Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2015/22509 E. 2015/40221 K. 17.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/22509
KARAR NO : 2015/40221
KARAR TARİHİ : 17.12.2015

Tebliğname No : KYB – 2015/247207

Hakaret, kasten yaralama ve tehdit suçlarından sanık İ.. P..’ün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2, 106/2-a. 125/3-a, 43/2 ve 62. (üç kez) maddeleri uyarınca 3 ay 10 gün, 1 yıl 2 ay 17 gün ve 2 yıl 6 ay hapis cezalan ile cezalandırılmasına, 5237 sayılı Kanun’un 53/1. maddesi uyarınca sanığa verilen hapis cezalarının infazı tamamlanıncaya kadar 5237 sayılı Kanun’un 53/1-a-b-c-d-e bentlerinde sayılan hakları kullanmasından yoksun kılınmasına, sanığa verilen hapis cezasının şartla tahliye tarihine kadar anılan Kanun’un 53/1-c bendinde belirtilen hakları kullanmasından yoksun kılınmasına dair, Tokat 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/09/2014 tarihli ve 2014/113 esas, 2014/383 karar sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08/07/2015 gün ve 247207 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “Sanık hakkında, hakaret suçundan dolayı verilen 1 yıl hapis cezası üzerinden 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 43/2. maddesi gereğince 1/4 oranında artırım yapıldığında, belirlenen 1 yıl 3 ay hapis cezasından, aynı Kanun’un 62. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapıldığında 1 yıl 15 gün hapis cezasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde 1 yıl 2 ay 17 gün belirlenerek, fazla ceza tayininde isabet görülmemiş ise de, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07/11/2006 tarihli ve 227-228 sayılı kararında belirtilen “Esasen olağan bir dikkat ve özenin gösterilmesi halinde gerçekleşmeyecek olan isim, yaş ve hesap hataları, yargı kararlarında “maddi yanılgı’ veya ‘yazım hatası’ diye isimlendirilen beşeri hatalardır. Yargılama araçlarının belirli bir biçimde takdir edilmelerinden kaynaklanan değerlendirme hataları ise hukukî yanılgılardır. Hukukî yanılgılar, ancak başka bir merci tarafından ve yasa yolu başvurusuyla açılan bir talî muhakeme ile giderilebilir. Yargı ve kararlardaki maddî yanılgıların düzeltilmesi ise herhangi bir yöntem ve zamanla sınırlı değildir. Bu yanılgılar, bizzat bu hatayı yapan merci tarafından, kendiliğinden veya bir yasa yolu başvurusu üzerine verilen bir karardaki uyarı üzerine düzeltilebilir.” biçimindeki açıklamalar karşısında, somut olayda yapılan hatanın hesap hatasından kaynaklandığı ve mahallinde mahkemesince düzeltilebileceği gözetilerek yapılan incelemede,
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53/2. maddesinde yer alan “Kişi. işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.” ve 3. fıkrasındaki “Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz.” şeklindeki düzenlemeler karşısında, anılan maddenin 1-c bendinde yer alan hak yoksunluğunun sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayetve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıvermeden sonra uygulanamayacağı, kendi alt soyu dışındaki kişiler bakımından vesayet ve kayyımlıkla ilgili hak yoksunluğu ile anılan maddenin 1. fıkrası a, b. d ve e bentlerinde yazılı hak yoksunluklarının ise cezanın infazının tamamlanmasına kadar devam edeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Hakaret, kasten yaralama ve tehdit suçlarından sanık İ.. P.. hakkında yapılan yargılama sonucunda, Tokat 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/09/2014 tarihli kararıyla, hapis cezaları ile cezalandırılmasına ve TCK’nın 53/1. maddesinde belirtilen hak yoksunluklarının uygulanmasına karar verildiği, sanığın yokluğunda verilen kararın yöntemince tebliğ edilerek kesinleşmesi üzerine, infaz
aşamasında hakaret suçundan ceza belirlenirken basit hesap hatası yapıldığı ve tüm suçlar yönünden TCK’nın 53/1-c bendinde uygulama hatası olduğu belirlenerek, kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
a- Tehdit suçundan verilen hapis cezasının sonucu olarak uygulanan TCK’nın 53/1. maddesindeki hak yoksunluğuyla ilgili aynı Kanun maddesinin 3. fıkrasındaki sınırlandırıcı hükmün dikkate alınmamasına,
b- Hakaret suçundan, verilecek cezanın belirlenmesinde TCK’nın 62. maddesi ile 1/6 oranında indirim yapılırken hesap hatası yapıldığına, dair hukuka aykırılıklara ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
Kanun yararına bozma kurumunda geçerli olan “istekle bağlılık kuralı” gereğince, sanık hakkında kurulan hükümlerde taleple sınırlı olarak yapılan incelemede;
1- Hak yoksunluklarının değerlendirilmesi,
5237 sayılı TCK’nın 53/3. maddesinde “Mahkum olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz” hükmü yer almaktadır.
