Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2015/14394 E. 2015/32281 K. 25.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/14394
KARAR NO : 2015/32281
KARAR TARİHİ : 25.06.2015

Tebliğname No : KYB – 2015/177462

Tehdit ve sövme suçlarından sanık B.. Y..’ın, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2, 482/3, 59, 72 ve 647 sayılı Cezaların infazı Hakkında Kanun’un 4. maddeleri gereğince 1.453.827.000 Türk lirası ağır para cezası ile cezalandırılmasına dair, Siirt Asliye Ceza Mahkemesinin 15/05/2003 tarihli ve 2002/167 esas, 2003/302 sayılı kararının, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 26/09/2005 tarihli ve 2004/3520 esas, 2005/12534 sayılı ilâmı ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanununa göre yeniden değerlendirme yapılması amacıyla bozulması üzerine, adı geçen sanığın 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2, 482/3 ve 59. maddeleri uyarınca 5 ay hapis, 25 gün hapis ve 180 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulmasına ilişkin, Siirt 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/07/2008 tarihli ve 2006/186 esas, 2008/256 sayılı kararına yönelik itirazın reddine dair, Siirt Ağır Ceza Mahkemesinin 18/08/2008 tarihli ve 2008/541 değişik iş sayılı kararını müteakip, sanığın denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlediğinden bahisle önceki hükmün açıklanarak 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2, 482/3, 59 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 50/1-a maddeleri uyarınca 3.000 Türk lirası adlî para, 500 Türk lirası adlî para ve 180 Türk lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına ilişkin, Siirt 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 06/06/2013 tarihli ve 2012/404 esas, 2013/263 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 21/05/2015 gün ve 177462 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.

İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre;

1-Siirt Ağır Ceza Mahkemesinin 18/08/2008 tarihli ve 2008/541 değişik iş sayılı kararına yönelik incelemede;
Sanığa yüklenen suçlara ilişkin olarak suç tarihinin 01/04/2002 olması karşısında, Siirt 1. Asliye Ceza Mahkemesince bozma sonrası verilen 08/07/2008 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı itibari ile henüz 7 yıl 6 aylık olağanüstü zamanaşımı süresi dolmadığı, ancak bozma öncesi 15/05/2003 tarihli ilk mahkûmiyet kararı ile zamanaşımı kesildikten sonra, Yargıtay bozma ilamını müteakip başlanılan yeni yargılamada sanık zorla getirme kararı ile sorguya çekilmişse de bozma ilamından sonraki bu işlemin zamanaşımını kesmeyeceği, dosya kapsamında 15/05/2003 tarihli ilk mahkûmiyet kararından sonra 08/07/2008 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına kadar zamanaşımını kesen başka bir işlem de bulunmadığı anlaşılmakla, mahkûmiyete konu suçların kanunda öngörülen cezasının nev’i ve süresine göre, zamanaşımını kesen bir önceki işlem olan 15/05/2003 tarihli mahkûmiyet kararı ile zamanaşımını kesen son işlem olan 08/07/2008 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı arasında, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 102/4. maddesinde belirtilen 5 yıllık asli dava zamanaşımı süresinin dolmuş bulunduğu cihetle, kamu davasının zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilerek, mercii Siirt Ağır Ceza Mahkemesince itirazın kabul edilmesi yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde,

2-Siirt 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 06/06/2013 tarihli ve 2012/404 esas, 2013/263 sayılı karara yönelik incelemede;
(1) numaralı bozma nedeninde açıklandığı üzere zamanaşımının dolmuş olması nedeni ile düşme kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hükmün açıklanmasına karar verilmesinde, ayrıca sanığa yüklenen suçlara ilişkin cezalar lehe olduğu gerekçesiyle 765 sayılı Türk Ceza Kanununa göre belirlendiği halde, paraya çevirme işlemi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 50/1-a maddesine göre yapılarak karma uygulama yapılmasında ve gün karşılığı paraya çevirme miktarını gösteren 5237 sayılı Kanun’un 52. maddesinin hüküm fıkrasına yazılmadan karar verilmesinde, isabet görülmemiştir.” denilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:

