Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2015/27135 E. 2015/39736 K. 10.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/27135
KARAR NO : 2015/39736
KARAR TARİHİ : 10.12.2015

Tebliğname No : KD – 2015/255162

Tehdit ve cinsel taciz suçlarından sanık Y.. T.. hakkında yapılan yargılama sonunda mahkumiyetine dair, Kaş Asliye Ceza Mahkemesince verilen 10.04.2012 gün ve 2007/183 esas, 2012/366 karar sayılı hükmün sanık tarafından temyizi üzerine,
Dairemizin 16.03.2015 gün ve 2014/20417 esas, 2015/24659 sayılı kararıyla;
“Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Sanıklara yükletilen tehdit ve cinsel taciz eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanıklar tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tiplerine uyduğu,
Cezaların yasal bağlamda uygulandığı,
Anlaşıldığından, sanıklar Y.. T.. ve B.. T.. müdafilerinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye aykırı olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA” karar verilmiştir.
I- İTİRAZ NEDENLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16/11/2015 gün ve 2015/255162 sayılı yazısı ile;
“İtirazlarımız sanık Y.. T.. hakkında atılı cinsel taciz ve tehdit suçlarını işlediğine ilişkin kurulan hükmün CMK.nın 230. maddesine uygun şekilde gerekçe içermemesi noktasında toplanmaktadır.
Şöyle ki;
Mağdur Nuray aşamalardaki beyan ve ifadelerinde özetle ;
01/08/2006 tarihli şikayet dilekçesinde özetle ; “Bir seneden beri telefonla yani ev telefonu ve gizli cep telefonu ile rahatsız edilmekteyim. Kendisini tanıtmadı, evinin yol üzerinde olduğunu söyledi. Yola çık sana 750 TL. vereceğim, dedi. Seninle buluşalım. dedi. Ben Yusuf Tarhan’dan şüpheleniyorum. Ama bu çocuğu yönlendiren başkaları var. Sıkıştırılırsa söyler zannediyorum.”
07/12/2006 tarihli şikayet dilekçesinde; “Bir şahıs tarafından telefonla rahatsız edilmekeyim. Rahatsız etme olayı halen devam etmektedir. Evimde bulunan 847 11 55 nolu telefonumun tekrar dinlemeye alınması hususunda gereğini arz ederim.”
07/12/2006 tarihli savcılık beyanında özetle; “Şikayet dilekçemi aynen tekrar ederim. Evimizde kullanmakta olduğumuz (..) nolu telefondan devamlı olarak rahatsız edilmekteyim. Rahatsız eden şahıs bana – senin hayranınım, seni seviyorum, dışarıda buluşalım, okulun bahçesine gel, cinsel ilişkiye girmemiz halinde sana 750 veya 500 TL. veririm – demek suretiyle devamlı olarak bana cinsel tacizde bulunmaktadır.”
25/12/2006 tarihli Antalya C.Başsavcılığına verdiği şikayet dilekçesinde özetle “Bir iki yıldan beri ev telefonu ve gizli cep telefonu ile rahatsız ediliyorum. Bana yola çık sana 750 TL. vereceğim, seninle buluşalım, dedi. Telefon sapığı çok ağır itham ve tekliflerde bulunduğu için psikolojim bozuldu. Daha önceki şikayetimde de belirttiğim gibi Y.. T..’dan şüpheleniyorum. Ayrıca el yazısı ile sunduğum tarihlerde .. nolu telefonumdan rahatsız edildim.”
24/01/2007 tarihli dilekçesinde özetle; “B.. T.. ve Y.. T.. bir hafta kadar önce evvela beni cep telefonumdan rahatsız ettiler. Ben ev telefonundan arayın dedim. Yanımda Ö.. B.., H.. B.. ve M.. B.. hazır bulunmakta idiler. Beni sanıklar ev telefonumdan aradılar, şahitlerim de dinlediler. Şahitlerimin celp edilerek dinlenilmesini istiyorum.”
24/01/2007 tarihli savcılık beyanında; “Daha önceki ifademi aynen tekrar edrem. Ev telefonumuza yapılan aramalar ve cinsel taciz içerikli sözler devam etmektedir. Benim şikayetim devam etmekte olup ev telefonumun dinlenmeye devam edilmesi ve şüphelilerin cezalandırılmasını istiyorum.”
