Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2015/17956 E. 2015/32283 K. 25.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/17956
KARAR NO : 2015/32283
KARAR TARİHİ : 25.06.2015

Tebliğname No : KYB – 2015/179084

Tehdit ve silahla tehdit suçlarından sanık M.. B..’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-1,106/2-a, 62/2, 50/1-a ve 52/2. maddeleri uyarınca 3.000 Türk lirası adli para ve 1 yıl 8 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına, hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre infaz edilmesine dair, Kayseri 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/12/2014 tarihli ve 2014/855 esas, 2014/686 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25/05/2015 gün ve 179084 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:

İstem yazısında: “1-5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun, “Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır.” şeklindeki 43/1. maddesi nazara alındığında, Kayseri 14. Asliye Ceza Mahkemesince olay günü sanığın müştekiye tehdit içerikli mesajlar attığı, ardından müştekinin işyerine gelerek av tüfeğiyle tehdit amaçlı hava ateş ettiği şeklinde gerçekleştiği kabul edilen somut olayda, silahlı tehdit suçundan cezaya hükmedilip, zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden, iki ayrı tehdit suçu oluştuğu kabul edilerek fazla ceza tayininde,
2-5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53/2. maddesinde yer alan “Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.” ve 3. fıkrasındaki “Mahkum olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz.” şeklindeki düzenlemeler karşısında, anılan maddenin 1-c bendinde yer alan hak yoksunluğunun sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıvermeden sonra uygulanamayacağı, kendi alt soyu dışındaki kişiler bakımından vesayet ve kayyımlıkla ilgili hak yoksunluğu ile anılan maddenin 1. fıkrası a. b, d ve e bentlerinde yazılı hak yoksunluklarının ise cezanın infazının tamamlanmasına kadar devam edeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Tehdit ve silahla tehdit suçlarından sanık M.. B.. hakkında yapılan yargılama sonucunda, Kayseri 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/12/2014 tarihli kararıyla, tehdit suçundan hapis cezasından çevrili 3.000 Türk lirası adli para cezası, silahla tehdit suçundan ise 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verildiği, yüze karşı verilen kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, infaz aşamasında zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasına yönelik gerekçeyle, kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.

II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:

a- Sanığın aynı mağdura karşı farklı günlerde işlediği telefon mesajıyla tehdit ve silahla tehdit eylemlerinde, TCK’nın 43. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağı,
b- TCK’nın 53/1-c maddesindeki hak yoksunluğuyla ilgili aynı Kanun maddesinin 3. fıkrasındaki sınırlandırıcı hükmün dikkate alınmamasına ilişkindir.

III- Hukuksal Değerlendirme:

1- Zincirleme suç hükümlerinin incelenmesi,

5237 sayılı TCK’nın “Zincirleme Suç” başlıklı 43. maddesinin 1. fıkrasında; “Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır” şeklinde zincirleme suç tanımlanmış, ikinci fıkrasında ise; “Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır” denilmek suretiyle zincirleme suçtan farklı bir müessese olan, aynı nev’iden fikri içtima kuralı düzenlenmiştir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu sistematiğinde, kural olarak yasadaki suç tanımına uygun her bir netice ayrı bir suç oluşturmasına karşın, bu kuralın istisnaları olarak, TCK’nın “suçların içtimaı” bölümünde, 42, 43 ve 44. maddelerine yer verilmiştir. Bu durumda aynı mağdura karşı, bir suç işleme kararının icrası çerçevesinde farklı zamanlarda gerçekleştirilen birden fazla eylem için, fail hakkında tek bir ceza verilecek, ancak bu ceza TCK’nın 43/1. maddesine göre artırılacaktır.

İnceleme konusu somut olayda; aralarında alacak ihtilafı bulunduğunu iddia eden ve bu alacağını tahsil amacıyla hareket ettiğini savunan sanığın, ilk olarak 18.08.2014 tarihinde cep telefonu mesajı göndererek mağduru tehdit ettiği, akabinde aynı olayın devamı olarak 02.09.2014 tarihinde gece saatlerinde, mağdurun işyerinde bulunmadığı bir zamanda araçla iş yerinin önünden geçerken, av tüfeğiyle ateş ederek silahla tehdit suçunu işlediği görülmektedir. Sanığın yukarıda özetlendiği şekilde iddianamede anlatılan ve mahkemece kabul edilen, aynı kast altında gerçekleştirdiği eylemlerinde, TCK’nın 43. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerekirken, her bir eylem için ayrı ayrı ceza verilmesi hukuka aykırıdır.

Bununla birlikte zincirleme suç hükümleri uygulanarak belirlenecek hapis cezası, mevcut cezalara göre sanık aleyhine sonuç doğurduğundan, zincirleme suç hükümleri uygulanarak, iki ayrı mahkumiyet hükmü tek bir mahkumiyete dönüştürülmüş, ancak kazanılmış hak korunmuştur.

2- Hak yoksunluklarının incelenmesi,

5237 sayılı TCK’nın 53/3. maddesinde “Mahkum olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz” hükmü yer almaktadır.

İnceleme konusu somut olayda; mahkemece silahla tehdit suçundan hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilen sanık hakkında, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası hükmü gözetilmeden, aynı Kanun maddesinin 1. fıkrasının (a), (b), (d) ve (e) bendindeki haklardan
hapis cezasının infazı tamamlanıncaya, (c) bendinde belirtilen haklardan ise koşullu salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılmasına karar verildiği görülmektedir. Ancak mahkemenin TCK’nın 53/1-c maddesindeki hak yoksunluğuyla ilgili, aynı Kanun maddesinin 3. fıkrasındaki sınırlandırıcı hükmü dikkate almayan uygulamasının hukuka aykırı olduğu anlaşılmaktadır.

IV- Sonuç ve Karar:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,

1- Tehdit ve silahla tehdit suçlarından sanık M.. B.. hakkında, Kayseri 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/12/2014 tarihli ve 2014/855 esas, 2014/686 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,

2- Karardaki hukuka aykırılık aynı Kanun maddesinin 4-d fıkrasına göre, sanığa daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmekle, silahla tehdit suçundan TCK’nın 106/2-a maddesi uyarınca, mahkemece cezanın alt sınırdan takdir edilmiş olması da değerlendirilerek, 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına,

3- TCK’nın 43/1. maddesi uyarınca takdiren 1/4 oranında arttırılarak, 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına,

4- TCK’nın 62/1. maddesi uyarınca mahkemece takdir edilen 1/6 oranında indirim yapılarak, 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına,

5- 2 yıl 1 aylık hapis cezası sanık aleyhine sonuç doğurduğundan, kazanılmış hak gözetilerek sonuç cezanın kararda uygulandığı şekliyle, 1 yıl 8 ay hapis ve 3.000 Türk Lirası adli para cezası olarak muhafazasına,

6- Sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 53/1-c maddesi uyarınca hükmedilip koşullu salıverilme tarihine kadar süreceği belirtilen hak yoksunluğunun başına, “kendi alt soyu üzerindekilerle sınırlı olmak üzere” ibaresinin eklenmesine,

7- İnfazın bu miktar üzerinden yapılmasına, bozulan kararda yer alan diğer hususların olduğu gibi bırakılmasına, 25.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.