YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/26698
KARAR NO : 2015/39174
KARAR TARİHİ : 03.12.2015
Tehdit suçundan sanık R.. Ö.. hakkında yapılan yargılama sonunda mahkumiyetine dair, Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 11.02.2014 gün ve 2008/94 esas, 2009/333 karar sayılı hükmün sanık tarafından temyizi üzerine,
Dairemizin 12.10.2015 gün ve 2015/19166 esas, 2015/35303 sayılı kararıyla;
“Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Sanığa yükletilen tehdit eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı;
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.
Ancak,
5271 sayılı CMK’nın 324/4. maddesi uyarınca devlete ait yargılama giderlerinin 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106 ncı maddesindeki terkin edilmesi gereken tutarlardan az olması halinde, bu giderin Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verilmesi gerekirken, 8 TL yargılama giderinin sanıktan alınmasına karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık R.. Ö.. müdafiinin temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu aykırılık, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktası tebliğnameye aykırı olarak, “8 TL yargılama giderinin kamu üzerine bırakılmasına” biçiminde DÜZELTİLMEK ve başkaca yönleri Kanuna uygun bulunan hüküm, bu bağlamda ONANMAK suretiyle 5320 sayılı Kanunun 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesi uyarınca davanın esasına” karar verilmiştir.
I- İTİRAZ NEDENLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11/11/2015 gün ve 2014/141436 sayılı yazısı ile;
“Yüksek Daire’nin ilamı 06/11/2015 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmiştir. 5271 sayılı CMK’nın 308/1. maddesi uyarınca yasal otuz gün süre içerisinde aşağıda açıklanan nedenlerle itiraz yasa yoluna başvurulmuştur.
Müşteki M.. Ö..’ün ve olay sırasında yanında bulunan görgüye dayalı tanıklığı bulunan eşi tanık N.. Ö..’ün aşamalardaki anlatımları, sanığın amcasının oğlu olan ve hakkında beraat hükmü kurulan diğer sanık N.. Ö..’ün ifadesi ve dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde;
Olay günü gece vakti saat 20:50 sıralarında tiner kokladıktan sonra sokakta arabasını park etmeye çalışan müşteki M.. Ö..’ün yanına gelip para isteyen ve müştekinin uzaklaşmasını istemesi üzerine, yanındaki suça karışmadıkları kabul edilen diğer sanıkların kendisini uzaklaştırmaya çalışmalarına karşı koyup eylemine son vermeden, müştekide korku uyandırmak ve kendisini para
vermeye zorlamak için “Bırakın lan şunu bir döveyim, şunu bir öldüreyim” demek suretiyle tehdit eden ve üzerine doğru yürüyen sanık R.. Ö..’ün gerçekleştirdiği kabul edilen tehdit sözlerinin ve müştekinin üzerine doğru yürümesi eyleminin, müştekide korku uyandırıp kendisine para vermeye zorlama kastıyla yapıldığı ve bu nedenle sübut bulan suçun TCK’nın 149/1-h ve 35/1-2. maddelerine uyan yağmaya kalkışma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, mahkemenin kanıtları takdirinde ve bu doğrultuda suç vasfında yanılgıya düşerek yazılı şekilde hüküm kurmasının usul ve yasaya aykırı olduğu düşünülmüş; izah edilen nedenle hükmün bozulmasına ve ceza süresi itibariyle sanığın kazanılmış hakkının korunmasına karar verilmesi gerektiği düşüncesi ile Yüksek Dairenizin kararına itiraz edilmiştir.