24/01/2007 tarihinde aynı gün yine savcılıkta ikinci kez verdiği ifadesinde; “Ben yukarıda belirtmiş olduğum adreste ikamet ederim Bana sormuş olduğunuz olayı anladım benim evimde kullanmakta olduğum .. nolu ev telefonu ve kendi kullanmakta olduğum .. nolu cep telefonum bulunmaktadır bu kullanmakta olduğum telefonlarıma yaklaşık olarak iki seneden beri .. köyünde ikamet eden Hasan oğlu B.. T.. ile yine aynı köyden A.. İ.. oğlu Y.. T.. devamlı olarak telefon açarak bana “seni zorla götüreceğiz eşinden boşan, ben seni alacağım, seninle dışarıda bağda bahçe de buluşalım” demek suretiyle devamlı olarak tehdit ve tacizde bulunuyorlar. Bu konuşmalara eşim M.. B.., H.. B.. ve Ö.. B.. şahit olmuşlardır. Bu konuşmalar sırasında cep telefonumun ve ev telefonumun dışa konuşma düğmesine basarak bütün konuşmaları duymuşlardır bu şahitlerimin de dinlenmesi talep ediyorum” şeklinde iddialarını dile getirmiş,
Kovuşturma aşamasındaki beyanında ise; “sanığın beyanlarını kabul etmiyorum. Ben bu konuda daha önce beyan vermiştim. Önceki beyanlarımı aynen tekrar ederim. Sanıklar beni hem cepten hem de ev telefonumdan sürekli arayarak tacizde bulunuyorlardı. benimle ilgili olarak telefonda göğüslerin çok güzel, çok seksisin, seni öpmek istiyorum, ….. yalamak istiyorum, seni çok canım çekiyor, gibi ağza alınmayacak ahlaksız sözler söylüyorlardı. Benimle ilişki kurmak istediklerini, ilişkiye girmezsen seni kaçırırız, zorla sana sahip oluruz diyerek beni tehdit ediyorlardı. Hatta bu tehditlerine Ö.. B.., H.. B.. ve Eşim M.. B.. da şahittirler. Kendilerinden davacı ve şikayetçiyim.” şeklinde ifade vermiştir.
Sanık Y.. T.. aşamalardaki savunmalarında ısrarla üzerine atılı suçlamaları kabul etmemiş, yaz aylarında müştekinin cep telefonundan kendi telefonuna cevapsız çağrı bırakıldığını, bunun üzerine kendisini aradığını, ancak hiçbir şekilde cinsel taciz içeren söz söylemediğini, kendisi ile yaklaşık 15-20 defa görüştüğünü, görüştüğü kişinin Nuray olduğunu anlayınca bir daha telefonla görüşmediğini beyan etmiştir.
Mağdurun eşi M.. B.. ile eşinin kardeşleri Ö.. B.. ve M.. B.., mağdurun gelen telefonu kendilerine dinletmeleri sonucunda telefondaki seslerin B.. T.. ve Y.. T..’a ait olduğunu anladıklarını, sanıkların mağdurun telefonunu ayrı ayrı aradıklarını beyan etmişlerdir.
Durum bu şekilde iken mahkemece “Tüm dosya kapsamı değerlendirilmekle, katılan, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı incelendiğinde sanıkların katılanı arayarak cinsel ilişkiye girmek istediklerini, bunu kabul etmemesi halinde kaçıracaklarını söyleyerek aynı suçu işleme kararıyla üzerlerine atılı suçları birden fazla kez işledikleri anlaşılan sanıkların cezalandırılmasına karar verildiği belirtilmiştir.
Mahkemenin gerekçesinde; katılan, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre suçun oluştuğuna karar vermiştir.
Dosya içine getirtilen telefon kaydı dökümleri ve CD incelemeleri mahkeme gerekçesinde hiç tartışılmamıştır.
Mekanik-dijital bir materyalden gelen sesin kime ait olduğunun mağdur ve yakın akrabalarınca teşhisi oldukça şüpheli bir veridir.
