Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2015/12014 E. 2015/32286 K. 25.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/12014
KARAR NO : 2015/32286
KARAR TARİHİ : 25.06.2015

Tebliğname No : KYB – 2015/134132

Suç örgütlerinin isimlerini kullanarak tehdit suçundan sanık C.. T..’un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/2-d, 43/1-2 ve 62. maddeleri gereğince 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair, Uşak 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/06/2008 tarihli ve 2007/75 esas, 2008/337 sayılı kararının, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 21/03/2013 tarihli ve 2010/22860 esas, 2013/8080 sayılı ilâmı ile onanarak kesinleşmesini müteakip, hükümlü tarafından yapılan yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin, aynı Mahkemenin 03/05/2013 tarihli ve 2007/75 esas, 2008/337 sayılı ek kararına yapılan itirazın reddine dair, Uşak 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/05/2013 tarihli ve 2013/221 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21/04/2015 gün ve 134132 sayılı istem yazısıyla, Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.

İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, sanık tarafından verilen yargılamanın yenilenmesi talep dilekçesi ile talebin reddine ilişkin karara yönelik itiraz dilekçesinde, müşteki E.. K.. ile aralarında kız arkadaşı meselesi nedeniyle problem olduğunu, mahkeme kararına konu mesajı kendisinin göndermediğini, müşteki tarafından kendisine ait telefonun alınarak söz konusu mesajın müşteki tarafından kendi kullanıcısı olduğu cep telefonuna gönderildiğini, müştekinin bu şekilde kendisine komplo kurduğunu, bu hususunda B.. S.. ve K.. T.. isimli arkadaşları tarafından kendisine bildirildiğini, bu kişilerin yeminli ifade verebileceklerini beyan ettiği hususları nazara alındığında, dilekçe içeriklerinde sanık tarafından belirtilen konuya ilişkin herhangi bir soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılıp yapılmadığının araştırılması, B.. S.. ve K.. T.. isimli tanıkların beyanlarına başvurularak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 311/l-e. maddesinde düzenlenen “Kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış bir dava, aşağıda yazılı hâllerde hükümlü lehine olarak yargılamanın yenilenmesi yoluyla tekrar görülür: …e-Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa” hükmü kapsamında değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilerek, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:

Suç örgütlerinin isimlerini kullanarak tehdit suçundan sanık C.. T.. hakkında yapılan yargılama sonucunda, Uşak 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/06/2008 tarihli kararı ile, hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, yüze karşı verilen kararın sanık tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 21.03.2013 tarihli kararıyla hükmün onandığı, bu şekilde kesinleşen kararın infazı sırasında, sanık müdafiinin yeni deliller ortaya çıktığı gerekçesiyle yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunduğu, talebin aynı mahkeme tarafından reddedilmesi üzerine, bu karara itiraz edildiği, itirazın da reddedilmesi üzerine merci kararına yönelik olarak kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:

Yargıtay tarafından onanarak kesinleşen hükmün infazı sırasında, yeni deliller ortaya çıktığı gerekçesiyle yapılan yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine dair, yerel mahkeme kararıyla, bu karara yapılan itirazın reddine dair merci kararının, hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.

III- Hukuksal Değerlendirme:

5271 sayılı CMK’nın “Hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi nedenleri” başlıklı 311. maddesinin (e) bendinde; “ Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa” hükmüne yer verilmiştir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun yargılamanın yenilenmesi konusunun ele alındığı 11.03.2014 tarih ve 2012/3-909 esas ve 2014/121 karar sayılı kararında; “Yeni olay ya da delilin yargılamanın yenilenmesi sebebi olması için aynı zamanda “önemli” de olması gerekmektedir. Diğer bir ifade ile yeni deliller ve olaylar ortaya konulduklarında tek başlarına ya da önceden sunulan delillerle birlikte değerlendirildiğinde sanığın beraatini veya daha hafif bir ceza uygulanmasını gerektirecek nitelikte olmalıdır.

