.” hükümleri düzenlenmiştir.
Görev uyuşmazlığı konusunda, ortak görevli merci tarafından verilen kararın niteliği ile bu kararın temyiz incelemesi safhasında denetlenip denetlenemeyeceği hususunun ele alındığı, 10.06.1942 tarih ve 1942/26-16 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, “Başka başka mahkemeler veya mahkemeler ile kaza salâhiyetini haiz heyetler arasında selbî veya icabî zuhur eden ihtilâf üzerine tayini merci makamlarınca salahiyetli tayin olunan mahkeme veya heyetin tayini merci kararına karşı ısrar hakkı olmadığı cihetle esas davayı rüyetle neticede taayyün eden suçun mahiyetine ve tetabuk eylediği kanun hükümlerine göre vermeğe mecbur olduğu hükmün temyizen tetkiki sırasında tekrar vazife ciheti bahismevzuu yapılarak vazifesizlikten naşi bozulamıyacağına…” karar verildiği görülmektedir.Yukarıda yer verilen, 10.06.1942 gün ve 26-16 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği gibi, mahkemeler arasında ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığı üzerine tayini merci makamlarınca görevli olduğu belirlenen mahkemenin, merci kararına karşı direnme hakkı bulunmadığı gibi, merci tarafından görevli olduğu belirlenen mahkemece verilen hüküm, temyiz incelemesi sırasında “velev ki görevsiz mahkeme tarafından verilmiş bile olsa” görev cihetinden bozulamayacaktır. (Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.02.2008 gün ve 2008/11-17 esas, 2008/38 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; görev uyuşmazlıklarının çözümüne ilişkin tayini merci kararlarının, genel ve birincil nitelikteki olağan kanun yolu olan temyiz incelemesi sırasında dahi denetlenemeyeceği, diğer bir deyişle bu kararların hukuka uygun olup olmadıklarının görev yönünden bozma konusu yapılamayacağının, halen yürürlükte bulunan 1942/26-16 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla belirlendiğine göre, kapsam itibariyle daha sınırlı konuların incelenebildiği, istisnai nitelikteki olağanüstü kanun yolu olan kanun yararına bozma yoluyla da denetlenemeyeceği anlaşıldığından, istemin reddine karar verilmiştir.

IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK’nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNİN REDDİNE, 29.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.