Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2015/22469 E. 2015/35097 K. 08.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/22469
KARAR NO : 2015/35097
KARAR TARİHİ : 08.10.2015

Tebliğname No : KYB – 2015/16832

Tehdit suçundan sanık O.. U..’un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/2-a-c ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair, Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 06/11/2007 tarihli ve 2005/272 esas, 2007/431 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından yasa yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22/01/2015 gün ve 16832 sayılı istem yazısıyla, Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.

İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre;
1-Sanığın adli sicil kaydına göre, 5237 Türk Ceza Kanunu’nun 51/1-a maddesi gereğince daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilip edilmediği ile adli sicil kaydında yer alan ilamlara ilişkin kayıtların silinme koşulları araştırılmadan, sanık hakkında verilen hürriyeti bağlayıcı cezanın ertelenmesi hususunun tartışılmamasında,
2-Sanığın adli sicil kaydına göre, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi gereğince daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olup olmadığı ve adli sicil kaydında yer alan ilamlara ilişkin kayıtların silinme koşulları araştırılmadan, hükmün açıklanmasının geri bırakılması hususu tartışılmaksızın bu hususta olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinde,
İsabet görülmemiştir.” denilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Tehdit suçundan sanık O.. U.. hakkında yapılan yargılama sonucunda, Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 06/11/2007 tarihli kararı ile 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, yoklukta verilen kararın sanık tarafından süresinden sonra temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 04/03/2013 tarihli kararı ile, bu sanık yönünden temyiz isteminin reddine karar verildiği, bu şekilde kesinleşen kararın infazı sırasında kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.

II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve erteleme kurumlarının kararda tartışılmamasına yönelik hukuka aykırılığa ilişkindir.

III- Hukuksal Değerlendirme:
Kanun yararına bozma kurumunda geçerli olan “istekle bağlılık kuralı” gereğince, isteme konu hususlarla sınırlı olarak yapılan incelemede;
Öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın
bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir.(Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
Kanun yararına bozma istemine konu edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve erteleme kurumlarının her ikisinde de, suça ve sanığa ilişkin objektif koşulların oluşmasının yanısıra ayrıca, sanığın yeniden suç işlemeyeceği hususunda mahkemece kanaate varılmasına ilişkin takdire dayalı subjektif koşulun da gerçekleşmesi gerekmektedir.
İnceleme konusu somut olayda; sanık hakkında tehdit suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezası verildiği ve kararda hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile erteleme kurumlarının tartışılmadığı anlaşılmaktadır.
Ancak sanığın yargılandığı nitelikli tehdit suçu şikayete bağlı olmadığından ve hükmolunan ceza miktarına göre, karar tarihi itibariyle CMK’nın 231. maddesi kapsamında bulunmamaktadır.
Hüküm tarihi olan 06.11.2007 tarihinde, 5728 sayılı Kanun’un 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikler henüz yürürlüğe girmemiş bulunduğundan ve ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 15.11.2005 gün ve 132/128, 11.10.2005 gün ve 97/111, 20.09.2005 gün ve 99/103 sayılı kararlarında vurgulandığı üzere, yasa yararına bozma kesinleşen hükümde verildiği zaman yürürlükte bulunan usul ve maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlı olduğundan, sonradan gerçekleşen yasa değişikliklerine dayanılarak bu olağanüstü kanun yoluna başvurulamayacağı gibi, Yargıtay’ca da, sonraki yasa değişiklikleri kanun yararına bozma gerekçesi yapılamayacaktır.
Öte yandan, sanığın adli sicil kaydı incelendiğinde suç tarihi öncesinde hırsızlık ve 6136 sayılı Kanun’a muhalefet suçlarından silinme koşulları oluşmamış birçok sabıkasının bulunduğu, Fatih 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 30.03.2000 tarihinde kesinleşen 332-551 E.K. sayılı, 765 sayılı TCK’nın 493/1. maddesi uyarınca hükmolunan 1 yıl hapis cezasında olduğu gibi, başka ilamlarının da CMK’nın 231 ve TCK’nın 51. maddelerinin uygulanmasına engel olduğu açıkça görülmektedir. Dolayısıyla uygulanmasına yasal olanak bulunmayan bir kurumun uygulanıp uygulanmayacağı hususunun mahkemece kararda tartışılması gerektiğinden bahisle kanun yararına bozma başvurusunda bulunulması mümkün değildir.
Yukarıda izah edilen nedenlerle, tehdit suçundan sanık O.. U.. hakkında verilerek kesinleşen mahkumiyet kararına yönelik, belirtilen sebeplere ilişkin kanun yararına bozma istemi yerinde görülmediğinden, talebin reddine karar verilmiştir.

IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK’nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNİN REDDİNE, 08/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.