Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2015/15447 E. 2015/35287 K. 12.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/15447
KARAR NO : 2015/35287
KARAR TARİHİ : 12.10.2015

Tebliğname No : 4 – 2012/138013
MAHKEMESİ : Aksaray 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 23/02/2012
NUMARASI : 2010/750 (E) ve 2012/229 (K)
SUÇLAR : Tehdit, hakaret, yaralama

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
A-Sanığa yükletilen yaralama eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Sanık hakkında hak yoksunluklarına hükmedilmemiş ise de, mahkumiyetin kanuni sonucu olarak TCK’nın 53. maddesinin 1 ilâ 3. fıkralarında öngörüldüğü biçimde infaz evresinde re’sen uygulanması mümkün görüldüğünden bozmayı gerektirmediği,
Anlaşıldığından sanık E.. K..’nın ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA,
B-Hakaret ve tehdit eylemlerinden kurulan hükümlere yönelik temyize gelince,
Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-İddianamede sanığın mağduru elinde bıçak olduğu halde “öldürürüm seni” diyerek tehdit ettiğinin iddia olunması, mağdurun yargılama sırasında doğruladığı kolluk ifadesinde sanığın bıçağı alarak kendisini kovaladığını ileri sürmesi, tanık S.. B..’ın kolluk ifadesinde mağdurun ikinci gelişinde sanığın bıçak çekerek mağdurun yakasından tuttuğunu ve seni öldürürüm dediğini belirtmesi, yargılama aşamasında ise; “Erdem de küfür edince Hüseyin ellindeki demiri Erdem’e vurdu, Erdem bundan önce benim silahım nerede diye bağırmıştı, fakat elinde bıçak veya silah yoktu” şeklinde beyanda bulunması ve soruşturma evresindeki ifadesini de doğrulaması karşısında, beyanlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi, giderilemediği takdirde yöntemince irdelenerek hangi anlatımın hangi nedenle üstün tutulduğunun kararda gösterilmesi, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile sanığın elinde bıçak olduğu halde “öldürürüm seni” diyerek mağduru tehdit ettiği kabul edilerek hüküm kurulması,
2-Kabule göre de;
a-Sanığın elinde bıçak olduğu halde “öldürürüm seni” diyerek mağduru tehdit etme şeklindeki kabul edilen eylemin, TCK’nın 106/2-a maddesinde düzenlenen tehdit suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek anılan Yasanın 106/1-2. cümlesi gereğince hüküm kurulması,
b-Mağdurun 11.02.2011 tarihli oturumda şikayetten vazgeçtiğini belirtmesi karşısında, mahkemece sanığa şikayetten vazgeçmeyi kabul edip etmediği sorularak, kabul etmesi halinde, şikayet yokluğu nedeniyle TCK’nın 73/4 ve CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca kamu davalarının düşmesine, aksi durumda ise, mevcut delil durumuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik kovuşturma ile hüküm kurulması,
c-Sanık hakkında yaralama ve hakaret eylemlerinden kurulan hükümlerde haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasına karşın, tehdit eyleminden kurulan hükümde TCK’nın 29. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,
d-Hükmolunan hapis cezasının kanuni sonucu olarak, TCK’nın 53/1. maddesindeki hak yoksunluklarına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı ve sanık E.. K..’nın temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken ceza miktarı yönünden 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 12/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.