Yine bu kapsamda belirtmek gerekirse sanıkların mağduru ayrı ayrı aradıkları yönündeki tanık beyanlarına da getirtilen kayıtlar karşısında itibar edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Bu hususun tersinin kabulü ise ancak şüphenin sanık aleyhine yorumlanması anlamına gelecektir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sının 141, 5271 sayılı CMK.nın 34/1, 230 ve 1412 sayılı CMUK.nın 308/7. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının, Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde açık ve gerekçeli olması ve Yargıtayın bu işlevini yerine getirmesi için gerekçe bölümünde iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin belirtilmesi, mevcut delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hususen; mağdurun 01/08/2006, 07/12/2006 ve 25/12/2006 tarihli şikayet dilekçelerinde sanıkları sesinden teşhisi ettiğine ilişkin bir bilgi vermeyip açık kimliklerini bildirmemesine ve sadece sanık Yusuf’tan şüphe ettiğini beyan etmesine rağmen sonraki beyanlarında suç isnadını tereddütsüz şekilde sanıklara yönlendirdiğinin anlaşılması karşısında, mağdurenin sanıkları sesinden ne şekilde teşhis ettiği, bu kanaate ulaşmasında telefon eden kişilerin sesinin dışarıya verilmesi ile olaya muttali olan dosya tanıklarının da etkisi bulunup bulunmadığı üzerinde ayrıca durularak ve dosya içine getirtilen telefon kaydı dökümleri ayrıntılı şekilde irdelenerek, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkca gösterilmesi ve ulaşılan kanaat, sanıkların suç oluşturduğu sabit görülen fiillerinin ve bunların nitelendirilmesinin belirtilmesi, delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiği halde mahkemece gerekçeden yoksun hüküm kurulmuştur.Hükmün CMK.nın 230. maddesine uygun şekilde gerekçe içermemesi, aynı Kanunun 289/1-g maddesinde kesin hukuka aykırılık hali olarak düzenlenmiştir.
Bu bağlamda sanık Y.. T.. hakkında yerel mahkemece kurulan mahkumiyet hükmünün gerekçesiz olması nedeniyle Yüksek Yargıtay 4. Ceza Dairesince bozulması yerine onanmasına karar verilmesinin dosya kapsamına uygun düşmediği değerlendirilmektedir.
Sonuç ve istem: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Kaş Asliye Ceza Mahkemesinin 10/04/2012 tarih 2007/183 esas 2012/366 karar sayılı hükmü ile sanık Y.. T.. hakkında cinsel taciz ve tehdit suçlarından kurulan mahkumiyet hükmüne ilişkin Yargıtay Yüksek 4. Ceza Dairesinin 16/03/2015 tarih 2014/20417 esas 2015/24659 karar sayılı “ONAMA” kararının kaldırılarak, sanık Y.. T.. hakkındaki hükmün “BOZULMASINA” karar verilmesi, itirazımızın Yüksek Dairece yerinde görülmemesi halinde dosyanın Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kuruluna sunulmak üzere Yüksek Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmesi itirazen arz ve talep olunur..” isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
II- İTİRAZIN KAPSAMI
İtiraz, tehdit ve cinsel taciz suçlarından sanık Y.. T.. hakkında verilen mahkumiyet kararlarının onanmasına dair, Dairemizin 16.03.2015 tarihli kararına ilişkindir.
III- KARAR
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itiraz gerekçeleri yerinde görülmekle, 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle eklenen 5271 sayılı CMK’nın 308. maddesinin 3. fıkrası uyarınca İTİRAZIN KABULÜNE,
Dairemizce verilen 16.03.2015 gün ve 2014/20417 Esas, 2015/24659 Karar sayılı sanık Y.. T.. hakkındaki onama kararlarının KALDIRILMASINA,
Kaş Asliye Ceza Mahkemesince verilen 10.04.2012 gün ve 2007/183 esas, 2012/366 karar sayılı hükmün yeniden incelenmesi sonucu:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Anayasanın 141, CMK’nın 34 ve 230. maddelerindeki düzenlemeler uyarınca mahkeme kararlarının sanıkları, mağdurları, Cumhuriyet Savcısını ve herkesi inandıracak ve Yargıtay denetimine imkan verecek biçimde olması gerektiği kuşkusuzdur.
Somut olayda, mahkumiyet hükmünün taraflarca okunduğunda anlaşılarak tatmin etmesi ve Yargıtay’ın gerekçelerde tutarlılık denetimini yapabilmesi için; kararın dayandığı tüm verilerin, bu veriler konusunda mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma ile mağdur ve tanık anlatımlarına ilişkin değerlendirmelerin, hangi anlatımın ne gerekçeyle diğerine üstün tutulduğunun açık olarak hükmün gerekçesine yansıtılması ve mahkemece ulaşılan vicdani kanı sonucunda sanığın hangi fiillerinin suç sayıldığı açıklandıktan sonra kabul edilen bu fiillerin hukuki nitelendirilmesinin yapılması, cezada artırım ve indirim gerektiren nedenlerin kanuni bağlamda tartışılması gerekirken, açıklanan bu hususlara uyulmayarak gerekçesiz olarak mahkumiyet hükmü kurulması,
Kanuna aykırı ve sanık Y.. T.. müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden itiraz yazısına uygun olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 10.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.