Sonuç ve istem: 02/07/2012 tarih ve 6352 sayılı Yasanın 99. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 308. maddesi uyarınca İTİRAZIN KABULÜ ile;
Yüksek Dairenizin 12/10/2015 tarih ve 2015/19166 Esas – 2015/35303 Karar sayılı DÜZELTEREK ONAMA kararı kaldırılıp; mahkemenin sanık R.. Ö.. hakkında kurduğu hükmün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 13/05/2015 tarih ve 2014/141436 sayılı tebliğnamesinde belirtilen görüşler doğrultusunda BOZULMASINA ve 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesinin gözetilmesine karar verilmesi,
İtirazımızın kabul edilmemesi halinde, dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na gönderilmesine karar verilmesi,
İtirazen arz ve talep olunur.” isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
II- İTİRAZIN KAPSAMI
İtiraz, tehdit suçundan sanık R.. Ö.. hakkında verilen mahkumiyet kararının düzeltilerek onanmasına dair, Dairemizin 12.10.2015 tarihli kararına ilişkin olup, karar itiraza konu edilen eylemin tehdit suçunu değil, yağmaya teşebbüs suçunun unsurlarını oluşturduğuna ilişkindir.
III- KARAR
TCK’nın 106. maddesiyle yaptırım altına alınan eylem failin bir başkasını, kendisinin veya yakınının yaşamı, vücut dokunulmazlığı veya cinsel dokunulmazlığa yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da mal varlığı itibariyle büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehdit etmesidir. Tehditte fail tarafından mağdura bir kötülük yapılacağı, haksızlığın gerçekleştirileceği bildirilmektedir.
Bir başkasının, kendisinin veya yakınının; hayatına, vücut ve cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da mal varlığı itibariyle büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişinin eylemi yağma suçunu oluşturur. Malın alınması veya verilmesini temin için zilyetin üzerinde cebir ve tehdit kullanılmaktadır. Cebir ve tehdit karşısında mağdurun başka bir seçeneği kalmamakta ve bu durumda failin malı doğrudan alması söz konusu olmaktadır. Yani mağdur malı teslim etmektedir. Bu suçla korunan hukuki değer yalnızca malvarlığı değil, aynı zamanda kişi özgürlüğü ve vücut dokunulmazlığıdır. Yağma, icrai hareketle işlenebilen bir suç tipidir ve bu suçun maddi unsuru hareket kısmıdır. Kullanılan cebir ve tehdidin, kişiyi malı teslim etmeye veya alınmasına ses çıkartmamaya yöneltmeye elverişli olması gerekir.
Cebir, ”bir kimseye karşı bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapması için zor kullanma” anlamına gelmektedir. Burada mağdura karşı kullanılan ”zor”, fiziki zorlamadır. İradenin zorlanması cebir kavramı içerisinde değil, tehdit içerisinde değerlendirilir. Tehdit, muhatabın üzerinde zorlama etkisinin hali hazırda bedensel tesir eden zorlama ile değil gelecekte belirtilen manevi bir zorlama, korkutmayla oluşmasıdır. Yağma suçunda tehdit, şahıs veya malvarlığına ilişkin ve kişiyi büyük bir tehlikeye düşürecek ağırlıkta bulunması gerekir. İşte bu konumdaki tehdit yağmanın elverişli zorlama aracı olmaktadır.
Somut olayda, gece vakti saat 20:50 sıralarında tiner kokladıktan sonra sokakta arabasını park etmeye çalışan müşteki M.. Ö..’ün yanına gelip yardım amaçlı para istediği ve müştekinin bağırarak vermeyeceğini söylemesi ve uzaklaşmasını istemesi üzerine tartışmaya başladıkları, sanığın yanındaki suça karışmadıkları kabul edilen diğer sanıkların ağzını elle kapatarak kendisini uzaklaştırmaya çalıştıkları sırada müştekiye, “bırakın lan şunu bir döveyim, şunu bir öldüreyim” demek suretiyle gerçekleşen eyleminin TCK’nın 106/1-1.cümlesindeki tehdit suçunu oluşturduğu, söylenen sözlerin müştekiyi kendisine para vermeye zorlama kastıyla değil, istenen yardımın yapılmamasına tepki olarak söylendiğinin anlaşılması karşısında,
Dairemizin 12.10.2015 gün ve 2015/19166 esas, 2015/35303 karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazları yerinde görülmediğinden REDDİNE, 6352 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı Kanunun 308. maddesinin 3. fıkrası gereğince itirazı incelemek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 03.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.