Yargılanmanın yenilenmesi talebinin kabule şayan olup olmadığı konusunda şekil şartının yerine getirilmesi yeterli olmayıp, ikame olunan olay ve delillerin önceden ileri sürülmeyen ve tamamen yeni nitelik taşıyan yapıda olması ve tek başına veya diğer deliller birlikte incelendiğinde hükümlü lehine değerlendirmeye ve önceki hükmü değiştirmeye mahkemeyi yönlendirecek ciddiyette bulunması gerekmektedir. Bu özelliği taşımayan iddialarla, sırf şekli unsurların yeterliliğinden bahisle yargılamanın yenilenmesinde delil toplamaya ya da bu safha aşılarak duruşmalı incelemeye yönelmek kanun koyucunun amacıyla ve olağanüstü kanun yolu olan yargılamanın yenilenmesinin yapısıyla uyuşmamaktadır. Diğer bir ifade ile yargılamanın yenilenmesi talebinin kabul edilebilmesi için kesin hükümden dönülmesini gerektirecek, duruşma açılmasını haklı ve gerekli kılıcak ciddiyette yeni delil ve olayların ortaya konulması zorunludur.” görüşlerine yer verilmiştir.

Yargılamanın yenilenmesi kurumu kesin hükme karşı öngörülen olağanüstü yasayolları arasında yer aldığından, bu yola başvurulabilmesi için ortaya konulan gerekçelerin, yeniden yargılamaya başlanmasını gerektirecek nitelik, önem ve ciddiyete sahip olması gerekmektedir.

İnceleme konusu somut olayda, yargılamanın yenilenmesi istemi yeni tanıkların ortaya çıktığına ilişkindir. Ancak sunulan bu gerekçe, yerel mahkeme tarafından CMK’nın 311. maddesinde düzenlenen koşulları taşımadığı gerekçesiyle reddedilmiş, bu karara yapılan itirazda Uşak 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yerinde görülmemiştir.

Yargılamanın yenilenmesine yönelik istemde, sanığın cep telefonundan mağdur E.. K..’ın cep telefonuna gönderilen tehdit içeren mesajın sanık tarafından gönderilmediği, suça konu mesajın mağdur tarafından sanığa ait telefon alınarak kendisine gönderilmek suretiyle komplo kurulduğu ve bu hususa isimleri bildirilen iki kişinin tanık olduğu ileri sürülmüştür.
Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözülebilmesi için yargılama sürecindeki ifadelerin irdelenmesi gerekmektedir. İlk olarak, yargılamanın yenilenmesine yönelik istemde yer verilen komplo iddiasının yargılama sürecinde dile getirilmediği, isimleri bildirilen iki tanığın mahkumiyet kararından önce hiçbir ifadede yer almadıkları, ancak mahkumiyet kararının Yargıtay tarafından onanmasından sonra savunmanın argümanlarının değişerek komplo iddiasının ortaya konulduğu görülmektedir. İkinci olarak, kolluk tarafından düzenlenen 20.02.2007 tarihli tutanakta, mağdur Erdal’ın cep telefonunda sanığın kullandığı numaradan gönderilen tehdit mesajının görülerek kayıt altına alındığı, bu olayla ilgili 21.02.2007 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığında müdafii eşliğinde ifadesi alınan sanığın, suça konu mesajı sinirlendiği için yazmış olabileceğini, siniri geçince mağduru arayarak özür dilediğini beyan ettiği, yargılama safhasında verdiği 24.07.2007 tarihli ifadesinde ise, mağdur Erdal’a “ikimiz de öğrenciyiz, böyle şeylerle uğraşmayalım, başımız derde girer, konuşup anlaşalım” tarzında mesaj gönderdiğini, ancak iddianamede geçen tehdit mesajını göndermediğini, müştekinin bu mesajı kendisinin oluşturmuş olabileceğini iddia ettiği, mahkemece alınan bilirkişi raporunda, mağdurun kendi cep telefonunda sanıktan gelmiş gibi bir mesaj oluşturmasının teknik olarak mümkün olmadığının bildirildiği anlaşılmıştır.

Bu itibarla, yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler, Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararındaki açıklamalar, soruşturma ve kovuşturma sürecindeki ifadeler ile dilekçelerdeki anlatımlara göre, yargılamanın yenilenmesine yönelik istemde ileri sürülen yeni tanıklar iddiasının, yerel mahkemece ve bu kararı denetleyen Ağır Ceza Mahkemesince, yargılamanın yenilenmesini gerektirecek nitelik ve ciddiyette görülmemesinde, hukuka aykırılık bulunmadığından talebin reddine karar verilmiştir.

IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK’nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, 25.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.