Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2015/21432 E. 2015/37542 K. 11.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/21432
KARAR NO : 2015/37542
KARAR TARİHİ : 11.11.2015

Tebliğname No : 4 – 2012/86388
MAHKEMESİ : İstanbul 26. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 15/04/2011
NUMARASI : 2007/1276 (E) ve 2011/188 (K)
SUÇLAR : Tehdit, hakaret

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Tehdit fiili, kişinin ruh dinginliğini bozan, iç huzurunu, bilinç ve irade özgürlüğünü ihlal eden bir olgudur. Fiilin mağdur üzerinde ciddi bir korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun olması gerekir. TCK’nın 106/2-d bendinde tanımlanan ağırlaştırıcı nedeninin uygulanabilmesi için, tehdidin “var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak” işlenmelidir. Bendin uygulanabilmesi için failin, var olan veya var sayılan suç örgütüne üye olması, yöneticisi olması gerekmediği gibi suç örgütünün, eylemden önce hukuken TCK’nın 220. maddesi ya da 3713 sayılı Kanun kapsamında örgüt olarak kabul edilmiş olması da şart değildir. Bendin ağırlaştırıcı neden olarak kabulü, tehdidin kaynağının suçla irtibatlı organize bir güce dayanması nedeniyle gerçekleştirilme olasılığının yüksekliği, tehlikenin nerede, ne zaman ve ne şekilde geleceğinin kestirilememesi, buna bağlı olarak da korunma ya da savunma yapmanın zor oluşudur. Korkutucu güç olarak “var olan veya var sayılan suç örgütlerinin” kullanılması, fiilin tehlikeliliğini, failin ise ciddiliğini, kararlılığını ortaya koyarken, mağdurda, muhatap olacağı bireysel tehdide göre daha yoğun korku, kaygı ve endişe yaratmaktadır. Mağdurun, bireysel tehdide göre daha yoğun korku, kaygı ve endişeye maruz kaldığının kabul edilebilmesi için, failin, suç örgütüyle dolaylı bile olsa bağlantısı olduğu veya olabileceği ya da en azından suç örgütü ile zayıf da olsa irtibatının bulunduğu ihtimaline inanmasını gerektirecek makul nedenlerinin bulunması gerekir.
Yargılamaya konu somut olayda;
Mağdur kolluk kuvvetlerinin, akşam 20:30 sıralarında durumundan şüphelenerek durdurdukları sanığın yapılan GBT sorgulamasında dolandırıcılık ve iflas suçlarından araması bulunduğunun anlaşılması üzerine gözlemhaneye alındığı, karakolla aynı sokakta oturan sanığın, söz konusu suçlar hakkında yargılanıp beraat ettiğini iddia ettiği evrakı haksız yere gözaltında kalmamak amacıyla evinden almak istemesine rağmen izin vermeyen mağdur kolluk kuvvetlerine yönelik gözlemhanede bulunduğu sırada “Bütün polisleri sinkaf ederim, hepinizi süründüreceğim, ben afganlıyım Bin Ladin’in adamıyım, yarın burayı bombalatacağım, buradan çıkayım hepinizi vuracağım, o….
çocukları, hepinizin anasını sinkaf ederim” biçimindeki sözlerle tehdit ve hakaret etmek şeklinde gerçekleştiği kabul edilen olayda,
1-Olay günü sanık hakkında beş tane tutanak tutulduğu, iddianamede ve mahkemenin kabulünde geçen “ben afganlıyım Bin Ladin in adamıyım, yarın burayı bombalatacağım, buradan çıkayım hepinizi vuracağım” şeklindeki ifadelerin yer aldığı tutanakta imzaları bulunan C.. D.. ve M.. Ç..’in beyanları alınarak ve olay günü gözlemhanede bulunduğu anlaşılan tanıklar S.. S.. ve Dursun Ali Akakaya’nın beyanları arasındaki çelişkilerin giderilmeksiniz hüküm kurulması,
2-Tehdit suçunda bir suç örgütünün oluşturduğu korkutucu güçten yararlanma öğesinin ne şekilde gerçekleştiği ve bunun sübutuna dair kanıtların neler olduğu karar yerinde açıklanıp, kanıtlarla ilişkili biçimde tartışılmadan, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması,
3-Sanığın aşamalarda, haksız yere gözaltında kalmamak amacıyla, karakolla aynı sokakta bulunan evinden, araması bulunan dolandırıcılık ve iflas suçlarından beraat ettiğine dair evrakı almasına mağdurların izin vermemeleri nedeniyle babasını aramak istediği, kolluk görevlilerinin kendisine “s.. git telefon kulübesi mi burası atın bu o… çocuğunu nezarete” şeklinde hakaret etmesine kızarak, mahkemeye vereceğini belirtmek amacıyla “bunun hesabını size sorarım” dediğini savunması, tanık S.. S..’ün de kovuşturma aşamasında tarafların karşılıklı hakaret ettiklerini beyan ederek savunmayı doğrulaması karşısında, olayın çıkış sebebi üzerinde durularak, sanık hakkında TCK’nın 29 ve 129. maddelerinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanma olanağının tartışılmaması,
Kanuna aykırı, sanık C.. T.. ve müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 11/11/2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY:

TCK’nın 106/2-d maddesindeki “bir suç örgütünün oluşturduğu korkutucu güçten yararlanarak” tehdit suçunun oluşabilmesi için, 1. fıkrasındaki tehdit suçunda olduğu gibi tehdidin objektif olarak, dışardan bakıldığında korkutuculuk özelliğinin olup olmadığına bakılmalıdır.
Tehdit suçunun unsurları arasında, mağdurun eylemden korkup korkmaması ya da etkilenip etkilenmemesi öngörülmediğinden, gözaltındayken polislere “ben afganlıyım, Bin Ladin’in adamıyım yarın burayı bombalatacağım” demesi biçimindeki eyleminde sanığın, bir suç örgütüyle doğrudan ya da dolaylı bağlantısının olması veya zayıf da olsa örgütle irtibatının bulunması ihtimalinin mevcudiyetinin, suçun nitelikli halinin oluşması bakımından bir önemi yoktur.
Suçun unsuru bakımından aranması gereken, failin, mağdura yönelttiği söz ya da hareketlerle muhatabını bir örgüte mensup olduğu izlenimi oluşturacak korkutmada bulunup bulunmadığıdır. Eylem objektif olarak, örgütün tanınıp bilinirliği bakımından korkutucu nitelikte ise suçun unsurunun ve nitelikli halinin oluştuğunun kabulü gerekir.
Açıkladığım nedenlerle Mahkemenin TCK’nın 106/2-d maddesi uyarınca kurduğu hükmü bu yönden yerinde bulduğumdan Dairemizin sayın çoğunluğunun bozma düşüncesine katılamıyorum.