İnceleme konusu somut olayda; mahkemece tehdit,hakaret ve yaralama suçlarından hapis cezalarıyla cezalandırılmasına karar verilen sanık hakkında, 5237 sayılı TCY’nın 53. maddesinin 3. fıkrası hükmü gözetilmeden, aynı Kanun maddesinin 1. fıkrasının (a), (b),(c), (d) ve (e) bendinde belirtilen haklarında cezanın tamamen infazına kadar yoksun bırakılmasına, verilen hapis cezalarının şartla tahliye tarihine kadar TCK’nın 53/1-c bendinde belirtilen hakları kullanmasından yoksun bırakılmasına karar verildiği görülmektedir. Ancak mahkemenin TCK’nın 53/1-c maddesindeki hak yoksunluğuyla ilgili, aynı Kanun maddesinin 3. fıkrasındaki sınırlandırıcı hükmün yalnızca “kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından”uygulanmayacağının gözetilmemesi hukuka aykırı olduğu anlaşılmaktadır.
2- Hakaret suçundan, verilecek cezanın belirlenmesinde TCK’nın 62. maddesi ile 1/6 oranında indirim yapılırken hesap hatası yapıldığının değerlendirilmesi,
5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Ancak, hükümdeki her hukuka aykırılık, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasayolunun olağanüstü bir yasayolu olması nedeniyle Kanun yararına bozma konusu yapılamayacaktır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 7.11.2006-227/228 sayılı kararında açıklandığı üzere; yargılama yöntemine veya cezalandırmaya ilişkin hükmün belirli biçimde takdir edilmesinden kaynaklanan değerlendirme hataları “hukuki yanılgı” oluşturmakta iken; isim, yaş ve hesap hataları, yargı kararlarında “maddi yanılgı” veya ”yazım hatası” diye isimlendirilen beşeri hatalardır. Hukuki yanılgılar, ancak başka bir mercii tarafından ve yasa yolu başvurusuyla açılan bir tali muhakeme ile giderilebilir. Yargı kararlarındaki maddi yanılgıların düzeltilmesi ise herhangi bir yöntem ve zamanla sınırlı değildir. Bu yanılgılar, bizzat bu hatayı yapan merci tarafından, kendiliğinden veya bir yasa yolu başvurusu üzerine verilen bir karardaki uyarı üzerine düzeltilebilir.
İnceleme konusu somut olayda; sanık hakkında hakaret suçundan verilecek ceza belirlenirken TCK’nın 125-3-a,43/2. maddeleri uygulanarak bulunan 1 yıl 3 ay hapis cezası üzerinden TCK’nın 62. maddesi ile 1/6 oranında indirim sonucu, hesap hatası yapılarak sonuçta 1 yıl 15 gün yerine, 1 yıl 2 ay 17 gün hapis cezası belirlenmiş olması hukuka aykırıdır. Bu maddi yanılgı niteliğinde beşeri bir hatadır. Bu nedenle kararda yer alan ve hakaret suçu açısından tereddüt oluşturan hesap hatasının mahallinde mahkemesince de her aşamada düzeltilebileceği anlaşılmıştır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Hakaret, kasten yaralama ve tehdit suçlarından sanık İ.. P.. hakkında, Tokat 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/09/2014 tarihli ve 2014/113 esas, 2014/383 sayılı kararının, CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Karardaki hukuka aykırılıklar aynı Kanun maddesinin 4-d fıkrasına göre, hükmün Yargıtay tarafından düzeltilmesini gerektirmekle,
a-) (2 nolu) hukuka aykırılık bakımından; hüküm fıkrasının hakaret suçundan verilen cezadan TCK’nın 62. maddesinin uygulanması sonucu hesap hatası yapılarak verilen “1 yıl 2 ay 17 gün hapis cezası” ibaresinin çıkartılarak, yerine “1 yıl 15 gün hapis cezası” ibaresinin eklenmesi,
b-) (1 nolu) hukuka aykırılık bakımından; Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı da gözetilerek, hüküm fıkralarındaki TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısımlardan (b) ibaresi çıkartılmak ve “sanık hakkında TCK’nın 53/1-(c) maddesinde yer alan hak yoksunluğunun kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar, diğer kişiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar uygulanmasına” ibareleri eklenmesi,
biçiminde DÜZELTİLMESİNE,
3- Kararın diğer yönlerinin olduğu gibi bırakılmasına, 17/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.