Sanık B.. Y.. hakkında, 01/04/2002 tarihinde işlenen tehdit ve hakaret suçlarından, Siirt Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda, Mahkemenin 15/05/2003 tarihli kararı ile sanığın mahkumiyetine karar verildiği, kararın temyizi üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 26/09/2005 tarihli kararı ile, 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK hükümlerinin değerlendirilmesi için hükümlerin bozulduğu, Mahkemece yeniden yargılama yapılarak 08/07/2008 tarihli celsede, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 18.08.2008 tarihinde kesinleştiği, bilahere sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işleyerek mahkum olması üzerine, aynı mahkemenin 06.06.2013 tarihli kararıyla hükmün açıklanmasına karar verildiği, temyiz edilmeksizin kesinleşen bu kararın infazı sırasında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmeden önce zamanaşımının dolmuş olduğu gerekçesiyle, kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.

II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:

01.06.2005 tarihinden önce işlenen suçlarla ilgili, 08.07.2008 tarihinde verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararından önce zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesine ilişkindir.

III- Hukuksal Değerlendirme:

İncelenen dosyada yer alan iddianameye göre, sanık B.. Y.. hakkında, 01/04/2002 tarihinde işlenen tehdit ve hakaret suçlarından, 765 sayılı TCK’nın 191/2 ve 482/3 maddeleri uyarınca kamu davası açıldığı görülmektedir. 765 sayılı TCK’nın 191/2 ve 482/3 maddelerinde öngörülen cezaların üst sınırına göre, tehdit ve hakaret suçlarının asli dava zamanaşımı süresi anılan Kanun’un 102/4. maddesi uyarınca beş yıldır. Bu sürenin 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e maddesine göre sanığın lehine olduğu anlaşılmaktadır.

Dosyada dava zamanaşımını kesen en son işlem, Yargıtay bozma kararı öncesi mahkemece verilen 15/05/2003 tarihli mahkumiyet kararıdır. Bozma sonrası mahkemece 08/07/2008 tarihinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş, bu karar 18.08.2008 tarihinde kesinleşmiştir. CMK’nın 231/8. maddesine göre, denetim süresi içinde dava zamanaşımı duracaktır. Ancak mahkeme önceki mahkumiyet kararından sonra 5 yıllık asli dava zamanaşımı süresinin dolduğunu ve dava zamanaşımını kesen herhangi bir işlem bulunmadığını dikkate almamıştır. Önceki mahkumiyet hükmünden itibaren işlemeye başlayan
beş yıllık asli dava zamanaşımı süresi 15/05/2008 tarihinde dolmuştur. Bu nedenle mahkemenin asli dava zamanaşımı süresinin dolduğunu gözetmeden kurduğu 08/07/2008 tarihli karar ve bu karara yapılan itiraz üzerine Siirt Ağır Ceza Mahkemesince verilen 18/08/2008 tarihli itirazın reddi kararı ile Siirt 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 06/06/2013 tarihli mahkumiyet hükmü hukuka aykırıdır.

IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,

1- Tehdit ve sövme suçlarından sanık B.. Y.. hakkında, Siirt Ağır Ceza Mahkemesinin 18/08/2008 tarihli ve 2008/541 değişik iş sayılı kararı ile Siirt 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 06/06/2013 tarihli ve 2012/404 esas, 2013/263 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,

2- Bozma nedenine göre karardaki hukuka aykırılık, aynı Kanun maddesinin 4-d fıkrası uyarınca Yargıtay tarafından giderilmesi gerektiğinden; sanık B.. Y.. hakkında, tehdit ve sövme suçlarından açılan KAMU DAVALARININ, 765 sayılı TCK’nın 102/4 ve 5271 sayılı CMK’nın 223. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE, 25.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.